Daha yola çıkmadan aklımızda olan İstanbul İzmir otoyolunu kullanmadan eski yoldan molalar vererek ve keyfini çıkararak İzmir'e varabilmekti. Ve yola çıktık.
Okullarda tüm imtihanlar birmiş, oldukça yoğun geçen online dersler sonrasında biraz olsun yorgunluk atmak için, aklımda olan tatil için, gazete yönetiminden aldığım bir haftalık iznimi, geçen yıldan planladığımız, tüm rezervasyonlarını yaptırdığımız sekiz günlük Bodrum tatilimizi geçirmek üzere hazırlandık ve geçtiğimi hafta cumartesi günü sabahın erken saatlerinde arabamıza atladık, Pendik’ten feribota bindik, kırkbeş dakiklık bir deniz yolculuğu sonrsında Yalova’ya vardık.
Daha yola çıkmadan aklımızda olan İstanbul İzmir otoyolunu kullanmadan eski yoldan molalar vererek ve keyfini çıkararak İzmir’e varabilmekti. Ve yola çıktık.
Planımız, aslında pahalı olmasının ötesinde o yolu pek fazla sevmediğimz için Bursa- Balıkesir-Susurluk üzerinden Manisa-İzmir otoyolunu kullanarak, dura, dinlene yola devam etmekti.
Öyle de yaptık. Pendik’ten bindiiğimiz feribotla güzel bir yolculuk yaptık. Yalova’dan otoyola girdikten bir süre sonra trafik oldukça yoğunlaşmıştı. Yoğunluk zaman zaman azalmasına rağmen, bazen zorlamadı da değil. Trafik Susurluk sonrasına kadar devam etti. Bu süreçte çok fazla hızlı gidemediğimiz için, yaklaşık bir saat kadar zaman kaybetmiştik. Bu arada, yolda sık sık, onar dakikalık dilenme ve çay molaları verdik. İzmir paralı otobanına gösterilen özen bu otoyolda pek de unutulmuş gibiydi. Sık sık, yol tamiratlarıyla karşılaştık. Çok sık olmasa da, yan yollarla yolumuza bay-pas uyguladık.
Her zaman olduğu gibi, akıllara yer etmiş mola istsyonlarından Susurluk civarında bir konaklama yerinde, gözleme yemek üzere yemek molası verdik. Çok acıkmıştık, gelen gözlemeleri ayranla birlikte iştahla yemeye çalıştık ama, seyahatlerimde genelde tercih ettiğim gözlemeler umuduğum gibi değildi. Söylemeliyim ki, hayatımda yediğim en berbat gözlemeydi. Dilimlemiş gözlemelerin çoğunu tabaklarda bırakmıştık. Yolda atıştırırız diye paketlemelerini istedik. Yerken, hamuru iyice kurumuş olan gözlemeler içindeki kupkuru lor peynirleri ile iyice kaskatı kesilmişlerdi. Gözlemelerin, içindeki lor peynirleri (Rize’de çok bilinendir ve adına minci deriz) tamamen kupkuruydu. Ayranla bile boğazımızdan geçmedi, kısacası aklımızdaki gözlemeleri yeme keyfini çıkaramadık.
Manisa- İzmir istikametinde yola devam ettik. İzmir’de bizi oldukça yoğun bir trafik karşıladı. Şehrin içinden geçelim derken tam trafiğe yakalandık. İzmir’den zor çıktık dersem abartmamış olurum. Asıl zorluk bizi Torbalı’da yakaladı. Otoyolda, sert, ürkütücü bir fırtınaya yakalandık. Araba sürmek daha doğrusu arbayı yolda tutmak neredeyse imkansız gibiydi.
Yaklaşık bir saat kadar bir süre yolun sahil tarafında üç hortum nezaretinde yola devam edebildik. Fırtına bizi oldukça endişelendirdi. Arabayı otoyolda kontrol iyice zorlaşmıştı. Fırtınalı yollarda araba kullandım ama böylesine hiç rastlamamıştım. Korkmadım desem yalan olurdu. Torbalı-Selçuk arasında fırtına etkisi biraz azaldı ama bir süre daha devam etti.
Fırtına diner gibi oldu ama, ardından uzun süre yoğun bir sağanak yağmurla cebelleştik. Selçuk ve Söke’de hava biraz düzeldi. Yağmur dindi, o ürkütücü görüntüleriyle tam kabus gibi üzerimize çöken öfkeli bulutlar dağıldı ve bir süre sonra güneş kendini göstermeye başladı. Bir iki yerde daha çay molası verdik ve Bodrum yoluna doğru biraz daha hızlandık.
Yollarda oldukça zaman kaybetmiştik. Saat dördü geçmişti. Bodrum yoluna gidiğimizde bizi hiç de ummadığımız yoğun bir trafik karşıladı. Bunu böyle olacağını tahmin etmiştik de böylesine yoğun olabileceğini tam olarak tahmin edememiştik. Pandemi nedeniyle aylardır süregelen kısıtlamaların tamamen kaldırıldığı ilk hafta sonunun başladığı cumartesi, herkes tatil yörelerine doğru çoktan yola çıkmıştı bile. Kuşadası-Didim- Marmaris- Bodrum ve Fethiye’ye doğru bir otomobil akımı vardı. Zaman zaman adım adım yol alabildik diyebilirim..
Akşamüstü saat sekiz civarlarında omuzlarımızda maceralı bir yolculuğun ağır yüküyle konaklayacağımız tatil sitesine vardık ve evimize yerleştik.
Bodrum’dayız. Gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı yarın anlatalım artık.