İlk duyduğumda ne olduğuna ilgi göstermemiş, kulak arkası yapmıştım.

İlk duyduğumda ne olduğuna ilgi göstermemiş, kulak arkası yapmıştım.

Ancak bir öğrencimin arkadaşına hararetli bir şekilde konuyu anlattığını duyunca şaşırdım, araştırdım…

Ne kadar da hayretler içerisinde bırakmıştı bir üniversite öğrencisini…

Ne bekliyordu bu kadar?

Sanal dünyanın hazzından bahsediyordu. Kendin kuruyorsun sanal dünyayı.

**

Sanal gerçeklik evreni.

Kendin kuruyorsun kendin oynuyorsun.

Gözlüğünü tak, avatar kur, ol, yaşa…

Bu öyle bir şey ki insanlığın son yıllardaki en büyük gelişmelerinden biri olarak kabul ediliyor.

Adı Metaverse…

“Meta” antik Yunancada “Öte” anlamında

“Verse” batı dillerindeki “Universe” evren sözcüğünün son parçası.

Özel kulaklıklar artırılmış gerçeklik, akıllı saat ve gözlükler… Sana yeni bir dünyanın kapılarını açıyor.

Büyük teknoloji şirketleri, analistler ve pazarlamacılar son dönemlerde sık sık gündeme getiriyor konuyu.

Çok çok büyük bir “pazar” belli ki.

**

Uzmanlara göre metaverse;

"20 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan kavram... Ancak bugün, özellikle sanal ve artırılmış gerçekliğin kesişim noktasında yeniden karşımıza çıktı… Anlamlandırılabilir ağ yani semantik ağ dediğimiz teknolojinin de tam olarak kendisi…”

Üç temel yönü varmış Metaverse’ün.

Varlık,

Birlikte çalışabilirlik,

Standardizasyon

“Varlık, diğer bireylerle sanal bir alanda bulunma, somutlaşma hissi, Somutlaşma hissinin çevrim içi etkileşimlerin kalitesini iyileştirdiği bilinmektedir. Bu varlık hissi, kafaya takılan VR gözlükleri gibi sanal teknolojiler aracılığıyla elde edilir…”

“…Birlikte çalışabilirlik, avatarlar ve dijital ögeler gibi aynı sanal varlıklara sahip sanal alanlar arasında sorunsuz bir şekilde seyahat edebilmek…”

“…Standardizasyon, metaverse'de yer alan platformların ve hizmetlerin birlikte çalışabilirliğini sağlayabilmek”

İmiş…

Aslında Metaverse tam olarak kavramın etkilendiği kitaba yani Neal Stephenson’un “snow crash” kitabındaki tanımına bakınca anlaşılabiliyor.

“…Elbette gerçek insanlarla görüşmüyor. Bunların hepsi, fiber optik kablodan gelen özelliklere göre bilgisayarının çizdiği hareketli resmin bir parçasıdır. İnsanlar, avatar denilen yazılım parçalarıdır. [Avatarlar] Metaverse'de insanların birbirleriyle iletişim kurmak için kullandıkları görsel-işitsel bedenlerdir. Hiro'nun avatarı da artık sokakta ve monoraydan inen çiftler ona doğru bakarlarsa Hiro'nun onları gördüğü gibi Hiro'yu görebilirler. Kendi dizüstü bilgisayarlarına sahip olan bu kişiler; Los Angeles'daki Hiro ve muhtemelen Şikago'nun bir banliyösünde bir kanepede oturan dört genç, bir sohbet başlatabilirlerdi. Ancak muhtemelen gerçekte konuşabileceklerinden daha fazlasını birbirleriyle konuşmazlar…”

Bu kadar.

Yazının başında söz ettiğim gibi öğrencimin şaşırıp kalması tam olarak bu.

Sanal dünyanın inanılmaz çekiciliği.

Çocukken aramızda bir “moda tabir” vardı. Görünmez olmak.

Öylesine ilginç gelirdi ki

Kelimedeki çekicilik bile hayal dünyamıza yeterdi.

Şimdi hayal dünyası diye bir kavram da kalmadı.

Biz sadece düş kurardık,

Şimdilerde o düş teknolojili ile gerçeğe dönüşüyor.

İyi midir, kötü müdür bilemiyorum.

Yorum sizin.

////////////////////////////////////////////////////////////

Tek yönlülüğü kavrayabilmek…

Şimdi gelelim bu “yapay zeka nedir?” sorusuna…

Mesela diyor uzmanlar,

“…Her yıl 12 Martta standart seçimlerinizin dışında kalan bir ürünü hediye olarak aldığınızı saptayabilir. Böylece 12 Mart günü size özel hediye seçenekleri gösterebilir. Ancak, bunun sebebinin annenizin doğum günü olduğunu anlayamaz…”

Peki ne işe yarar?

“… Bilgisayar bilimci ve filozof Judea Pearl’e göre yapay zekaya insan gibi düşünmeyi öğretmezsek, yapay zekanın sezgileri olmazsa, yapay zeka neden-sonuç ilişkisindeki tek yönlülüğü kavrayamazsa ve olaylara sadece matematik verisi olarak bakarsa gerçeği görebilir; ama hakikati gözden kaçırır. Asla insan kadar zeki olamaz. Eş ağırlıktaki iki seçenekten birini de seçemez…”

///////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

İki güzel söz…

“Hayvanla gerçek insan arasındaki kayıp halka muhtemelen biziz.”

Konrad Lorenz

“Teorik olarak mümkün olan her şey, teknik zorlukları ne olursa olsun, eğer yeterince arzulanırsa, pratik olarak elde edilecektir.”

Arthur C. Clarke