Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası platformlarda tekrar edegeldiği "Dünya 5'ten büyüktür" sözünü, 20 Eylül 2016'da BM Genel Kurulunda dünya liderlerine konuşmasında üzerine basa basa yineledi. Cumhurbaşkanının sözü biter bitmez kuvvetli bir alkış yansıdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası platformlarda tekrar edegeldiği “Dünya 5‘ten büyüktür” sözünü, 20 Eylül 2016’da BM Genel Kurulunda dünya liderlerine konuşmasında üzerine basa basa yineledi. Cumhurbaşkanının sözü biter bitmez kuvvetli bir alkış yansıdı.
Cumhurbaşkanı konuşmasında şunları da söyledi. “BM Güvenlik Konseyini, temsil niteliği güçlendirilmiş, demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinden en geniş uzlaşmayı sağlamalıyız. Uluslararası barış ve güvenlikten sorumlu olan BM Güvenlik Konseyi reforme edilmedikçe çabaların amacına ulaşamayacağı açıktır. Bu sebeple, 'Dünya 5'ten büyüktür" gerçeğini her fırsatta, uluslararası kamuoyuna hatırlatıyorum. Dünya 5 ülkenin 2 dudağı arasına mahkûm edilmiş. Böyle bir Güvenlik Konseyi adaleti temsil edemez.”
Erdoğan konuşmasının bir yerinde “Bu 5 ülke, dünyanın en çok silah üreten savaş ülkeleridir” deseydi fena olmazdı diye düşündüm ama diplomatik zeminde o kadarına gerek yok denebilir. “Dünya 5‘ten büyüktür” sözünden sonra çok sayıda yorum yapıldı. Bu sözün, boş slogan olduğu, reel-politik karşılığı olmadığı, gereğinin yapılmadığı, benzer eleştirilerin Kaddafi tarafından da yapıldığı, Türkiye’nin bu sözlerle yalnızlaşacağı gibi eleştiriler oldu, aksine Erdoğan’ın bu sözden dolayı liderlik itibarının arttığını söyleyenler de oldu.
Çoktandır “Dünya 5'ten Büyüktür” sözünün ‘bizim’ ne işimize yaracağını düşünüyordum. ‘Biz’den kastımın 1. Emperyalizm, kapitalizm ve savaş karşıtları, 2. Adalet ve eşitlik taraftarları olduğunu söylemeliyim öncelikle. Soğuk savaş döneminin sona ermesi, küreselleşmenin her şeyi hızlandırması, modernizmin tüm bireyleri etkilemesi, sınırları aşan iletişim devrimleri emperyalizm karşıtlığını azalttı. Bu kelimeleri kullananlar “Ne hikâye anlatıyorsun kuzum” bakışıyla ötekileştirilmeye başlandı. Oysa insanı ve coğrafyaları sömürmek, teknoloji ve küreselleşmenin katkısıyla çok büyüdü. Mesela terör, Haçlı Seferlerinin modern versiyonu gibi çalışıyor. İslamofobia da Oryantalizmin düşmanlık yönü çoğaltılmış yeni şekli sayılır. “Demokrasi götürmek” ise özellikle ABD’nin çağdaş işgal ve kaos yöntemi. BM bu yönüyle modern dönemin emperyal araçlarından biri olarak kullanılıyor. Aynı zamanda kapitalizmi, savaşları, bölünmeleri, terörü, adaletsizlikleri, seçkinciliği de normalleştiren bir fonksiyon görüyor BM.
Dünyanın “Emperyalizme karşıyım” demeyi, delilik gibi görmeye başladığı ve birçok anti-emperyalistin, emperyalizmi içselleştirdiği dönemde “Dünya 5‘ten büyüktür” sözü insanlık için anlamlı. Bu söz, üzerimize gelen dalgaları aşıp üstten bir şey söyleme çabası. Sömürmek, kendini her asırda yenileyerek kıyamete dek sürecek şeytani bir seçkincilik sonuçta. Gelelim diğer eleştirilere. “Reelpolitik değil” eleştirisi yanlış bir bakış açısına sahip. Bu sözler, 5 ülke için değil ama 193 ülkeden 188’i için reel politik ve gerçekçi. Zaten BM’deki alkışlar bunun göstergesi. “Kaddafi de söyledi” eleştirisi ise, büyük bir risk aldığımızı göstermesi bakımından dikkate değer ama Erdoğan’ı Kaddafi, Türkiye’yi Libya ile eşitlemek yanlış. Aksine, şu anda dünyada hatırı sayılır bir pozisyonu olan Türkiye’nin, Selçuklu ve Osmanlı gibi iki cihan devletinin mirasçısı olarak bu sözü söylemesi değerli.
İnsanlık tarihinde, doğu-batı, kuzey-güney, zengin-fakir, yöneten-yönetilen arasındaki uçurum hiç bu kadar büyümemişti. Onun için dünyanın 5‘ten büyük olduğunu, insanın devletler ve sistemlerden değerli olduğunu, adalet olmazsa dünyanın dönmeyeceğini söylemeyi sürdürmeliyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a antiemperyalist sözü için teşekkürler. Bu sözü çoğaltmalıyız ve dünya olarak gereğini yapmalıyız.