Merhametsizlik kokusu sardı bir anda etrafı!

Daha küçücüktü.

Ülkesini terk etmek zorunda kaldığı şartları acımasızca hazırlayanlar, onunla birlikte hiçbir çocuğun geleceğini de düşünmemişti.

9 yaşındaydı daha Suriyeli Vail El Suud…

Mezarlığın kapısına kendisini asarak intihar etti.

Hazin olayın yaşandığı gün okulda görevli bir öğretmen tarafından azarlandığı ve genel olarak da diğer öğrenciler tarafından Suriyeli olmasından dolayı dışlandığı iddia edildi.

Kısacık hayatına kim bilir ne acılar sığdırdı!

Irkçılık yaparak, bir çocuğu intihara sürükleyecek kadar insanlıktan çıkmak vicdanın anlayabileceği bir şey değil.

Bu tarifi mümkün olmayan yürek yakıcı tablonun ardından iyi olma duyguları yüreğinden sökülmüş insan görünümünde bir adamın “kocaman eli” karşımıza çıktı. 5 yaşındaki Suriye uyruklu ve Ürdün vatandaşı A.K’ye attığı şiddetli tokat tüm insanlığın yüzüne vuruldu.

Yetmedi küçük çocuğu yerde de ayağıyla iteleyerek yaralanmasına sebebiyet verdi.

Bir insan nasıl olur da böylesine canavarlaşabilirdi!

O el yemek yerken, yüzünü yıkarken nasıl kullanılır artık!

Ya o ayak, taşır mı artık bedeni!

Öylesine büyük bir suça alet edildiler ki…

Mersin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından çocuğa ve ailesine psikolojik destek verilecek ama bu travma kolay kolay geçmez.

Elini ve ayağını birer suç aletine dönüştüren kişi pişman olacağa da hiç benzemiyor.

Küçük çocuğun babası ‘Neden çocuğuma vurdun’ demeye kalmadan onu da darp eden iki ayaklı korkunç bir canlıdan söz ediyoruz çünkü…

Peygamberimiz Hz. Muhammed Veda Hutbesinde, “Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Arabın Arap olmayana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.” buyurmuştur.

Allah hiç bir ırkı diğerinden üstün olarak yaratmadı. Bu nedenle kimsenin kendini büyük görme ve bir diğerini aşağılama gibi bir davranışı olamaz.

Bir insanın onurunu incitecek hareketlerde bulunanlar kötülüğün yanında yer alanlardır.

Ruhun en büyük hastalıklarından biri olan kibir ve ırkçılık nedeniyle bugün aynı dinden olan insanların birçoğu birbiri ile çatışmaktadır.

Dünyada yaşanan savaşlara ırkçılık ve mezhep kavgası da sebebiyet vermektedir.

Bazı ülkeler bu noktadan hareketle insanları birbirine düşürüp dünya genelinde kardeş kanı akıtmaktadır.

Kendini karşısındakinin yerine koyamayan ve saygı duymayan bir kişi insanlık adına büyük bir tehlike arz etmektedir.

Öte yandan sosyal medyada küçük çocuğa tokat atılması hadisesini Türklüğe bağlama olayı da ayrı bir ırkçılık çeşididir.

İnsanlar ancak iyi ve kötü olarak ikiye ayrılabilir, diğer türlüsü ise sakıncalı bir tanımlamanın ötesine gitmemektedir.

KILIÇDAROĞLU’NUN IRKÇILIĞA BAKIŞI!

9 yaşında intihar ederek yaşamını sonlandıran çocuk ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Suriyelileri başımıza bela edenlere kızacağız biz” demiş…

Yani onu dışlayan, ırkçılık tohumunu Suriyeliler üzerinden toplumun üzerine atanlar değil savaştan kaçan insanları ensar olma anlayışıyla ülkemize kabul edenler mi suçlu?

Dolaylı yoldan “Suriyeliler başımıza bela oldu” anlayışı ırkçılığın kelime değiştirmiş halidir.

Bu söylem çirkin olmanın ötesinde vicdan okulunda sınıfta kalmanın en net fotoğrafıdır.

Peki, duymaya bile katlanamadığımız sözler nasıl oluyor da sizin ağzınızdan çıkıyor Sayın Kılıçdaroğlu!