Sporumuzda genel izlenim yönetim zaafı varmış gibi görünüyor olsa da, kulüpler bazında daha aktif ve başarılı olmaya adayız.

Sporumuzda genel izlenim yönetim zaafı varmış gibi görünüyor olsa da, kulüpler bazında daha aktif ve başarılı olmaya adayız. Genelde başarılara baktığınızda gelen başarıların bir çoğunun arkasında kulüpler var. Hemen hemen her dalda kulüplerin başarılı sporculara olan yatırımları ve onlara verdikleri destekler sayesinde. Gerek ulusal alanda ve gerekse kulüpler bazında çok abartılacak gibi olmasa da Avrupa’da ve dünyada adımızdan söz edilen dişe dokunur başarılara imza atmışız.

Kulüpler bu konuda her tür desteği verirken, devletin kulüplere ne kadar destek olduğu konusunda fazlaca iyimser olamıyoruz. Milli davadır deyip kulüplerin tüm maddi zorlukları ve riskleri üstlenerek kadrolarına kattıkları sporcular oldukça hoyrat kullanılıyor. Özellikle futbolda ulusal takımlara çağrılıp orada sakatlananların ne durumda geri döndüklerini medyadan okuyabiliyoruz. Milli karşılaşmalara gidip oradan sakat dönen futbolcuların kendi takımlarında oldukça uzun sayılacak bir süre uzak kalabildikleri konusu da he zaman şikayet konusudur. Bu konunun baş sorumlusu olan TFF bu konuda gerekeni yapıyor mu, hep tartışılagelen önemli sorunlardan biridir.

Ulusal alanda Milli Takımlarımızın neler yaptıkları ortada. Buna karşın kulüp bazındaki başarılarımız; Galatasaray’ın UEFA Kupasını ve Süper Kupayı kazanması futbol tarihimizin en özel sayfalarından biridir. Ülke puanının yükselmesi bazında kulüp takımlarımızın Avrupa kupalarında çok az sayıda da olsa ulaştıkları başarılar veya başarısızlıklar her ne kadar başarı konusunda bir istikrarsızlık gösterse de az çok bazı çizgi üstü işler yapmadık da değil. Kötü olan ise, bu konuda güvenilir bir istikrar tutturamamış olmamızdır.

Geçtiğimiz günlerde son karşılaşması sonrasında şansımızı sıfıra indirdiğimiz Dünya Kupası Eleme Gurup maçımızda futbol severlerimizi üzen sonuçlar, Milli Takımlar bazındaki başarımızı bir başka bahara itmiş gibi. Dünya Kupası Elemelerinde yokuz. Başarısız olmamıza karşın yakaladığımız genç kuşak kadromuzla geleceğe daha ümitvar bakmamız gerektiği gerçeğini de göz ardı etmeyelim. İşi daha ciddiye alarak o genç kadronun, gelecekteki Avrupa Kupası elemelerine hazırlık çalışmalarına vakit geçirmeden hemen başlamalıyız. Elde, gelecek için iyi umut bağlayabileceğimiz bir kadromuz var.

Bu yıl futbolumuzda giderek rahatsız edici bir görüntü var gibi olsa da, kulüpler bazında Avrupa arenasında iyi şeyler yapabilecek gibi görünüyoruz.

Tek takımla yolumuza devam edebildiğimiz Avrupa Şampiyonlar Ligi Gruplarında; ikisi Avrupa’da marka olan iki takımla deplasmanda oynamasına rağmen üç maçta üç galibiyetle gurubunda namağlup lider durumunda olan Beşiktaş’ın bu başarısı yüzümüzü güldürdü. Önceki akşam, deplasmanda 1-0 geriye düşmesine rağmen çok güzel ve mücadeleci bir oyunla Monaco’yu 2-1 yenen Beşiktaş, bu istikrar ve başarısını gidebildiği yere kadar sürdürebileceğini düşünüyorum. Görünen o ki dün geceki deplasman galibiyeti ile Beşiktaş bu gurubu lider olarak geçebilmenin ve bir üst tura çıkabilmenin çok önemli bir adımını atmış görünüyor.

Umarım ve dilerim; Beşiktaş bu iyi futbolunu ve mücadele futbol kalitesini artırarak sürdürür ve Avrupa Şampiyonlar liginde üst sıralara kadar tırmanır.

Avrupa kupalarında mücadele eden takımlarımızdan Beşiktaş’ın bu başarısı ülke puanımızın artması ve dünya sıralamasındaki yerimizin olumlu şekilde etkilenmesi için önemli bir adımdır.

Bu güzellikleri olumlu bir gidişata dönüştürmek futbolumuzu yönetenlerin en çok özen göstermeleri gereken konudur. Aslolan, bu kulüp başarılarının ulusal takımımıza olumlu katkı sağlamasıdır. İyice kontrolden çıkan yabancı sayısı ve giderek zorlaşan yeni yerli oyuncu kaynaklarının azalmasına kısa sürede çözüm getirilmeli ve bunun için altyapıya daha da çok yatırım yapılması gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Futbolumuzun geleceği bu alt yapı yatırımlarındadır.