Kaybedenin Dünya Kupası biletini kaybedeceği bir maçtı.
Hal böyle olunca stresi de yüksekti her iki takım futbolcularının.
Ama şu var ki bizim stresimiz tavan yapmıştı.
Lucescu, Ukrayna karşısında sahaya sürdüğü ilk 11'de, Fatih Terim ile çıkılan Kosova maçındaki ilk 11'den sadece kaleci Volkan Babacan, Mehmet Topal, Ozan Tufan ve Cengiz Ünder'e şans verdi.
Bu köklü kadro değişikliği doğrusu bu ya çok kişiyi de endişelendirdi.
Arda Turan’ı yedek soyunduran Romen teknik adam, Emre Belözoğlu’na da kaptanlığı vererek bir nevi ödüllendirdi.
Taraftar desteğini de arkasına alan ev sahibi elini kolunu sallayarak girdiği ceza sahamızda ilk yarıda iki gol bularak umutlarımızı bitirirken; Yarmolenko'nun golünde ki ofsayt tartışmasının da oynadığımız futbola bakınca çok da önemi kalmıyordu.
Maç öncesi basın toplantısında ”takımla ancak 3 gün çalışma fırsatı bulabildim” diyen ve bu açıklaması olası yenilgiye kılıf olarak nitelendirilen Lucescu dün görüldü ki o 3 gün içinde pek de bir şey çalışamamış!
Bizden önce oynayan Finlandiya’nın İzlanda'yı yenerek adeta ekmeğimize yağ sürdüğü grupta kendi göbeğimizi kesmemiz gerekiyordu ama yapamadık.
Kazanma adına gösteremediğimiz gayret 2018 Rusya hayalimizi Ukrayna’da bitirirken; grupta oynayacağımız diğer 3 maçtan da çok şey beklemememiz gerektiği ile de yüzleştik ne yazık ki.