Hepimiz sosyal medya üstünden cemi cümleye göndermeler yapıyoruz.
İnsanı rahatlatan bir durum. Hani biri size laf sokar, siz lal olursunuz. Sonra da eve gidip kafayı oraya buraya vurup ‘’Keşke onu da söyleseydim, bunu da deseydim. Neden aklıma gelmedi? Hay benim eşek kafam.’’ dediğiniz noktada sosyal medya hızır gibi yetişiyor. İstediğiniz lafı istediğiniz yere gönderin. Bir taşla vuracağınız kuş sayısı belirsiz. Bu iyi hoş da, birde bunun tam tersi durumlar var. Yazacağın ana lanet edeceğini düşünmeden ‘’Benim ne eksiğim var, iki kelamda ben yazayım.’’ dersin. Bunun için küsen, kavga eden, takipten çıkanlar olur. Daha da faciası o an melankolik bir günündür, bir dörtlük yazacağın tutar. Özel hayatını sana baştan yazan bir tayfa ile karşılaşırsın. Sen bile şaşırırsın yaşadığın ilişkiyi onlardan dinlediğinde.
Ben bunlara bile hayıflanırken, Sılam ne yapsın? Şimdi sen bu saatten sonra ne yazsan ne desen Ahmet Kural çıkartacaklar altından. Koca koca salonları dolduran konserler ver. Onca alkış al. Muhteşem şarkılar yap. Ses yok. İki satır fotoğraf altına yorum yaz. Sıla’dan göndermeler diye dizi dizi haber yapılsın. Kadın yıllarca hiçbir ilişkisini göz önünde yaşamadı. Haklıymış. Bir ilişki yaşadı biteli neredeyse yıl oldu. Kadın gak diyor, Ahmet diyorlar. Guk diyor özledi. Ya gönderme yoksa, öylesine yazıyorsa. Sıla’nın hiç aklında yokken aklına düşürecekler adamı. ‘’Galiba özledim haberim yok.’’ psikolojisine girecek garibim. Günah biraz empati!
Bu hız hayra alamet değil!
Çoğumuz hatırlarız bir dönem ünlü isimler işlerinin yavaşlamaya başladığı noktada, zengin koca kafasına girerdi. Medyada da bu en çok konuşulan haberlerden olurdu. Kocayı bulan köşesine çekilir, çoluğunu çocuğunu yapardı. Uzunca bir sürede kendilerinden haber alamazdık. Ta ki boşanacakları zamana kadar. Nedendir bilinmez, boşanma dönemleri de büyük sansasyonlu olurdu genelde. Aldatılma ve dayak haberleri olmazsa olmazdı. Bol karalamalı, bol kavgalı uzun soluklu olurdu.Sonra bu meşale iki dizide bile rol almadan oyuncu olanların eline geçti. Onlar daha aceleci ve sabırsızdı. Bir bilemedin iki dizi arasında kocayı bul. Çocuğu yap. Boşanma vakti yine adamı yerden yere vur politikası onlarında vazgeçilmezi oldu. Tabii ki bol nispetli sosyal medya paylaşımları ile artı olay çıkartmakta vardı. Bugüne kadar hep kadınlardan bahsedildi. Kadınlar yazılıp çizildi. Ama erkeklerde az değil. Gelin şu son zamanlarda ki özelliklede oyuncu erkeklere bakalım. Genelde onlar ilk isim yapmaya başladığı dönemlerde meslektaşlarını seçiyorlar. Sonuçta daha fazla medyada yer almak önemli. Bir kısmı o arada cidden sevip o kızlardan biri ile evleniyor. Diğer kısım o arada hedef değiştirip, biraz bilindik bir ailenin kızına dikiyor gözünü. Ve nikah masasında soluğu alıyor. İlişki haberleri çıktığı gibi maksimum üç ay içinde evleniyorlar. Sonra da normal olarak dedikodular başlıyor. Kız hamile mi? Adama gidici mi?
Eğer istersen
Birini gerçekten önemsiyorsan onu tanımak, anlamak istersin. Bunun için ilk şart konuşmak bilmek. Konuşmak deyip geçmeyeceksin. Sanılanın aksine o kadar da basit değil. Önce kibrini egonu bir tarafa bırakacaksın. Biraz güvenip sonra biraz çıplak olmaya hazır olacaksın. Samimiyet sohbetinin çatısı olacak. Konuştuklarını duyup kafa sallamak değil. Ezber cevaplar vermek değil. Soru cümlen bitmeden verilen otomatik cevaplar değildir. Konuşmaktan keyif alacaksın ki keyif veresin. İşin aslı astarı; hiç de basit değil anlayarak, anlaşarak konuşmak. Söylenen en olumsuz cümleyi bile önce olumlu düşünebilmek. Kızdığını usulca sormak. Öfkeni masanın altında saklamakta usta olmak. Anlamaya çalışırken kendini de anlatabilmek. Kırıldığını en net cümlelerle söylemek. İşte bunu yapamadığın biri ile hiçbir şey yapmayacaksın. Çünkü yapamazsın!