Savaş Yılmaz: 1920'de kurulmuş, bir imparatorluk yıkılmış, dünya savaşları görmüş, bir sürü politik olay yaşamış ama ayakta kalmış bir kuruluş, Yeşilay. Dönem dönem çok güçlü zamanları olmuş, dönem dönem belki güçsüz zamanları olmuş ama bir şekilde 97 yıldır ayakta kalabilmiş. Bu büyük bir başarı.

Büyük değişimler küçük dokunuşlarla başlar diyerek başlattılar.. Bugün, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı TBM iki yıl içinde 11 milyon öğrenci ve 2 milyon veliye ulaştı. Yeşilay “Bağımlılıklardan uzak, sağlıklı bir gelecek için #BenDeVarım diyen tüm öğretmenlerimize ve gönüllülerimize teşekkür ederiz!” sloganıyla dokunuyor insan hayatlarına.. Onlar küçük dese de aslında koca koca, dolu dolu ve içten dokunuşlar bunlar..

Bir anne, bir baba, şefkatiyle.. Gönülden, gönüllü dokunuşlar..

Çağdaş, 29 yaşında, 7 çocuklu bir ailenin en küçüğü. İlk defa madde ile tanıştığında, 27 yaşındaydı, ailesiyle yaşıyordu ve ticaretle uğraşarak para kazanıyordu. Madde ile ilk tanışması, bir arkadaşının teklifi üzerine başladı. Önceleri çok sık kullanmıyordu, madde kullanan arkadaş grubuyla bir araya geldiği ve eğlenmek istedikleri zamanlarda içiyordu sadece. Zamanla bu buluşmaların sıklığı artmaya başladı. Öyle ki bir süre sonra arkadaş grubuyla buluşmaya ve eğlenceye gerek kalmadan evde tek başına içerken buldu kendisini. Madde kullanma sıklığı ve günlük kullanım miktarı giderek artmıştı. O noktada anne, baba ve kardeşleri bu durumu fark etmeye başladılar. Çağdaş’ın davranışları önceki halinden çok farklıydı ve sağlık problemleri ortaya çıkmaya başlamıştı. İlk başlarda madde kullanımına dair şüphe duymayan aile, Çağdaş’ın cebinde buldukları bir poşetle, bu durumu anladılar. Öğrendikten sonra hemen harekete geçerek, öncelikle madde kullanan kişi ile doğru iletişim kurmanın yollarını aradılar, bu konuda uzmanlara danıştılar. Çağdaş ile bu konuyu paylaştıklarında, sağlık durumu iyice kötüye gidiyordu ve biran önce maddeyi bırakması ve tedavi olması gerekiyordu. Aile, doğru iletişim kurmanın ve yaklaşmanın yollarını öğrenerek Çağdaş’a durumu bildiklerini belirttiler ve kendisini desteklediler. Tedavi olması için, kendisine şehir değişikliği, kalacak yer gibi imkanlar sundular. Tedaviye başladığında Çağdaş, maddeyi bırakmak konusunda çok kararlıydı. Çağdaş, tedavi sırasında, ailesinin bu durumu öğrenmelerinin sonucunda onu desteklemeyip, dışlasalardı, çok daha kötü olacağını bildiğini belirterek aile desteğinin ne kadar önemli olduğunu anladığını belirtmiştir. Aile tarafından kabul görmüş ve desteklenmiş olmanın verdiği güveni yaşayan Çağdaş, iyileşme sürecinde büyük yol kat etti.

Pek çok “Çağdaş hikayesi”nin yolunun kesiştiği kurum, Yeşilay.. Dünyanın bağımlılık alanındaki en eski ve köklü kuruluşu.. Köklü olduğu kadar başarıları hikayeleriyle de dünyada kendinden söz ettirmeyi başarmış Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı tarafından “Mükemmellik Ödülü” ile taçlandıran ilk ve tek sivil toplum örgütü..

Hiçbir başarının tesadüf olmadığını kurumun Genel Müdürü Savaş Yılmaz’ın özgeçmişinine kısaca göz attığınızda anlıyorsunuz.

1975 yılında Kars doğumlu Savaş Yılmaz Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümünü mezunu.. Yüksek Lisansını Gazi Üniversitesi Kamu Maliyesi ve Mali Hukuk alanında yapmış. Halen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Ekonomisi ana bilim dalında doktorasına tez yazımı aşamasında devam ediyor. Tez çalışmasını ‘Sağlık Harcamalarının Finansmanı’ üzerine yapmakta olup iyi derecede İngilizce konuşuyor.

Profesyonel iş yaşamının içine, Dünya Bankasının Sosyal Riski Azaltma Programı (SRAP), İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Kapasitesinin Arttırılması projesinde (İSMEP) yöneticilik, Sağlıkta Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik Reformu Projesinin Direktörlüğü gibi önemli başarılar sığdırmış.

2012 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müşavirliği görevinde bulunan Yılmaz, 2012-2013 yılları arasında yönetim danışmanlığı alanında faaliyet gösteren uluslarası bir danışmanlık grubu olan HD Consulting Group’un ülke direktörlüğünü de yürütmüş.. Aynı dönemde özel sektörde üst düzey yöneticilik ile icra kurulu üyeliklerinde bulunmuş. Ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Müdürlüğünün kurulması ile beraber ilk Genel Müdür olarak atandığı görevine Ağustos 2013’ten bu yana devam ediyor.

İlk sorumuz doğal olarak bu kariyere sahip bir kişinin gönüllülük esasına dayalı bir kurumda neden görev aldığı oluyor.

Heyecanını gözlerinde hissedebiliyorsunuz Yılmaz’ın.. “Yeşilay’ın kurumsallaşması, büyümesi, kendi sektöründe bir yer edinmesi anlamında başarı, bu vizyon beni heyecanlandırdı. Gerçekten topluma çok faydalı olacak bir şey oluşsun istedim. Bunca birikimimiz var, bunu gerçekten birebir yansıtıp sonuç alabileceğiniz bir yerde yapmakta çok önemli.” ifadeleriyle başladığı cevabına şu sözlerle devam ediyor:

“Ben hep arkadaşlara diyorum.1920’de kurulmuş, bir imparatorluk yıkılmış, dünya savaşları görmüş, bir sürü politik olay yaşamış ama ayakta kalmış bir kuruluş. Dönem dönem çok güçlü zamanları olmuş, dönem dönem belki güçsüz zamanları olmuş ama bir şekilde 97 yıldır ayakta kalabilmiş. Bu büyük bir başarı. Baktığınızda Türkiye’de kaç tane 97 yıllık şirket vardır ya da kurumsal yapı vardır. Çoğu kamu kurumunun hikayesi 30-40 yıl, bakanlıkların da. 97 yıl bir şey yaşamış ama, kurumsal hafıza oluşmamış, kurumsal birikime yansımamış bu.”

Şaşırmış olmalısınız..

Çok şaşırmıştım. Baktığınızda ciddi bir içeriği yok yani dağıtacağınız bir broşürü bile yok. İşte birkaç slogan dışında öyle birkaç kamu spotu kampanyası dışında yapısal bir şey yok. Tabi bunlar bizim aslında varlıklarımız, gelecek nesillere devredeceğimiz varlıklar. Oturduk, düşündük güçlenmesi için biz ne yapabiliriz? Bir plan koyduk, bir projeksiyon koyduk. Ve çok şükür 3-4 sene oldu, bütün hedeflerimizi gerçekleştirdik bu süreçte. Tabii bu alan öyle boş ki, yani bugün bir sürü şey yapıyorsunuz sabah kalkıyorsunuz hiç birşey yapmamış gibi hissediyorsunuz. Yani diyosunuz ki, şunlar, şunlar da yapılsa, şunlar şunlar da eksik. Çünkü inanılmaz bir sektör var karşınızda, çok büyük. Hem uyuşturucu, alkol, tütün anlamında.. Teknoloji de buna dahil olduğunda siz tek başınıza ne yapabilirsiniz? Sürekli çalışsanız da ertesi gün hiç birşey yapmamış gibi hissediyorsunuz çünkü yeni bir sürü tehlike geliyor, yaygınlaşma hızı çok fazla. Ama tabii şimdi çok şükür dünyadaki en büyük içerikler bizde şu anda. Eğitim içeriği, iletişim içerikleri.”

Neler mesela?

Bugün bir sürü süreli yayınımız var. Okullarla uygulamalı çok programımız mevcut. Dünyadaki en büyük eğitim programı, 18 milyon çocuğa ulaştık. Bunun yanında rehabilitasyon işine girdik, 2013’te. 2013’te tüzüğü değiştirdik. Tüzüğe rehabilitasyon koyduk. Çünkü şu andaki manzaranın böyle olacağı aslında o günlerde belliydi. Bu sebeple de biz rehabilitasyon işine de girmeye çalıştık. Çok riskli bir alan aslında. Orada bağımlıyla artık muhatap oluyorsunuz. Farkındalık önleme çalışmaları biraz daha soft çalışmalar.

Ama rehabilitasyon işine girdiğinizde artık birebir sahaya inmiş oluyorsunuz ve bağımlı ile muhatap oluyorsunuz. O da çok ciddi bir kapasite istiyor. Ama orada da iyi bir noktadayız. Şu anda Yeşilay Danışmanlık Merkezlerimiz -YEDAM var. Beşincisini açacağız yakında, şu an dört tane var. 700’e yakın bağımlı geliyor. Bir şekilde onların hayatına dokunuyoruz, onların yaşamlarını daha kaliteli, hem kendileri, hem aileleri için daha kaliteli bir hale getiriyoruz.

Yüzde yüzünün yaşamını daha kaliteli bir hale getiriyoruz, ama bu tedavisi de çok zor bir hastalık. Temiz kalma oranlarımız da yüksek.

Biraz daha açsanız..

Bir model oluşturduk. Ben şöyle bakıyorum işlere. Öncelikle bir model oluşturmaya çalışıyoruz yaptığımız her işte. Bunu uyguluyoruz ve daha sonra yaygınlaştırıyoruz, tüm Türkiye’ye, hatta dünyaya. Şimdi 36 ülkede dünyada.. Bize ait bir eğitim modelimiz var; hem uygulama hem yaygınlaştırma. Aynı şekilde rehabilitasyon tarafında da öyle. YEDAM uygulanmış ve şu anda yaygınlaşan danışmanlık merkezi. Tabi YEDAM’ın fonksiyonu yarı zamanlı ayaktan danışmanlık merkezi. Tam zamanlı ve yatarak değil ama ona da bir çözümümüz var. Bir rehabilitasyon modeli çalışmamız oldu. Böyle gidiyor.

Bu yüzden bende burada, bu işte bir parçam olsun istedim açıkçası. İnsan kariyerinde çok havalı yerlerde çalışabilir ama gerçekten böyle hayırlı işler yapıp, bir de başarı hikayesi koyabiliyorsanız bunun da hazzı ve zevki bambaşka. Bundan önce de ben sosyal güvenlik reformunun direktörüydüm. Orada da mesela sosyal güvenlik reformu, düşünün Türkiye’de bir dönüşüm olacak yani bütün o süreci ben yaşadım ve birçoğuna liderlik ettim. Düşünün hastaneler, hepimiz hatırlıyoruz hastanelerin durumunu. İlaç alamazdık. Benim babam SSK’lıydı, gece giderdim ben lisede, göz muayenesi için sıraya gece girerdik, sabah muayene olurduk.

Öyle bir profil var ve 3-4 yılda bunun dönüşümünü gerçekleştirdik. Aksayan yönleri olabilir, sonuçta insana sunulan hizmette herkesi dört dörtlük memnun etmek çok zor, ama optimumu yakaladığımız sürece sağlıkta şu an teminat olarak baktığımızda devlet olarak en büyük teminatı sunuyor dünyada. İşte bu hastanelerin dönüşümü, ilaç sisteminin değişimi, provizyon sistemi bunların hepsinde bir emeğim oldu. Ve sonuçta da dünyada uygulanmış en başarılı sosyal güvenlik reform dönüşümü oldu. Sosyal çevrelerin tepkisi anlamında da en az tepkiyi alan çünkü bu tür sosyal güvenlik reformları çok zordur. Toplumsal huzuru ve barışı direkt etkilediği için geçirmekte çok zordur, uygulamakta çok zordur ama biz o süreci çok iyi bir şekilde, çok başarılı bir şekilde atlattık. Şu an Türkiye’nin, son dönemde yaptığı en önemli iş. Oranında direktörlüğünü yapmıştım. Tüm o kurumsal alt yapıyı, insan kaynağını dönüşüm, birleştirmeler. Oranın tüm süreçlerini yönetmiştim. Ondan sonrada böyle bir iş olması benim için çok anlamlı oldu.

‘TOPLUMSAL BİR SORUN’

Yeşilay.. Çok güzel işler yapıyor. İnternet sitesinde gelmeden inceledim. Hayretler içindeyim. Fakat duymadığımız, bilmediğimiz çok şey olduğunu da farkettim..

Sizlerden en çok beklediğimiz şey bunları duyurmak. Bu toplumsal olarak da önemli. Bazen şöyle düşünüyor insanlar karamsarlığa kapılıyor sanki hiç birşey yapılmıyormuş gibi bir algı oluşuyor bazen toplumda. Aslında bu da iyi bir şey değil, toplumun hayata veya devlete, diğer kurumlara bakışı açısından sorunlu bir şey. Cidden çok şey yapılıyor ve özellikle son 2-3 yılda bizimde güçlenmemiz ve Türkiye’nin uyuşturucuya bakış açısı değişti bu bile kıymetli bir şey. Yani bunu sadece güvenlik meselesi olarak gören ülkeden, bunu sağlık sorunu, bir toplumsal sorun olarak görmeye başlaması bile çok önemli bir değişim. Çünkü bunu batılılar 50 yılda yaşadılar. 50 yıl sonra bu dönüşümü gerçekleştirebildiler. Biz daha hızlı dönüştük aslında. Bu da bizim bu işte liderliği almamız ve biraz kapasitemizin gelişmesi, dünyayı takip etmemiz, bu açıdan o politikaya ciddi bir katkı sağladı.

11 MİLYON ÖĞRENCİYE ULAŞILDI

Yeşilay’ın sigara, alkol, uyuşturucu, teknoloji bağımlılığı ve sağlıklı yaşam alanlarında yaş gruplarına ve hedef kitleye özelleştirilmiş ve alan uzmanları tarafından hazırlanmış içerikleri hazırlanmış Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM), öğrencilere ulaşmaya devam ediyor. 28 bin rehber öğretmenin birebir eğitim alarak öğrencilere ulaştırdığı ve bir koruyucu-önleyici eğitim programı olan TBM ile öğrenciler ve velileri bağımlılıklar ve korunma yöntemleri hakkında doğru, güvenilir ve detaylı bilgilere sahip oluyor. Milli Eğitim Bakanlığıyla yapılan iş birliği neticesinde hayata geçirilen TBM kapsamında; 2015 – 2016 eğitim öğretim yılında rehberlik öğretmenleri tarafından yapılan eğitim faaliyetleri ile 11 milyon öğrenci ve 2 milyon yetişkine ulaşıldı. TBM’nin yeni eğitim döneminde de gerek okullar, gerekse ilgili bakanlıklar ve kurumlar vasıtasıyla daha geniş kesimlere ulaştırılması planlanıyor. Her yaş grubuna özel olarak hazırlanmış afiş, broşür, kitap, sunum, videolardan oluşan TBM materyallerine “tbm.org.tr” adresindeki internet sitesinden ulaşılabiliyor.