Genel olarak bozulan, iyice daralan ekonomik yaşamın sıkıntı yaratan etkileri, bu gelinen noktada yaşananları kaldıracak gücü kalmayan toplumumuza, kıtkanaat geçinmeye çalışan, işçisine, emeklilerine, memuruna, esnafına, çiftçisine, köylüsüne, en önemlisi, evinde tencere kaynatabilmek için kılı-kırk yararak ev ahalisinin karnını doyurmaya çalışan kadınlarına, kısacası tüm dargelirlilere reva görülen yaşam biçimi böylesine ağır olmamalıydı.
‘2023 yılınıın bahşettikleriyle Cumhuriyetimiz’in kuruluşunun 100. yılını kutlamaya hazırlananlara, kısa bir süre önce yapılan Genel Seçimler sonrasında biraz olsun rahat nefes alabilme, kasvetli ortamlardan kurtulabilme beklentisinde olan, ekonomik darboğazda iyice daralan toplumumuza reva görülenler, verilebilecekler sadece bunlar olmamalıydı.
Genel olarak bozulan, iyice daralan ekonomik yaşamın sıkıntı yaratan etkileri, bu gelinen noktada yaşananları kaldıracak gücü kalmayan toplumumuza, kıtkanaat geçinmeye çalışan, işçisine, emeklilerine, memuruna, esnafına, çiftçisine, köylüsüne, en önemlisi, evinde tencere kaynatabilmek için kılı-kırk yararak ev ahalisinin karnını doyurmaya çalışan kadınlarına, kısacası tüm dargelirlilere reva görülen yaşam biçimi böylesine ağır olmamalıydı.
2023 yılının başından beri memleketimin insanlarının bu yaşayanları kaldırabilme gücünün kalmadığını rahatlıkla görebiliyoruz. Orta derecede bir yaşam sınıfında olan ben ve ailemden yaşayarak görebildiklerimi örnek alarak değerlendiriyor ve böylesine kesin bir yorum yapabiliyorum. “Bu durum sadece bende mi var?” diye düşündüğümde, etrafımdakilerin birçoğunun benden aşağı kalır yanlarının olmadığını görebiliyorum...
Konuştuğum hemen hemen herkes, tüm şikayetlerinin başlangıcında gündemin “manşet” konusu “Bütçe Açığı”ndan söz ederek lafa giriyorlar, nefes almadan sırtlarına iyice yüklenmiş olan yağmur gibi gelen ve gelmeye de devam edecek olan zamlardan söz ediyorlar. Söyledikleri tek şey ise; yapılan sembolik maaş iyileştirmelerinin daha ellerine geçmeden şimdiden eksiye düşmüş durumda olmasıdır.
İşçi emeklilerinin derdini anlatabilmekte iyize zorlandıklarını görmek pek de bilinmeyen değil. Uğradıkları yüzde 25’lik maaş zammı haksızlığı dile getirirken iyice zorlandıklarını kızgınlıklarından anlaşılamayan konuşma diksiyonlarında çok net anlayabiliyoruz. Sonra biraz nefes aldıktan sonra Cumhurbaşkanımız’ın basına yansıyan, özellikle işçi emeklilerine yönelik söylediği şu sözü “Refah payı ile zam oranını yüzde 25'e çıkarıyoruz. Enflasyonun üzerinde artışlarla emeklilerimizi enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutuyoruz" tekrarlayıp duruyorlar. Ve dillerine doladıkları ve kelimesi kelimesine ezbere dile getirebildikleri Hazine ve Maliye Bakanımızın basına yansıyan şu sözünü de söylemeden geçmiyorlar; “Bütçe açığını kontrol altına alıp mali disiplini yeniden tesis edeceğiz”. Çok buruk ve belirgin kırgınlıklarının, olduğunu da söylemeden geçmeyeceğim.
Seçim sonrası beklentilerin, kurulan hayallerin gerçekleşmesi için yarına umutla bakanlar ortaya çıkacak tablodan “ne umduk ne bulduk” diye iyice hayflanıyorlar. Bu yaşanan hayal kırıklığı sonrasında içine düştükleri bu durumdan iyice bıkkın çaresiz olanlar şu anda var olduğu iyice dillendirilen bütçe açığının onaranı olarak ağır bir yükün altına sürüklendiklerinin farkındalar, çaresizler. Nedense mali kirizlerde hep kurtaran, bütçe açığında en ağır yükü sırtlayan, durumu kurtaran vergiler, ek vergiler ve yoğun zamlara eklenerek uygulanan dolaylı vergilerle açık veren bütçeye çare olup destekleyen oluyor memleketimin işçisi, memuru, dargelirli insanları. Memleketimin bu güzel insanları. Yine kurtaranlar olacaklardır, ama, yeter ki kaldıramayacakları bir yükün altına sürüklenmesinler.
Özellikle dövizdeki hareketliliğin yansıdığı ve gerekli olduğu söylenen, ek vergiler zamlar ve bu zamlar nedeiyle zorunlu hale gelen dolaylı vergiler. Iyice daralan ekonimimizin biraz olsun feraha çıkabilmesi için gerekli ise -ki bütçe açığı nedeniyle gerekli gibi- yapılacak başka bir şey yok gibi. Ancak bu yapılırken dargelirlinin yaşadıklarını da göz ardı etmemek lazım. Oradan bakınca nasıl görünüyor bilemiyoruz ama çarşıda pazarda dolaşılınca haberlere yansıyanları dikkkatle dinlendiğinde durum pek de iç açıcı değil.
Sokakta yaptığım sohbetlerde durumun oralardan bakıldığı gibi görünmediğini rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Yöneticilerimiz bu daralan ekonomik şartlarda var olandan yapabileceklerinden daha fazlasını yapmaya çalışıyorlar hiç şüphesiz. İhtiyaç olan sıcak para temini için gösterilen çabaları da görmüyor değiliz. Ama bir gerçek var ki,dargelirli artık görülebilenden çok daha can yakıcı bir yaşam biçimi zorluğunun içinde.
Mutfak tamtakır, bugün aldığını yarın satın alamayacak durumda, mutfakta tencere kaynamıyor neredeyse. Kahvaltılıklar ateş pahası, peynir, zeytın ekmekle karın doyurmak artık neredeyse bir efsane, bir hayal gibi
Bir zamanlar belli periyotlarda belli oranda vergiler vardı. Şimdi ise vergiler de çağ atladı. Direkt vergiler ve yanı sıra birçok temel gıda ve tüketim maddelerinde dolaylı vergiler var.. Verginin cilalanmış hali diyelim. Bunları yazmaya devam edeceğiz tabii ki.
Dost Arap ülkeleriden sıcak para bulabilme turlarına çıkılmasından vatandaşlar olarak bizler bunu görebiliyoruz, anlıyoruz. Ekonomide düze çıkacağız diye umutluyuz. Başımızı yere eğmeyelim, tabii ki umutluyuz. Enseyi de karartmayalım!
O sözü edilen “Ekonomik enkaz” halkın sırtına binmiş görünüyor.
Var olanla yetinebilmek de artık hiç de mümkün görünmüyor.
Çarşı pazarlardaki fiyat anarşisi olarak absürt bir ad taktığım tüm tüketim maddeleri, açık pazarlardaki tüm sebze, meyve ve mutfak malzemeleri ile ilgili fiyat araştırmalarını yansıtan yazılarıma devam edeceğim.