Karı koca 80'li yaşlarda, adam, polis emeklisi, çok iyi anlaşıyorlar ve birbirlerine aşıklar.

Geçmiş yıllar

Oğlum, liseyi bitiriyor ve Amerika'da üniversite okuyor.

Bir evin üst katında, küçük bir dairede ev kiralıyoruz.

Çalışıyorum ben, aralarda fırsat buldukça evlat ya, özlem var, merak var, ara ara yanına gidiyorum.

Bahçeli 2 katlı evin alt katında ev sahipleri oturuyor, üst katında oğlum.

Karı koca 80’li yaşlarda, adam, polis emeklisi, çok iyi anlaşıyorlar ve birbirlerine aşıklar.

Her gün dizliklerini ve kasklarını takıp bisiklete biniyorlar ve 20 km gidip geliyorlar.

Hafta sonu gezmeleri falan var.

Kadın bizim her gün eve taşıdığımız alışveriş paketlerine şaşkınlıkla bakıyor.

Attığımız poşetler dolusu çöpleri şaşkınlıkla bakıyor.

Bir gün dedi ki.

Sizin kağıt fabrikanız mı var, çok mu zenginsiniz dedi?, yok dedim.

Anladım ki kullandığımız havlu kağıt ve tuvalet kağıtların durumuna bakmış.

Hiç böyle bir şey görmedim dedi.

Kadıncağız rulolar halinde kağıtları kullanmışız, at Allah at durumlarımıza bakmış, bakakalmış.

Alışveriş poşetleri, ayakkabı kutuları, Timberland, Sebago paketlerine bakıp, kadın şaşkınlık halinde bizi izlemiş.

Ben İstanbul'dan oraya giderken, hediye paketleri doldurarak gitmiştim, kadın bana elinde ördüğü şalı hediye etmişti.

Hatta ben manikür, pedikür, ağda buralarda nerede var acaba, diye sorduğumda çok şaşırmıştı.

Çoğu kadın ömrü boyunca bu bakım işlerini kendi yapar demişti.

Benimle bu konuyu konuşunca, baktım kadın 1 dolarlık dükkanları takip ettiğini anlatıyor, gece tuvalet elbisesine, o da çok ünlü marka olursa en fazla 100 dolar veririm diyor.

Haftada bir küçücük bir çöp poşeti var.

2 muz alıyor, yiyecekleri kadar her şeyi az az alıyorlar.

Yıllarca almışız, yemişiz, ardına bakmadan atmışız.

Anlıyorum ki ne kadar ekonomik yaşıyorlar.

Ne kadar doğru yaşamışlar.

Ya şimdilerde bizim durum ne.

Varlıktan, çokluktan, yokluğa düşmüş hissi ile kimsede keyif, moral yok.

İskelede şu balıkçı bu balıkçı, şu mekan bu mekan konuşulurken, Ezine peyniri nerede ucuz o konuşuluyor.

Hayat zor artık anlayacağınız.

Kendi adıma çöplerim çok azaldı.

Herkes tane ile muz alıyor.

Tane ile salatalık, tane ile domates alıyor.

Domates kabukları daha ince soyuluyor.

Patates ve soğan kabukları, daha ince soyuluyor.

Eve gelen su, damacananın son damlasına kadar sürahilere boşaltılıyor.

Artık.

Kırıntı peyniri atmak ne mümkün.

Kalmış 4,5 zeytini atmak ne mümkün.

Dolapta çürümüş domates, salatalık bulmak ne mümkün.

Yemekten sonra kocaman meyve tabağı ne mümkün.

Kocaman kaselerde ceviz, fıstık ne mümkün.

Şampuanları ters çevir, dış macunları sonuna geldiğinde, makas ile kes, dibine kadar kullan.

Kullandığın kremleri dibine kadar sıyır.

Ekonomik durumlar çok değişti.

Her şeyi almak, istediklerine sahip olmak imkansız hale geldi.

Aklımız başımıza geldi.

Ben.

Zaman yolculuğumda iyiyi de gördüm, kötüyü de gördüm.

Doğruyu gördüm, yalanı da gördüm.

Ekonomi insanları çok değiştirdi.

İnsanların birbiri adına umursamaz olduğu, ağzın ile kuş tutsan nafile olduğu zamanlara geldik.

Hemen hemen herkesin iki yüzü var.

İnsanlar hızla insanlıktan uzaklaşıyor.

Damarlarda kolestrol yerine, yozlaşmış tedavisi imkansız kötücül, merhameti azalmış kan dolaşıyor.

O anlata anlata bitiremediğiniz çocuklarınıza nasıl bir dünya emanet edeceksiniz.

Düşünün bir bakalım.

Funda’nın aklındakiler..

... Sapık baba Mersin' de yaşıyor.

56 yaşında bu adam, 2014 yılında kendi öz kızı ile Silifke'ye tatile gidiyor.

O tarihlerde 22 yaşında olan, öz kızına tatil süresince cinsel istismarda bulunuyor.

Bu istismar 2019 yılına kadar, tam 5 sene sürüyor.

Olay ortaya çıkıyor ve baba hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan, Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılıyor.

Mahkeme bu sapık adamı, önce 47 yıl 3 ay hapse mahkum ediyor.

Sonra nedense iyi hal indirimi uygulanıyor ve ceza 39 yıl 4 ay 15 güne düşüyor.

Ardından Yargıtay tarafların samimi şekilde fotoğrafları var, gerekçesi ile sanığın tahliyesine hükmediyor.

Yani baba kız samimi fotoğrafları var.

Mahkeme direniyor.

Yargıtay bozuyor.

İnanılmaz değil mi?

Mesela iyi hali nasıl gördüler, tutuklu iken tecavüz edemedi ve takım elbise kravat ile duruşmaya geldi, bu mudur?

Baba kızın samimi fotoğrafı olmaz mı?

Demek istiyorlar ki, kız razı oldu, memnun idi hayatından, yaşadıklarından.

Diyelim ki şöyle anladılar, "kız razı" akıl almaz ve imkansız ama diyelim kız razı olsa bile, bu kabul edilemez diyerek, öz babaya, cezanın en büyüğü verilmez mi?

Ben olsam ağır müebbet cezası verirdim.

Bizim yasalar.

Bu kararı veren her kim ise, yazıklar olsun size.

Funda'nın aklındakiler…

… Amerika'da yaşıyor, Doktor Serhat Gümrükçü.

Koronavirüs ile ilgili çalışmaları ile tıp dünyasında adını duyuran ünlü Türk doktoru olmuş.

Doktor Serhat ve Berk Atalay diye birisi, Los Angeles merkezli ortak Enochian

BioScience adlı şirket kuruyorlar.

Başarı ile çalışıyorlar.

İkisi de bu hafta çat diye tutuklanıyorlar.

Gregory Davis adlı bir adamın evinden alınıp, elleri bağlı, başından ve göğsünden kurşunlanarak öldürüldüğü ve o halde bulunduğu açıklanıyor. Meğerse bu iki adam kiralık katil tutmuş bu adamı öldürmüş ve bu iddia ile tutuklanıyor.

İnsanın aklı mantığı almıyor değil mi?

Hayat kurtaran bir doktorun, birinin canının hunharca alması.

Eğer iddialar doğru ise müebbet hapis yatacaklarmış.

Ne için bilemem, kocaman bir ömrü hapiste geçirmek korkunç, değer mi?