Son dönemde sosyal medyada bolca sanat nereye gidiyor tartışmalarına denk geliyorum.
Konservatuardan sınıf arkadaşlarım ve hocalarımın paylaşımları ile magazin medyasında olanları karşılaştırmaya çalışıyorum ve eğitimini aldığım sanat ile insanlara bakın bu sanat diye yapılan dayatmalara hayretler içinde seyirci kalıyorum.
Yaz sezonu boyunca Doğu ve Batı'nın birleştiği noktada, İstanbul Boğazı'nda muhteşem konserlere ev sahipliği yapan Müzik Boğazdan Gelir gemisi yaz sezonun son konserini iki gece önce Nazan Öncel ile noktaladı. İstanbul Boğazı’nın muhteşem atmosferinde Nazan Öncel rüzgarı demek çok hafif kalıyor, tam anlamıyla kasırga gibi esti geçti. Sesi, duruşu, orkestrası, ambiyansı ile mükemmel bir geceydi. Her şeyi bir kenara bırakıp, bu güçlü kadının nasıl bir duygu dünyasında yaşadığını çok merak ediyorum. Öyle yazılanı çizileni değil gerçekten kalbindekini dinlemeyi, onu tanımayı, o duyguların nasıl sözlere döküldüğünü, nasıl melodilere dönüştüğünü çok merak ediyorum. Yaşadığı hayatı, aşkları, acıları, sevinçleri hepsini merak ediyorum. Bu duyguları yaşamadan hiçbir müzisyen bu kadar kaliteli müzikler yapamaz kesinlikle inanmıyorum. Hatta en büyük örneğini günümüz bestelerinde görebiliyoruz. Ne duygu, ne heyecan var...
Diyeceğim o ki hayatta ölmeden yapılacaklar listenize bir Nazan Öncel konseri mutlaka ekleyin, konsere giderken de yanınızda bir kutu peçetenizi götürmeyi unutmayın. Kalbinize öyle bir dokunuyor ki göz yaşlarını tutabilen var mıdır bilemiyorum. Tıka basa dolu kocaman bir gemi dolusu hayranını en mutlu şekilde evine yolladığı ve Türk Pop müziğine bıraktığı unutulmaz eserlerden dolayı saygı ile ellerinden öpüyor bir gün tekrar karşılaşmak için sabırsızlanarak bekliyorum.
Sevgi ve müzikle kalın...