Evet, başlığımızda yer aldığı gibi... Bu gün günlerden MARAŞ!
Evet, başlığımızda yer aldığı gibi... Bu gün günlerden MARAŞ! Tarihi bir güne imza atıldı. Hain saldırılarla başlayan eoka mezalimi ve bitmek bilmeyen düşmanca tavırla süregelen yüzyıllık düşmanlığın, 1974 Barış Harekâtından bu yana karşılığını vermeye başladığımız bu gün tüm kardeşlerimize kutlu olsun. Sözde dostlarımızın önce entrikalarla, daha sonra direkt olarak topraklarımıza saldırmaları ile başlayan bu saldırılar, Anadolu topraklarında geri tepince herkesin gözü Kıbrıs’a çevrilmişti.
Amaç Türkiye’yi güneyden de kontrol altına almak ve tarihteki Akdeniz haklarını kullanmasının önüne geçmek ve Kıbrıs’ımızı anavatandan koparmaktı. Her devirde denendi bu oyunlar. Önceleri gizli gizli denenirken ardından köyleri basarak, insanlarımızı katlederek o kadar çirkinleşti ki bu hain saldırılar küçücük bebekleri, annesinin kucağında thomson silahlarla taramaya kadar vardı.
Kıbrıs’ta yaşananların adeta bir toplumsal katliama dönüştüğü günlerde bile, hala dünya basını ve sözde dost devletler, sanki bizim acımıza ortakmış gibi söylevler atmaktaydılar. Haksız yere, haince katledilen tüm Kıbrıs şehitlerimizin, ruhları şad olsun! Yiğit ve vatansever Rauf Denktaş’ın istenmeyen adam ilan edildiği, tutuklandığı, sandalla adaya çıkarak direniş hareketini başlattığı, elde silah eokacılarla savaştığı günleri unutmadı bu topraklar ve bu millet. Bıçak kemiğe dayandığı zamanda ise gözünü kırpmadı Türk milleti.
Rahmetli Başbakan Bülent Ecevit, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, Kıbrıs’a müdahale ihtimaline karşı hazırlık yapılması yönünde talimat vermesi, her şeyin başlangıç noktasıydı. Adaya ortak müdahalede bulunulması için garantör devletlerden İngiltere’ye teklif götürüldü. İngiltere ile yapılan görüşmeler olumsuz bir süreçte ilerliyordu. Nitekim Kıbrıs’ta, “Yeşil Hat”ta havanın gerginleşmesi ve TBMM olağanüstü toplantısında konu ile ilgili olumlu bir sonuç alınamayacağı açıklandı.
Tarih 20 Temmuz 1974 gösterdiğinde “Ayşe Tatile Çıktı”. Önce inanmak istemedi Rum tarafı ve dünya... Öyle ya ambargolarla ve darbelerle beli bükülmüş Türkler, nasıl olup da Kıbrıs’a müdahale edeceklerdi ki? Kahraman askerlerimiz, Rumlar plajlarda güneşlenirken giriverdiler Kıbrıs’a... Nasıl mı bu kadar net konuşuyorum. Çoğumuzun bir akrabası ya dayakını Kıbrıs Barış Harekâtında ya şehit ya da gazi olmuştur. Biz bu olayların canlı tanıkları ile büyüdük, öylesine kötü zamanlardan geçti bu topraklar ve insanlar hiçbir anını hafızalarımızdan silemedik.
Nitekim Türk askerini karşısında gören hain eokacı militanlar, korkunç hainliklerle bubi tuzakları döşeyerek kaçtılar. Zalimliklerinin sınırı bitmeyen şekilde, her türlü çirkinliğe uzanıyordu. Hemen ardından Türkiye’ye ambargo uygulamaya başlandı. NATO üyesi, Kore gazisi Türkiye’ye! Buna rağmen geri adım atmadık. Kıbrıs’ımızı kardeşlerimizi yarı yolda bırakmadık. Suyundan, asfaltına güvenliğinden, ticaretine destek olduk. Ama yılarca bu toprakları yok saydılar, görmezden geldiler adeta buharlaştırmaya çalıştılar. Yıllar sonra askerinizi geri çekin, federasyon olsun yalanı altında adayı tekrar Rumlaştırmaya çalıştılar. Ama gene Yunan tarafı büyük bir teknik hata yaparak, Annan planını kabul etmedi.
İşte bu anda kırılan tarihi süreç, bu günlerin işaretçisi oldu. Cumhurbaşkanımızın net tavrı ile geri adım atılmayacağı belli olan Kıbrıs ve Akdeniz politikalarımıza, her zamanki gibi el altından çalışmaları başlattı. Bizim ve Kıbrıslı kardeşlerimizin doğal hakkı olan Akdeniz havzasına ait doğal kaynaklarını kullanamayalım diye tüm sömürgeci ve kapitalist güçler olanca imkânları ile üzerimize yöneldiler. Hatta Fransızlar sırf dikkat dağılsın da, güç bölünsün diye Ermenileri kışkırtıp Azeri kardeşlerimizin üzerine saldılar. Azeri kardeşlerimiz ülkemizin desteğiyle Ermenilere tarihi bir hezimete uğrattılar.
Ve geldik son oyuna… Kıbrıs’ta Türk görmeye dayanamayan dış güçler, en son olarak Kıbrıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Türk karşıtlığını körükleyerek seçimi kazanmaya çalıştılar. Türk karşıtlığı çalışmaları da başarısız kalarak Ersin Tatar cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Türkiye’nin yoğun desteği ile kazandı...
Nitekim Türkiye Cumhuriyeti tarihsel ağırlığını koymaya başladı. Tarih 15 Kasım 2020. Türk devletinin önde gelen isimleri, yıllardır yerleşime ve kullanıma kapalı olan Maraş’ta... İnsanlar mağdur olmasın, halkların yaşam hakkı ellerinden alınmasın, kardeşlik olsun diye oradalar... Kıbrıslı kardeşlerimizle el ele yan yana...
Dünyanın en güzel sahillerinden birisidir Maraş. Modern Kıbrıs’ın yüzüdür. Cennet vatanın kumudur, sıcak denizidir. Kıbrıs’ındır, Türkündür. Dedik ya en başta... Bugün günlerden Maraş!