"Terörle iş birliği yapıyorsunuz, sizin ne olduğunuzu biliyoruz" türündeki tepkiler de "İmamoğlu vurgusu"nun yanlış bir strateji olduğunun ispâtıdır.

Bir sosyal antropolog ve köşe yazarı olmanın ötesinde bir vatandaş olarak, CHP üzerinden "millet ittifakı”nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun seçim çalışmalarında dikkatimi çeken hususları paylaşmak istiyorum.

Esnaf ziyâretleri

CHP, AK Parti’den bir şey öğrendiyse o da, "halkla yakınlaşmak”tır. Ama beklediğini bulmak konudunda AK Parti kadar şanslı değildir. Bunun sebebi de "CHP kültürü"nde hatâları kabul etmek ve özür dilemek gibi bir pratiğin olmamasıdır.

Ekrem İmamoğlu, halkla sıcak temas kurduğunda, bir teyzenin ağzından duyduğumuz "senin partin beş para etmez" başlığı altında toplanacak eleştiri ve tepkiler almaktadir. Bunun sebebi, CHP’nin “tek parti dönemi”nde yaptığı ve kendi târihinde kara leke olarak duran uygulamalardır. Bunların ne olduğunu herkes biliyor, ama CHP kabûl edip özür dilemiyor. Tek yaptıkları “kim demiş onu, aaa” gibi anlamsız ve alaycı bir tepki vermek oluyor. Bu, Ekrem İmamoğlu’nun şahsında değil, kim aday olursa olsun, o kişinin sırtına yüklenecek bir kamburdur.

"İmamoğlu" vurgusu

Ekrem İmamoğlu, basılı ilânlarda fotoğrafının altına adını ve soyadını yazıyor. Ama "Ekrem" kelimesi elyazısıyla ve küçük yazılırken, "İmamoğlu" kelimesi belli bir font kullanılarak daha okunaklı ve büyük yazıyor. Ekrem İmamoğlu, CHP’nn çok eleştirdiği "din sömürüsü"nü kendi soyadı üzerine milletin gözünü soka soka yapmaya çalışıyor. Sokakta tokalaştığı vatandaşa kendini tanıtırken “Merhaba benim soyadım imamoğlu" diyor. Kendi adıyla birlikte partisinin adını ikinci plânda tutuyor. Görünen o ki, bu işin soyadıyla ya da sözde değil özde olduğunu anlamış değil.

Bunların üstüne Yâsin-i şerif okuduğu görüntülerin sosyal medyada ve haber bültenlerinden paylaşılması da bekleneni vermiş gözükmüyör. En azından bakarak değil, ezbere okuması gerekirdi. Zira bu işi öğrenip taklit ettikleri Recep Tayyip Erdoğan, ezbere ve her defâsında farklı sûre veya âyetleri okuyor.

Geçen Cuma namazı çıkışında Büyük Çamlıca Câmii’nde halkın verdiği “terörle iş birliği yapıyorsunuz, sizin ne olduğunuzu biliyoruz” türündeki tepkiler de “İmamoğlu vurgusu”nun yanlış bir strateji olduğunun ispâtıdır.

Geçmişi basarılı mı?

Kılıçdaroğlu’nun ifâdesiyle "belediye başkanlığında başarılı geçmişi var" diye aday gosterilen Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü ilçe belediye başkanlığı döneminde yaptıklarını teminat olarak kullanıyor. Bu ilçede aşırı yapılanmanın önünü açtığı için halk arasında "Beton Ekrem" olarak anılan "şimdinin İmamoğlusu", ilçe halkının memnûniyetsizliğini ve şikâyetlerini görmezden ve duymazdan geliyor. Bu tipik bir CHP tavrıdır. Sokakta karşılaştığı Beylikdüzü’nde oturan bir kadının "taş üstüne taş koymadınız bizim mahallede" demesine “agresif bir savunma tavrı” içinde ve kadından izin almadan omzuna elini koyarak "sen nerede oturuyorsun ki" deyip geçiştiriyor.

"Sen kafanı yorma"

Pazar esnafının Beylikdüzü ile ilgili şikâyetlerini "sen onları düşünüp kafanı yorma, işine bak" diyecek kadar saminiyetsiz bir tavır içinde olan Ekrem İmamoğlu, "çözüm var" vaadinin altını örneklerle dolduramıyor. Tipik bir CHP’li olarak vatandaşın boş vaatlere değil icraate oy verdigini görmek istemiyor. Gördüğü tatlı "başkanlık rüyâsı"ndan 1 Nisandan önce uyanmak istemiyor.

Piyango bileti almışa benziyor

Piyango bileti alanların ortak bir özelliği vardrr. Bileti satın aldıkları an, ikrâmiyenin kendilerine çıkmış olduğunu zannedip zenginlik hayâlleri kurarlar. Çekiliş yapılınca da, amortiye bile sevinirler. Ekrem İmamoğlu, başkan adayı gösterildiğinde, başkan olduğunu zannına kapılmış. Piyango bağımlısı olup ikrâmiye kazanamayan ama "kazanma hayâli bağımlısı" olarak bir sonraki çekilişe ümit bağlayanlar gibi, Ekrem İmamoğlu da bir CHP’li olarak onlardan biri olmaya adaydır.

PKK ile ittifak

Sokaktaki vatandaşın "teröristle ittifak yapanın elini sıkmam" demesine "kim ittifak yapıyormuş, bak burada CHP milletvekili var; ona sor, var mıymış" diyerek topu yine taca atiyor. Vatandaş "Atatürk’ün partisine yakışmadı” deyince de "Sen mi karar veriyorsun" deyip Nevzat Tandoğanlık yapıyor.

Edremit’te açık kalan mikrofondan duyulan "Kürdistan ittifakı" ve Ayvalık’taki "iki âyetlik Fâtiha sûresi" rezâletini halkın unutacağını zannediyor.

Siyâseti okuyamıyor

“CHP’ye oy yok” diyenlere "Tayyibin seçiminde ona oy verin, ama bu belediye seçiminde bana verin" deyip siyâsî okuryazar olmadığı gösteriyor. Türkiye’deki seçmen tabanlarının seçim türüne göre tercih yapmadığını öğrenmemiş ya da bilmezlikten geliyor. Tek parti dönemindeki yanlışlar yetmezmiş gibi, bir de üstüne HDP ile gayriresmî ittifaka giren bir partinin adayı olarak halkın verdiği tepkileri anlayamıyor.

Kılıçdaroğlu’nun gazına geliyor

Keskin sirkenin küpüne zarar vermesi gibi, CHP’nin özgüveni kendine zarar veriyor. Her seçime kazanacağından (nedense) hiç şüphe duymayıp giren, ama her seferinde yenilen CHP ve Kılıçdaroğlu’nun hastalığı Ekrem İmamoğlu’na da bulaşmış. Nasıl bulaşmasin ki! CNN Türk’teki programda sunucuyu bile güldüren "İstanbul’u, Ankara’yı, Bursa’yı, Antalya’yı alacağız" diyen bir genel başkan varken, belediye başkan adayının başka seçeneği kalmıyor.

Amin!

Sözü şöyle bitireyim. Kılıçdaroğlu, Yeni Zelanda’da yapılan terör saldırısından sonra yaptığı “İslâm kaynaklı terör” gafından önce, "Teröristle iş birligi yapanın Allah belasını versin" demişti. Bize de bu bedduâya uzun bir “Aaaaaaaaamin” demek düşer.