Türkiye-Yunanistan kara sınırında bekleyen sığınmacılara, Yunan sınır güçleri göz yaşartıcı gazlı müdahale ile sınırlı kalmayıp gerçek mermilerle ateş ediyor.

Vicdanları çürümüş, kokuşmuş bunların…

Kendi elleriyle telef ettikleri insanlıklarına bir de utanmadan yüksek fiyat biçiyorlar!

Avrupa ve batı insafsızlık konusunda birbirine arka çıkıyor.

Türkiye-Yunanistan kara sınırında bekleyen sığınmacılara, Yunan sınır güçleri göz yaşartıcı gazlı müdahale ile sınırlı kalmayıp gerçek mermilerle ateş ediyor.

Öyle yöntemleri var ki, hepsi birbirinden vahşi!

Bu yöntemlerden nasibini alan ve barikatı aşmak istediği için üzerine kaynar su döküldüğünü söyleyen Afgan genç Abdülmüttalib Ulimuhammed, Yunanistan'ın zulmünü yanık izleriyle ömür boyu taşıyacağını belirtiyor.

Bu tutum karşısında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Yunanistan-Türkiye sınırına yaptığı ziyarette, Yunanlıların insanlık dışı tutumuna destek vererek, ‘Avrupa'nın kalkanı' diye nitelediği Yunanistan’a utanmadan teşekkür etti.

Türkiye’ye yönelik olarak da "Avrupa'nın dayanışmasını sınamak isteyenler hayal kırıklığına uğrayacaklar. Dayanışmamız üstün gelecektir" dedi.

Ülkemizin Avrupa'ya gitmek isteyen mültecilere engel olmama kararı karşısında “kirli bir birlik” üzerinden bu sözlerle meydan okuyan Leyen, Türkiye’deki sığınmacılarla ilgili üzerlerine düşeni yapmama konusuna ise hiç değinmedi.

Almanya ve Hırvatistan’ın bu konudaki kararıysa “neden” sorusunu akla getirdi.

Alman hükümeti tarafından yapılan açıklamada “Yunanistan ve Yunan adalarında bulunan 14 yaş altındaki refakatsiz çocuklar, özellikle de kız çocukları Almanya'ya getirilecek. Hasta ya da bakıma muhtaç olanlara öncelik verilecek.” denildi.

Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic ise Hırvatistan’ın Yunanistan’da mülteci kamplarında yaşayan çocuklardan bazılarını almaya hazır olduklarını açıkladı. Açıklamasında yaptığı vurguysa ailelerin alınmayacağı yönündeydi.

Hiçbir ebeveynin kendi eliyle çocuğunu verebileceğini düşünemiyorum.

Anne-baba olmak yeterli, kimileri için değilse bile Avrupa’nın karanlık yüzünü bilen herkesin kabul etmeyeceği bir teklif bu.

Daha önce mazlum coğrafyadaki çocukların nasıl asker ve işçi yapıldığını, organ mafyası, fuhuş ve dilenci şebekeleri ile misyoner örgütlerin ne şekilde eline düştüğünü biliyoruz.

Yetim çocukların kaçırılarak Avrupa ve Amerika’daki ailelere para karşılığında satıldığı da bilinen bir gerçek.

AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, geçtiğimiz yıl şubat ayında önemli bir açıklama yapmıştı.

Usta, “2015’ten beri AB ülkelerinde kaybolan mülteci çocuk sayısının 96 binden fazla, 2016’da refakatsiz şekilde Avrupa’ya ulaşan çocuk sayısının ise 63 binden fazla olduğuna dikkat çekerek, bu çocukların nerede olduğunun bilinmediğini söylemişti.

Sadece Almanya’da kayıp 10 bin çocuğun olduğunu belirten Usta, “Avrupa’da yaşayan refakatsiz mülteci sayısı 170 bin. Bu çocukların en çok maruz kaldığı durumlar cinsel istismar, tecavüz, insan kaçakçılığı, şiddet, kölelik ve organ mafyası. Fransa’da ise kaydı bulunup kendisinden haber alınamayan çocuk sayısı bin.” şeklinde konuşmuştu.

Şimdi ülkesine çocukları alacağını söyleyen Almanya’ya sormak gerekmez mi?

Kayıp çocuklara ne oldu?

Bu kayıplar ile ilgili bir çalışma yapıldı mı?

Ya Avrupa’da kaybolanların tamamı nerede?

Dünyanın sessizliğine ne demeli…

İnsan haklarından dem vuran batı, sen neredesin?

Kime ne soruyoruz değil mi?

Al birini vur ötekine!

Hepsi birbirinden farksız…

Acımasız ve ilkesiz!

Kendini üstün gören barbarlar…

Samimiyetsizler…

Kötü olan her şeyin yanında yer alacak bir zihniyete sahipler.

Tek korktukları şey ise İslam dini…

Niye mi?

Merhametin ve adaletin dünyaya hakim olmasını istemiyorlar.