İtalya'da Çinlilere sözlü saldırılar başlamış bile.
Yeni bir virüs salgını dünyayı ayağa kaldırdı.
Çin'den yayılan virüs milyonlarca insanı tehdit ediyor. Tıpkı bir film gibi izliyoruz gelişmeleri.
Korkuyoruz,
Durum öyle bir hal adı ki, Çin'den tahliye edilen Türk vatandaşlarını bile ülkeye kabul etmek konusunda tuhaf tuhaf yorumlar duymaya başladım.
Korku ciddi bir paranoyaya dönüşüyor.
“Acaba onlarda da var mı koronovirüs? Bize de bulaşır mı” minvalinde abartılı korkular girmiş beynimize.
İtalya'da Çinlilere sözlü saldırılar başlamış bile.
Yakında sözlü saldırının fiziki saldırıya dönüşme ihtimali çok yüksek.
Haberlere bakın…
“Geçen hafta sonundan itibaren ülkenin çeşitli kentlerinden, "Çinli düşmanlığı" temelli sözlü saldırılar yaşandığı haberleri gelmeye başladı. Venedik'te Çinli bir çift, gençlerden oluşan bir grubun kendilerine hakaret ederek tükürdüğünü söyledi. Yine Venedik'te Çinli bir üniversite öğrencisi trende ırkçı hakaretlerle karşılaştığından şikayet etti. Torino'da bir restoranda, yıllardır İtalya'da yaşayan Çinli bir aile de sözlü saldırıya uğradı.”
Roma’da iki Çinli turistte tespit edilen virüs ülkeyi ayağa kaldırdı.
“Çin'de ortaya çıkan virüs kaynaklı korku ve panik, İtalya'da Çinlilere karşı ırkçı eylemlere dönüşmeye başladı…”
“Roma'nın saygın sanat okullarından Santa Cecilia Konservatuarı da, Uzak Doğulu bütün öğrencilerin derslerini askıya aldı...”
"Sinofobi" yani Çin ve Çinli düşmanlığı alarm seviyesinde.
Vaziyet öyle bir hale gelmiş ki,
Çinli düşmanlığı dalgası yalnızca turistleri değil, yıllardır İtalya’da yaşayan Çinlileri de tehdit ediyormuş.
Okullarda, iş yerlerinde, sokaklarda tehdidin boyutu büyük.
Korkarım yavaş yavaş Avrupa’da ve dünyada özellikle hastalıklı aşırı sağcı kafaların öncülüğündeki saldırı haberlerine alışacağız!
Evet, “Koronovirüs” büyük bir tehlike,
Ancak Çinlilere saldırılar çok daha büyük bir tehlike.
***
Ne farkı var?
Avrupa Parlamentosunda Türk bayrağını yırtan Yunanistan vekili ile Çinlilere karşı “koronovirüs” saldırılarına girişen kafa aynı kafa değil mi?
Aşırı sağcı Ioannis Lagos'un bu çirkin provokasyonu barışa karşı salgına dönüştürülmek istenen bir virüs değil de nedir?
Koronovirüs kontrol altına alınır da yüzyıllardır devam eden ırkçılık virüsü nasıl durdurulacak?
Siyasette sporda sanatta yaşamın her alanında varlığını sürdüren, yüzyıllardır savaşlarla insanlığı birbirine düşüren bu virüs ne zaman bedenlerden sökülecek?
***
Mekan-Ruh… Duygu paylaşımı…
Bir mekanı var eden şey nedir?
Biliriz ki ruhudur. Her mekanın bir ruhu, her ruhun da bir mekan özlemi vardır. Bir bakıma, farklı farklı mekanlarda derinleşen hisler bütünüdür insan.
Mekanımız öldüğünde ruhumuz ölür mü bilmem,
Ama hissimiz öldüğünde dünyamızın öldüğünü bilirim.
****
Ruh Sağlığı Derneği’nin bu kapsamda ilginç bir çalışma yaptığı haberini okuyunca ayrıntılarına bakmak istedim.
Ve baktıkça da paylaşmak gerektiğini düşündüm.
Nedeni; çalışmanın hem ilginç ve eğlenceli oluşu,
hem de mekan-his ilişkisini en basitinden ortaya koyması.
‘CheckFeel’ uygulaması ile konum temelli duygu paylaşımları dikkate alınarak yapılan bu çalışmada 10 bine yakın kişi yer almış.
İstanbul’da 150 bine yakın mekanda duygu paylaşımı sonucunda ortaya çıkan His haritası şöyle:
Hangi mekan ne hissettiriyor?
En huzurlu yer: Eyüpsultan
En bunaltıcı yer: Metrobüs
En ferah yer: Çamlıca Tepesi
En heyecanlı yer: Kapalıçarşı
En neşeli yer: İstiklal Caddesi
En vefalı yer: Sultanahmet
En romantik yer: Kız Kulesi
En karışık yer: Stadyumlar
En hüzünlü yer: Karacaahmet
****
Baktığınız vakit, çıkan sonuç, üç aşağı beş yukarı hepimizin İstanbul için vereceği cevaplarla aynı ama eğlence ve hüzün anlayışına göre farklılıklar olacağı kesin.
İstiklal Caddesi kimine göre “En eğlenceli yer” iken kimine göre “en tehlikeli yer” olabilir
Ya da Karacaahmet…
Kimine göre “en hüzünlü yer” iken kimine göre ise “en huzurlu yer” karşılığına gelebilir.
Sözün özü,
Aslında farklı farklı mekanlarda derinleşen hisler bütünüdür insan.
Eğlenceli bir çalışma… İncelemenizi tavsiye ederim.
Ruh Sağlığı Derneği başkanı Dr. Ömer Akgül’ün sözleriyle bitirelim…
“Kişiler bulunduğu lokasyondan hissettikleri duyguları paylaşıyor. O lokasyonda biriken duyguların içerisinde en baskın olan duygu, o mekanın ruhunu oluşturuyor. Çünkü aslında bir mekanı var eden şey fiziki yapısı değil, ruhudur. Örneğin Çanakkale Anıtı'nı yıksanız da Çanakkale ruhunu yıkamazsınız. Çünkü oranın ruhu o anıttan önce de vardı. Yani asil olan ruhtur, vekil olan mekandır”
Günün sözü:
“Oğullarım büyüdüğünde, dostlarım onları cezalandırmanızı istiyorum sizden; eğer servetini veya herhangi bir şeyi erdemden daha çok önemserlerse veya aslında hiçbir şey değilken bir şeymiş gibi davranırlarsa, hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır”
Platon