Büyük yerleşim yerlerinde kadınlar bir hengame içinde koşuşturur durur.
Büyük yerleşim yerlerinde kadınlar bir hengame içinde koşuşturur durur.
Bu koşuşturma içinde o kadar tuhaf şeyler duyar, o kadar olmadık imkansız durumlara şahit olur ki.
Hep duyarlar.
Şahit olacak vakitleri yok ki.
Buna rağmen.
Azıcık kadın hafızası kirlenir.
Azıcık merhameti sarsılır
Peki, ya küçük yerleşim yerindeki kadınlar..
Birbirlerinin hayatlarına daha yakından şahitlik ederek yaşayıp giderler.
Bu kadar yakın mesafede hem kendi hayatının seyircisi iken, hem başkalarının hayatlarına seyirci olurlar.
Kadın orta yaşta, şalvarı, uzun eteği, kendi ördüğü yün yeleği ve içten dıştan bağladığı tesettürü.
Elinden küçük su şişesi, ağzı tükürük bağlamış, öylece oturuyor.
Yanında kocası, hani efendiliğin fotoğrafı olsa, bu işte diyeceksin.
Ağzı var dili yok.
Bu arada içeriye beyaz önlüklü laboratuvar görevlisi olduğu belli bir adam giriyor ve yakın mesafeden bu boynu bükük görünen kadının ağzını açıyor..
Ve bir çubuk hooop tükürük örneği.
Sonra mazlum kocanın yanına geliyor, yakın mesafeden ağzını açıyor ve hop tükürük çubuğu.
Bu arada.
Stüdyoda.
Arkası dönük, 17 yaşlarında bir kız çocuğu.
Hikaye anlatmıyorum, bir TV programına çıkıp gelmişler.
Kadın birdenbire ayağa kalkıyor, yeleğini çekiştirerek, ellerini sallaya sallaya ekrana bağırıyor.
Yoğurtçu Bayram buraya geleceksin
DNA yapacaksın.
Tükürüklü ağzı iyice köpürüyor, nasıl edepsiz, nasıl pişkin, nasıl rahat, ara ara sinsice gülümsüyor.
Bu arada neler söylüyorsa devamlı bip’liyorlar.
Allah’ım diyorum, kadının en çirkini bu olmalı diyorum.
Mahallede dedikodu almış yürümüş, bu çocuk kocadan değil, yoğurtçu Bayram’dan.
Kadın, o küçücük mahallede gitmiş Bayram efendi ile yatıvermiş.
Adamı, arkası dönük canlı yayına çıkarıyorlar. Sarhoştum, bir sefer oldu, diyor.
Herkesin arkası dönük, bizim arsız kadının yüzü dönük ve ayakta.
Çok utanıyorum.
Köpüren ağzından midem bulanıyor.
Çok öfkeleniyorum.
Kocası ne halde.
Kızı ne halde.
Kızı düşünüyorum.
Ne biçim anam var, hani “ana gibi yar olmaz Bağdat gibi diyar olmaz”dı çelişkisine düşmez mi?
Kız, her kız çocuğunun, hepimizin her gece ettiği şu duayı, Allah'ım bana hiçbir zaman sensizliği, anasızlığı gösterme, beni asla senin yokluğunla sınama, diye nasıl diyecek?
Kız sana..
Demez mi?
Kocaman oldum bak anne.
Senin yüzünden.
Acılarım büyüdü, dertlerim büyüdü anne.
Senin yüzünden çıkmazlarım büyüdü anne.
Kalbimi çok kırdın, şimdi tekrar bebek olsam sana emeklemem biliyor musun anne?
Şimdi benim kalp kırıklıklarımı al anne.
Ve arsız annem, pişkin annem hayatımdan defol annem
Funda'ya takılanlar...
... Film cam meselesi..
Bir haftadır ana haberlerde dinleyip duruyoruz. Önce serbest bıraktılar, herkes zannedersin Tarkan, koşa koşa gitti, bir dolu para verip taktırdılar. Şimdi yasaklandı koşa koşa gidip söktürdüler. Şimdi kısmen gri olabilirmiş, tekrar koşa koşa gittiler taktırmaya.. Harcadıkları paraya hiç acımam.. Hatta oh olsun halim bile olabilir..
Bu ne artistlik, derim.
Ben çok karşıyım.
Ne münasebetle insanlar kendini arabada gizlemek ihtiyacı duyar.
Ülkede bu kadar terör meselesi varken ben hiç kimsenin görünmez cam arkasına saklanmasını istemiyorum.
Hatta cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekilleri, genelkurmay başkanı.. Hepsini arabada görelim ne var ki... Hatta ne güzel.
.... Havalimanlarında soygun var... Bunu, bir kadın avaz avaz havaalanında bağırıyordu.. “Ayıp be, utanmazlar, böyle fiyatlar olur mu?.. Aç mı kalalım, susuzluktan ölelim mi?...”
Haklı.
Ben kendi adıma zırnık almam ve zırnık para harcamam.
Küçük su 5.5 TL, sokak simidi 12.5TL, pohaça 10 TL.. Ben böyle bir şey görmedim.
Şu anda 40/50 TL uçak bileti alıp gidilen yerler var, bu fiyatlar, bu paralar bir kafede harcanır mı?
Gerçekten çok ayıp.