Katar'da devam etmekte olan Dünya Kupası'nda şu ana kadar neredeyse on gün geride kaldı ilk iki maçlar gruplarda oynandı şimdi üçüncü ve son maçlar başlıyor.
Katar’da devam etmekte olan Dünya Kupası’nda şu ana kadar neredeyse on gün geride kaldı ilk iki maçlar gruplarda oynandı şimdi üçüncü ve son maçlar başlıyor. Şu ana kadar ufak-tefek sürprizler olmasına rağmen (Japonya/Almanya ve Suudi Arabistan/Arjantin gibi) genel hatlarıyla sıfır-sıfır, bir sıfır, yarım sıfır olsun bizim olsun kafasında giden maçlarda futbol keyfi açısından çok kısır ve çok hesaplı, kitaplı, oynatmamaya dayalı bir futbol iklimi hâkim ne yazık ki.
Organizasyon oldukça güzel gidiyor, genellikle sistem tıkır tıkır işliyor, fevkalade bir şey ne duyduk, ne de gördük. Batı basının goygoylarına kulaklarınızı tıkarsanız daha huzurlu ve keyifli günler sizi bekliyor. Yok onların algı mühendisliklerine kanar da olaya onların açısından bakacak olursanız statlarda içki satılmaması, dekolte kıyafetli, askılı bluzlu hanımların tribünlerde karnaval fotoğrafları vermemesi ile sanırsınız dünyanın sonu geldi. Belki de böylesi daha güzel oluyor, herkes kendi dünyasında eğlenmenin bir yolunu buluyor nasıl olsa.
Gerçi geçenlerde Haçlı Şövalyeleri kılığına girmiş İngiliz taraftarların stada girme teşebbüsünün Selahattin Eyyubi’nin askerleri tarafından püskürtüldüğünü duyduk/gördük ama o bile espri konusu oldu aramızda, ciddiye alan olmadı. Afrika takımlarının renkli taraftarları ile Japon taraftarlar turnuvanın gözdesi şu ana kadar. Japonlar her maçtan sonra yanlarında getirdikleri çöp poşetlerini çıkartıp tribünlerdeki çer-çöp ne varsa topluyor ortalığı buldukları gibi bırakmak konusunda aldıkları aile eğitiminin gereğini yapıyorlar ama alışkın olmayanlara garip geliyor yaptıkları.
Fakat turnuvanın en kötüsü şu ana kadar hakemler kesinlikle.
Ne orta hakemler, ne yan hakemler ne de VAR ve AVAR hakemleri bu turnuvaya iyi hazırlanabilmiş değil. Hakem camiası turnuvanın en formsuz, en keyif vermeyen unsuru olarak kabak gibi sırıtıyorlar. FIFA’nın Avrupalı hakemleri gayet kaşarlaşmış bir şekilde maçlarda işlerine geldiği gibi kararlar veriyorlar. Tamamen ön yargıya dayalı biçimde maçlar yönetiyorlar. Arap ve Afrikalı hakemler de ağır aşağılık kompleksiyle hep büyük takımları kollayacak şekilde maçların sonucuna etki ediyorlar.
Masa başında bile bizim Riva’da üretilen kararları aratmayacak şekilde çizgiler hatalı çiziliyor, çizgi çizilirken arkadaki bek oyuncusu unutuluyor, karar buna göre eksik ve yanlış olabiliyor. (Bkz. Suudi Arabistan-Arjantin maçı)
Yarı otomatik ofsayt tespit sistemi bile çuvalladığına göre düşünün siz geri kalan kısımdaki yanlış, hatalı ve kasıtlı kararları. Biz ülkemizdeki hakemlerden ve hakemlik sisteminden dert yanıyorduk ama bu dünya kupasında gördük ki sayılı bir iki hakem hariç geri kalan hakemler ve hakemlik sistemi futbol organizasyonunun en zayıf halkası.
Ronaldo’nun attığı golde buz gibi ofsaytı bütün dünya gördü, hatta “Haliçteki kör balıkçı bile gördü” ama onlar görmedi, seyircileri ikna etmek için çizdikleri karikatür sadece komikti. Aynı maçın son dakikasında Gana’nın hakkı olan buz gibi penaltı güme gitti. Hakemi uyarması gereken VAR sistemi de hakemin kendisi de “körler-sağırlar, birbirini ağırlar” olmuşlardı. Yazık oldu Gana’nın emeğine.
Galiba bunun çözümü hakemlik işini Spor Akademilerine yüksek lisans, doktora seviyesinde eğitimle halletmek olacak. Yarı-profesyonel şimdiki hakemlik sistemi futbolun-sporun ruhunu tam olarak yansıtamıyor sahaya ve akan tere, gözyaşına, emeğe yazık oluyor.
Aralık Ayı’nın bol yağışlı ve bereketli olması dileklerimizle,