Bu sene yani, pandemiden hemen sonra, bu marinada olmayan dünya markaları koşa koşa gelmişler.
Bodrum son yaz günleri.
Yalıkavak Marina'da dolaşıyoruz.
Bu sene yani, pandemiden hemen sonra, bu marinada olmayan dünya markaları koşa koşa gelmişler.
Ve inanılmaz dekorasyonlarla mağazalarını açmışlar.
Öylece dolaşıyoruz, mağazalara bakıyoruz, marka satan bir iki mağazaya giriyoruz.
Öylece etiketlere bakıyorum.
10 bin TL’den aşağı elbise yok, spor ayakkabılar 9 bin TL, çanta fiyatları eskiden aldığımız araba parası gibi.
Bu binlerce dolarları verip, bu çantaları alanlar var demek ki!
Sınırlı sayıdaki bu çantaları almak için, birbiri ile yarışan kadınlar olduğu sürece satarlar.
İçeriye aşağıda yazdığım yazıdaki gibi, o profilde bir kadın giriyor.
Bakışlarından, egosundan hiçbir etiketin önemli olmadığı anlaşılıyor.
Meseleleri sadece sahip olmak.
Emin olun buna insanlar da dahil.
Özel ilgi ve alaka bekleyen bu insanlar, kendileri canı istediği zaman, canı istedikleri insanlarla gözgöze geliyorlar.
Arkadaşım dedi ki, bu çantaları alıyorlar, acaba çantalarının içinde ne var.
Aaaa dedim, çok ilginç soru aklına nasıl geldi.
Çantaların içi dolar ve dolarların satın aldığı markalarla doludur.
Zengin düşmanı hiç değilim tabi ki, kim ne isterse alır tabi ki.
Akıl almaz fiyatlar var.
Her şey el yakıyor, inanılmaz pahalı.
Ülkenin parası pul olmuş.
Ama ülkenin emekli öğretmenlerinin çantalarının içinde ne var onu düşündüm.
Artık hiçbir şey alamayacak madeni paraları, evlerinin anahtarları, mendileri ve başağrısı ilaçları.
Ve kocaman gururları.
Onurlu ömürleri var.
Adalet bilen, merhametli insanlar onlar.
Kimseye hakaret etmeden, kimseleri kırmadan, haram yemeden, yalan yere yemin etmeden, çok mutlu yaşadılar.
İnanın herkesin mutlu mesut ömürleri, sofralarını paylaştıkları hayatları oldu.
Dönüşte domates alacağız, hiç almam ama gözüm çeri domatese ilişiyor, kilosu 25 TL.
Demek ki alıcı buluyor.
Kalın kalın kabuklu, çekirdeği yok, kokusu yok, tadı tuzu da yok, pek de matah birşey değil.
Kafelerde, restoranlarda başlangıç yemeği salataya koyuyorlar ki, iyi fiyat çeksinler.
Tamam, ama durum ortada.
Alanlar ve bakanlar var.
Çok hassas, çok dikkatli olmak gerekiyor.
Egonuzu ve sahip olduklarınızı kendinize saklayın.
Ve aldıklarınızı, sahip olduklarınızı sosyal medyada paylaşmayın.
Onurlu insanların, temel gıdalarını bile alamadıklarını hiç unutmayın.
Bugün bu hayatın zorluklarını çekenler, bu fiyatlara şaşkınlıkla bakanlar güzel lnsanlardır.
Zengin olun, dolarla çantalarınızı alın, çeri domateslerinizi yiyin, gerçekten kimsenin umuru değil.
Sadece.
Şımarmayın ve duyarlı insanlar olun.
Funda'nın aklındakiler…
... Hastalık ölümler almış başını gitmiş.
Ekonomi feci durumda, paramız pul olmuş.
Ama tüm medya, masalar, siteler, bütün hafta, Fenerbahçe eski başkanının gelini olan hanımı konuştular ve tartıştılar.
Gelin hanım 6 kadın arkadaşı ile, Linet'i dinlemeye gidiyor.
Linet o masayı görmüyor selam vermiyor, gelin hanım sosyal medyasından demediğini bırakmıyor.
Kadının suratına çarpı çizik atıyor.
Neden star olamamış anlaşıldı gibi, o şahane sese yakışmayan bir cümle kuruyor.
Hatta erkekli masalara baktı diyerek belden aşağı çok çirkin vurgulama yapıyor.
Gelin hanım hırsından infilak edecek halde, egosundan demediğini bırakmıyor.
Düşündüm.
Sanatçı selam vermek zorunda mıdır?
İşini iyi yapması yeterli değil midir?
Mesela sesi pek olmasa, şarkılarını iyi okumasa,
Alkollü çıksa, sağa sola dalaşsa,
Orkestrasını azarlasa ve hatta aşağılasa,
Garsonlara bağırsa falan.
Ama masalara tek tek gitse, ön masa müşterilerini sizi gelip tek tek öpse.
Star olur muydu?
Gelin hanım sizi çok ayıpladım.
Funda'nın aklındakiler…
... Aşı olanlar, aşı olmayanlar kavgası polemikleri vardı.
Tıpkı hastalık sayısı gibi, ölüm sayıları gibi, bu tartşmaları da kanıksadık.
Yani aslında konuşmaz olduk.
Konu Belçika'da.
Belçika'nın en büyük ikinci kenti Anvers'te yaşanıyor.
Bir aile doktoru; aşı olmayanlara bundan böyle bakmayacağını açıklıyor.
Şöyle diyor;
"Aşı olmazsanız, sizin tıbba dolayısıyla bana da güvenmediğinizi gösteriyor. Madem öyle niye bize geliyorsunuz ki".
Böyle bakınca, okuyunca doğru geliyor değil mi?
Yani şöyle demek istiyor: İnternette kimleri okuyup aşıyı reddettiysen şimdi git, seni onlar iyileştirsin.
Ve.
Ülkenin "Aile Doktorları Birliği" doktorları aşılanmamış kişileri reddedebileceğini açıklıyor.
Aşı önemli.
Bana göre herkes mutlaka olmalı.
Herkes toplum sağlığı sorumluluğunu taşımalı diyorum.
Haftalık çok ciddi, ölümler var.
Ama bu kadarı fazla.
Ettiğiniz hipokrat yemini ne olacak, konu sağlık, insanların ölebileceği sağlık konusunda böyle davranamazsınız.