Endonezya eski cumhurbaşkanı B. J. Habibi geçtiğimiz çarşamba vefat etti.
Ülkesinde çok sevilen bir devlet adamı ve Endonezyalı gençlerin rol model olarak gördükleri birisiydi. 2014 yılında Erbakan haftası için Ankara'ya geldiğinde bize özel bir mülakat vermiş ve rahmetli Necmettin Erbakan'la yakınlıklarından bahsetmişti. Erbakan ve Habibi arasındaki eski arkadaşlık pek bilinmediği için bu vesileyle aktarmak isterim.
Habibi Aachen'da öğrenciyken Necmettin Erbakan'la tanışmalarını şöyle anlatıyordu: "Almanya’da Aachen Teknik Üniversitesi'nde uçak mühendisliği tahsil ediyordum. Doktor Erbakan profesörümüzle konuşmaya gelmişti. Namaz zamanı gelmişti. Bir de baktım Erbakan… O da ibadet ediyordu. Beraber namaz kıldık ve abi kardeş gibi olduk. Okulda mescit açılması için çalıştık. Ben 21 yaşındaydım o ise 31’indeydi. Aramızda 10 yaş fark vardı. Sıkça sohbet ederdik. Kuran hakkında konuşuyorduk. Mühendis olduğumuz için mantık odaklı düşünüyorduk. Matematiği kullandık, aynı yöntemleri kullandık. Kibar ve güzel bir insandı. Mantıklı ve dindardı. Beni etkilemişti. Erbakan’la başbakan olduğu dönemde görüştüğümüzde ise ben 60, o ise 70 yaşındaydı".
Habibi doktorasını verdikten sonra Almanya'da Messerschmitt-Bölkow-Blohm şirketi için çalışmıştı. Burada Habibie Faktörü ve Habibie Teoremi olarak bilinen termodinamik, inşaat ve aerodinamik üzerine kuramlar geliştirmiş ve Airbus A-300B uçağının geliştirilmesinde görev almıştı. Ülkesine döndükten sonra 1978-98 arasında yirmi yıl boyunca sanayi ve teknoloji bakanlığı görevini yürütmüş, 1998-99 arasında cumhurbaşkanlığı yapmıştı.
Ülkesine dönüşünü şöyle anlatıyordu: "1972’de Hamburg’ta 1,5 hektarlık arazide havuzlu villam vardı. Alman endüstrisinin tepesindeydim. Ama ülkeme dönmeyi tercih ettim. Çünkü insanlara faydalı olmam gerekiyordu. 20 kişiyle başladığım şirketi 48.000 kişilik bir kuruluşa çıkardım. Endonezya’da uçak ve helikopter ürettim, on milyar dolarlık bir kaynak ürettim".
Habibi ve Erbakan iki başarılı mühendisti. Benzer vizyonlara sahiptiler ve yıllar sonra ülkelerini yöneten kişiler oldular. Habibi Erbakan'ın başbakanlığı sırasında İslam ülkeleri arasında D-8’in oluşturulmasına da büyük katkıda bulunmuştu.
75 yaşında bir yazara dönüşmesinin hikayesi de ilginçti. "Eşim 2010'da öldükten bir hafta sonra depresyona girdim. Evin içinde yürüyor ve ağlıyordum. Doktorlar psikosomatik rahatsızlık geçirdiğimi söyledi. Bana dört seçenek sundular. İlk olarak bir kliniğe yatabileceğimi söylediler. İkinci olarak “sen cumhurbaşkanlığı yaptın; evinde kal, biz en iyi doktorları evine gönderelim” dediler. Üçüncü olarak "üzüntü ve kederini sürekli olarak etrafındaki insanlara anlat” dediler. Dördüncüsü de “kederini yazarak deşarj ol” dediler. Ben dördüncü seçenek üzerinde durdum ve bir laptop alıp yazmaya başladım. Çoğu zaman ağlayarak yazdım. Sonunda normale döndüm.
"Yazdıklarım kitaba dönüştü ve bestseller oldu. İngilizce, Almanca, Arapça, Japonca ve Çinceye tercüme edildi. Getirdiği geliri eşim adına kurulan vakfa aktardık. Çin’e gittiğimde sordum. Siz ateistsiniz, bu kitabın çoğu yerinde Allah adı geçiyor. Neden bunu istediniz? dedim. Bana kitabın hikayesini çok güzel bulduklarını ve gerçek hayatı; yaşanmış bir aşkı anlatıyor olmasının önemli olduğunu söylediler".
"Ben kitabımda sevgiyi anlattım. Bugünün esas problemi de budur. Her şeyi sevgi ile başardım. Eşimle 1962’de evlendiğimizde bir şeyimiz yoktu. 10 yılda Alman endüstrisinin tepesine çıktım. Sonra ülkemde 20 yıl bakanlık yaptıktan sonra cumhurbaşkanı oldum. Sevgim ve bağlılığım yüzünden başarılı oldum. Hiçbir şeyi olmayan bir çiftin bütün bunları başarması sevgiyle mümkün oldu".