Tüm bu bilgilerin ışığında geleneksel mağazacılık ölmese de fazlasıyla azalacak gibi görünüyor.
Çoğu perakende uzmanına göre ilerleyen yıllarda alışveriş alışkanlıklarımızda büyük değişimler olacaksa da özellikle bazı ürün grupları için geleneksel alışveriş hâlâ geçerliliğini koruyacak. Kadınların büyük bir kısmı için alışveriş, aynı zamanda sosyalleşmek ve keyifli vakit geçirmek anlamına da geldiği için özellikle daha çok kadınların ilgi gösterdiği kozmetik, giyim, aksesuar ve genel olarak moda sektörüne dair klasik mağazacılığın devam edeceği öngörülüyor.
Aynı şekilde market alışverişlerinde temassız ödeme, kasalarda kasiyersiz işlem yapabilme, hiçbir görevlinin bulunmadığı marketler gibi uygulamalar görülüyor olsa da aslında bildiğimiz raflı, ürünlerin market sepetlerine ya da arabalarına konduğu klasik market alışverişinden çok da fazla uzaklaşılmamış oluyor. Yalnızca giderek yaygınlaşan ve bağlı bulundukları depolardan müşterilere istedikleri market ürünlerini getiren kurye şirketlerinin sayısı artıyor.
Tüm bu bilgilerin ışığında geleneksel mağazacılık ölmese de fazlasıyla azalacak gibi görünüyor. Bu da belirli mağazaların artık yalnızca depo olarak kullanılacağı ve mağaza personel oranında dramatik düşüşlerin yaşanacağı anlamına geliyor. Ancak, başta kıyafet ve aksesuar mağazaları, modaevleri ve daha çok tekstil ile alakalı benzeri dükkânlar ve mağazalar, satış görevlilerinde herhangi bir azalma olmadan yollarına devam ediyor. Satış görevlileri ile sohbetin ağırlıklı olduğu ve müşteri – satış danışmanı arasında özel bir bağ kurulabilen işlerde geleneksel çizgi devam ederken, diğer sektörler için aynı şeyi söylemek zor oluyor. Teknoloji mağazaları başta olmak üzere pek çok alanda online siparişler artacağı için hâliyle fiziksel mağazalara ve satış danışmanlarına gerek kalmıyor. Z kuşağının alışveriş eğilimleri gözlemlendiğinde gençlerin neredeyse tamamı, bir şey satın almak için herhangi bir mağazaya girdiklerinde görevlinin direkt kendileriyle ilgilenmesini rahatsız edici buluyor ve ürün inceleme, karşılaştırma gibi süreçleri mağaza görevlisi aracılığıyla değil de mobil cihazları ve internet üzerinden gerçekleştiriyor.
Tüketicilerin online ve fiziksel mağazaları bir arada kullandıkları diğer bir yol da mağazada inceleyip, internetten satın almak şeklinde oluyor. Kullanıcılar, daha uygun fiyat, cazip taksit seçenekleri ya da renk çeşitliliği ve benzeri nedenlerden dolayı internetten satın almak istedikleri ürünü mağazalara giderek inceliyor; ürünü beğenirlerse de internetten sipariş veriyor.
Doğru hedef kitleye, doğru ürün
Bugünün gidişatı aslında bizlere birçok ipucu sunuyor. İnsanlar hayatlarında artık alışverişe zaman ayırmayarak, internet üzerinden ihtiyaçlarını gideriyor. Gelecekte bu oran hızla artacak ve insanların alışveriş alışkanlıkları kökünden değişecek. Burada şirketlere düşen en büyük görev doğru hedef kitleye doğru ürünü sunmaları. Yeni neslin satın alım alışkanlarını takip etmek onlara düşen büyük sorumluluklar en başında geliyor.
Şirketlerin ve üreticilerin başarı yakalaması için hedef kitlelerini gerçekten çok iyi tanımaları gerekiyor. Öncelikle yeni gelen Z kuşağı ve Alfa kuşağı hakkında araştırmalar yapmalılar. Satın alma alışkanlıklarının teknoloji ile beraber geliştiğini ve bu yeni kuşağın her şeyden haberdar olduğunu unutmamalılar. Çünkü Z kuşağı ve Alfa kuşağı en iyi olanı çok kısa süre içerisinde öğrenebilme yeteneğine çoktan sahip olacak.
Y ve Z kuşağı teknolojinin getirdiği bütün değişimlere ayak uydurarak bu değişimleri benimsemiş durumda ve bu kuşaktan bir şey saklamak mümkün değil. İnternet üzerinden satışı olmayan ürünler ise bu kuşak tarafından tamamen bir eksiklik olarak kabul ediliyor.
Teknolojinin getirdiği bu büyük değişimler ve ona çok hızlı ayak uyduran yeni nesil ile beraber gelecekte internetten alışveriş yapmak alışverişin büyük yüzdesini oluşturacak. Geleceğin şirketleri doğru müşteri kitlesini belirlemek ve belirledikleri müşteri kitlelerinin eğilimleri yönünde hareket etmeye başlayacaklar. Teknolojiyle beraber gelen bu zorunluluk neredeyse bütün alışkanlıklarımızı değiştirecek ve değiştirmeye başladı bile.
Y kuşağı olarak bahsettiğimiz kesim şu anki gençlerimiz. Teknolojiyle yeni buluşan ve geçmişle günümüzü görebilen kesim. Y kuşağını takip eden ve hemen arkasından gelen Z kuşağı ise bambaşka bir kuşak olarak karşımıza çıkıyor. Z kuşağı, Y kuşağından farklı olarak şirketler ve üreticiler için daha zorlayıcı bir kuşak olacak. Z kuşağı istediğini elde edebilen ve kolay beğenmeyen bir kuşak. Ancak bu kuşağı anlamak ve isteklerine uygun üretim yapmak başarılı bir iş sonucu elde etmeyi sağlayabilecek.
Kurallara uyumlu, aidiyet duygusu güçlü, otoriteye saygılı, sadık, çalışkanlığa önem veren bir kuşak olarak tanımlanan X kuşağının ardından, özgür ve dahil edildiğini hissetmek isteyen, çok yönlü, kolay anlaşılır ve daha şeffaf yaklaşımlarıyla öne çıkan Y kuşağı, ardından ise günümüzde ekonomileri etkilemeye başlayan, internet ve mobil teknolojileri kullanmayı seven, internet aracığıyla sosyalleşmeyi tercih eden Z kuşağı geldi. Bu kuşaklardan sonra tüm kuşaklardan bazı özellikler taşıyacak olmalarına rağmen, birçok yönüyle tamamen farklılaşacak “Alfa Kuşağı” sosyal yaşamı ve ekonomiyi dönüştürecek. Alfa jenerasyonu, diğer kuşaklara göre daha uzun süre eğitim alacak, işgücüne diğer kuşaklara göre daha geç katılacak ve daha geç çocuk sahibi olacak. Çevrimiçi öğrenme yoluyla günümüzdekinden farklı bir eğitim alacaklar. Hayatın daha erken dönemlerinde bilgiye ve kaynaklara ulaşabileceklerinden, Alfa jenerasyonu en girişimci nesil olacak.
Kaynak: Worldef, Dünya Gıda