Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi, Türkiye'ye gelmiş.. Sanat projesi bu.
Bu yazıyı, hafta sonu attığım bir dolu fotoğrafları yazmayacaktım.
Ne oldu peki..
Şöyle oldu.
Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi, Türkiye'ye gelmiş.. Sanat projesi bu.
Tüm dünyadan insanların bitmiş ilişkilerine ait atamadığı eşyalarını bağışladığı bir müze bu.
Eski sevgilinizin eşyalarını atamıyorsanız, eliniz varmıyorsa, bu müzeye uğrayıp bağışlayabilirmişiz.
Bu müze fikri, Olinka ve Dragen isimli Hırvat çiftin aklından çıkıyor..
Bu çift, eski sevgili, öyle aman aman uzun yıllara dayanan bir birlikteliği de yok.. Sadece dört yıl beraber oluyorlar.
Sonra, sevgili ilişkilerini bitiriyorlar ama, arkadaş kalmayı başarıyorlar. Oyuncak tavşanları var, bunu atamıyorlar(burası komik geldi ya, neyse).
Hatıralarımız var, hikayemiz var, bunu çöpe atmayalım, nasıl saklayalım diye düşünüyorlar.
Ve "Aşktan Geriye Kalanlar Müzesini" kuruveriyorlar.
Sonra müzeye, insanların ayrılıktan sonra bağışladıkları eşyaları topluyorlar.
Müze tam 28 ülke geziyor.
Nihayetinde bize geliyor.
Müze yetkililerine göre biz Türkler, hatırlanmaya değer eşyalarımızdan ayrılmaya geldi mi, su koyuveriyoruz.
Çok kararsızmışız.
Dünya ortalamasına göre, biz kadınlar daha çok bağış yapıyormuşuz.
Biz kadınlar eski sevgili eşyalarını bağışlayacağız, sonra, kırık kalplerimiz ne derse vır vır anlatacağız.
Kadınlık hali bu.
Aferin bize.
İlişki bitse de, geriye gülümseyerek bakan, sıcacık anıları hatırlayan buna şükreden kaç kadın var ya da kaç kişi var ben bilmiyorum.
Ben öyle değilim.
Bu müze ve haberi, benim hafta sonu geçmişe dair ne var ne yoksa, evden çıkarmama denk geldi..
Önce fotoğraflardan başladım..
Sadece bir kere baktım, ikinci kere baksam vazgeçebilirim diye, hemen hatıralarımın fotoğraflarını bir poşete koyup, ağzını kapattım.. Ve bir daha yan gözle bile bakmadım.
Kim bilir?
Tükenen sözcüklerime, şahitlik eden olmasın istedim.
Günden güne eksilen, onlar eksilirken eksildiğim, şahitlerimi orta yerden kaldırdım.
Ama hatırlamaların, hatırlarken hala bitmeyen hesaplaşmaların ateşten gömlek olduğunu bilirim..
İnsanoğlu işte, değişebiliyor, dönüşebiliyor.
Düşünmekten yorgun düşüyor
Yorgun düşmek bazen işe yarar inanın.
Düşünmek istemezsin, avucun dolu, sırtın yorgun olur.
Vazgeçersin..
Su koyuverirsin.
Aaaaaa, bu hayat da sabun köpüğü gibiymiş dersin.
İnsanın hatıraları zaman geçtikçe, gittikçe işine gelecek kadar bulanıklaşıyor.
O bulanıklık da fena değil.
İnsanın hafızası mutsuzlukları ile aynı yaşta olurmuş.
Eh... Bu anlamda yaşım da fena değil.
O zaman ne diyelim.
Beni benimle bırak.
FUNDA'YA TAKILANLAR...
... Olay, Adana'da. Evli bir çift, 5 yaşında oğulları, bir de kızları var. Baba eve yeni aldığı pompalı tüfeği ile geliyor. Evdeki karısına doldur boşalt yapmayı öğretiyor. Bu arada fişek sıkışıyor. Sonra baba oğul, sıkışmış fişeği ağzında duran pompalı tüfek ile hırsız polis oynamaya başlıyorlar. Hatta tüfeği yatak odasından anası getiriyor. Oğlu, babasına, dur polis diyor.. Anası dipçiği tutuyor, çocuk tetiğe basıyor. Sonuç baba ölüyor. İnanılır gibi bir hikaye değil, değil mi? Film olsa, ellerini kapatarak izlersin. Bu kadar cahillik olur mu, diyeceksin.. Olmuş ve baba ölmüş işte.
... 9GAG diye bir paylaşım sitesi varmış. Aman ne kadar önemli, 36 milyon takipçisi varmış. Dünya çapındaymış... Bizim yeni oyuncularımızdan, Bensu Soral'in fotoğrafını paylaşmış site.. Nereden ne alaka bulmuş, koymuş bilmiyorum. Kız, paylaşım beni onurlandırdı demiş, hadi bunu anlayalım. Sosyal medyayı salladı diye yazınca, kafam atar benim. Kızın kabahati yok tabii de. Zannedersin milli bir gurur meselesi.