Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onlarca genç "Bugün Günlerden Diyarbakır" dedi 9 Temmuz Cuma günü...
Aylardır altını doldurduğum cümleler tam karşılığını buldu bu buluşma ile... Sosyal dokunuşlar gerekiyor, yüreklere köprüler inşa edilmeli, gözlere bakıp “seni anlıyorum” denmeli, dokunmalı ,ulaşmalı, sen-ben-o notalarıyla BİZ ahenginde türküler söylemeli, kimselere ihtiyaç duymadan geçmişin “dil yaralarını” yine kendimiz “Can Kokulu” dokunuşlarla pansuman etmeli...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onlarca genç “Bugün Günlerden Diyarbakır“ dedi 9 Temmuz Cuma günü...
Evet önemli bir ziyaret olacaktı ve herkesin gözü kulağı verilecek mesajlardaydı...
Her daim söylenenle birlikte cümlelerin önüne, arkasına, hece aralarına, jest ve mimiklere, ortamın enerjisine de bakıp okumayı seven biri olarak size o gün yansıyan konuşmalardan ziyade altındaki mesajları aktarmaya çalışacağım...
Ufak tefek sorunlar dışında organizasyon gayet başarılıydı... Diyarbakır eksiksiz hazırlanmıştı Türkiye buluşmasına... Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan iki gün önce şehre gelen gençlere Diyarbakır’ın kültürel değerlerini tanıtmak amacıyla dolu dolu bir gezi programı hazırlanmıştı... Diyarbakır bereketli ve lezzetli sofrasını, binlerce yıllık medeniyet kapısını, yüreğini açmıştı Türkiye’ye “ser sere ser çawâ” diyerek...
Hatırlayın tam da baharın müjdecisi Nevruz kutlamaları öncesinde şöyle bir mottoyu sunmuştum köşe yazımdan; “bu yıl 21 Mart 2021 Nevruz Bayramı 21 Diyarbakır ile özdeşleşsin ve Türkiye adına yeşerme-boy verme müjdeleri Diyarbakır’dan verilsin...”
“21 Mart 2021 Diyarbakır(21)” mottom ile yolladığım mesaj cuma günü karşılık buldu velhasılı kelam...
Evet herkesin gözü kulağı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vereceği mesajlardaydı... Çok detaya girmeden çözüm sürecine yönelik bilindik bir kaç cümle aktardı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Benim için ise bu cümlelerin içine yüklediği dolaylı mesajlar çok daha önemliydi... Misal “Diyarbakır Cezaevi’nin” çözüm sürecinden sonra müzeye dönüştürülme projesinin yeniden gündeme gelmesi anlamlı bir mesajdı... Aslında mevzunun merkezi tam da böylesi cümleler. Neden mi? Çünkü ta başından beri yaza konuşa dilimde tüy bırakmayan; “vatandaşının kırgınlıklarını telafi etmek için devletin kimselere ihtiyacı yok! Devlet, baba gücü ve şefkatiyle vatandaşının “Can Kırıklarını” yine kendi elleriyle onarmalı...
İnsanlara kaybetmekten korkacağı değerler verilmezse umutsuzca “kaybedecek hiçbir şeyi olmayan” canlı bombalara dönüşür!
Bu sebepten insanlara eşit standartlarda sevgi, saygı, aş, huzur, güven, sosyal-kültürel-sportif eşitlikler verilmezse ötelenmiş hisseder ve travmatik tavırlar sergiler!
Türkiye’nin ihtiyacı olan şey; kim ve ne olduğumuz değil aşkla, emekle, yürekle ve “Aidiyet Duygularıyla” Türkiye’de buluşmaktır...
Evet siyasi mesajlardan ziyade sosyal mesajların öne çıktığı bir Diyarbakır Masalı’nı hep beraber okuduk... Mesajlar verildi, nabızlar alındı, ileriye dönük yol haritası için (şimdilik bende kalsın) notlar alındı...
Bundan sonrasını hep beraber göreceğiz...