Yeşil dönüşüm, rekabet gücümüzün yelkenidir.
Ticaret Bakanlığı’nın “Sürdürülebilir ticaret için yeşil dönüşümü gerçekleştirmeye kararlıyız” mesajı, bu alanın en önemli vizyonudur. Bakanlık bunu, Sayın Cumhurbaşkanlığımız önderliğinde Yeşil Dönüşüm Devrimi olarak tanımlıyor. Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesinin ardından kararlılık ile ilgili tartışmalar da nihayet bulmuştur.
Yeşil dönüşüm, rekabet gücümüzün yelkenidir. Türkiye, toplam ihracatının yaklaşık yüzde 41’ini Avrupa Birliği’ne yapan bir ülke olarak, zorunluluklar kadar akılcı yaklaşımlar da sergilemektedir.
Ne yazık ki, bazı uluslararası araştırma grupları, raporlamalarında Türkiye’yi gözetmeden ilerliyorlar. Avrupa’dan sadece Birleşik Krallık ve Rusya’ya yer verilmiş. Güney Amerika’dan 7 ülke değerlendirilmiş. 22 Asya ülkesi de var ancak değerlendirmede Türkiye yok.
Sürdürülebilirlik, sadece çevreyle ilgili değil, mevcut ve gelecekteki küresel zorluklara çözüm üretmenin de önemli bir parçasıdır. Tarihsel bir perspektiften bakıldığında, sürdürülebilirlik kavramı 1972'deki ilk Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda formüle edildi, ancak gerçek anlamda şekillenmesi Brundtland Raporu ("Ortak Geleceğimiz") olarak adlandırılan 1987'den bu yana gerçekleşti. “Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama becerisinden ödün vermeden, bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilen bir kalkınma modeli” cümlesi oluşturuldu. Brundtland Raporu, ESG (Çevresel, Sosyal, Yönetişimsel) olarak da bilinen ekonomik sürdürülebilirliğin ilkelerini tanımladı.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDG'ler) çerçevesinde, yoksulluğu sona erdirmek, gezegeni korumak ve insanların barış ve refaha ulaşmasını sağlamak için evrensel bir çağrı olan Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi, 2015 yılında BM Genel Kurulu tarafından yasalaştırılmıştır. Gündem, işbirlikçi ortaklık içinde hareket eden tüm ülkeler ve paydaşlar için, çalışmaları UNDP önderliğinde yürütülen 17 amacı içermektedir.
Küresel ticaret, dünya çapında yüz milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulmasına yardımcı oldu, ancak ticaretin faydaları ve riskleri de vardır. Eğer bir ekonomi, ticari büyümenin sonuçlarına hazırlıksızsa, bu durum işgücünün aksamasına, çevresel bozulmaya ve eşitsizliğin kötüleşmesine neden olabilir.
Dönelim Hinrich-IMD Sürdürülebilir Ticaret Endeksi'ne…
IMD Dünya Rekabet Edebilirlik Merkezi ve Hinrich Vakfı, 2022'de uzmanlıklarını birleştirerek bu endeksi oluşturmuş. Bir ülkenin ekonomik büyüme, çevre koruma ve toplumsal kalkınma gibi uzun vadeli hedefleri destekleyecek şekilde uluslararası ticaret sistemine katılmaya hazırlığını ve kapasitesini ölçüyor.
Özellikle çevre sütunu, bir ekonominin, ticaretinin sürdürülebilir kaynakları ne ölçüde desteklediğini ölçmesiyle yeşil dönüşümde önemli bir göstergeye dönüşüyor.
Dünya ekonomisinde sürdürülebilir ticaretin önemi idrak edilmiş durumda. Türkiye, yeşil dönüşümü rekabetin öncelikli başlığı olarak görüyor ve adeta devrim niteliğinde hamlelere hazırlanıyor. Devletin kararlılığı her fırsatta vurgulanıyor. Ancak kimi uluslararası endeks ve veya raporlarda yer almaması, küresel ticaret oyununda bir hamle olarak da yorumlanabiliyor. Kararlılık, Türkiye’nin dönüşümdeki en önemli vizyonudur. Sürdürülebilir ticaret, döngüsel ekonomi ve yeşil dönüşüm bütünlüğü, Türkiye’nin gücü olacaktır.