Analar ana gibi değil, babalar baba gibi değil evlatlar evlat gibi değil.

Ben çocukken ve gençlik yıllarımda, hep duyardım, Allah analı babalı büyütsün, Allah dört gözden mahrum etmesin, Allah hayırlı evlat nasip etsin.

Hayırlı evlat! Hayırlı evlat! Sözünü duya duya büyüdük.

Zaman değişti, hayat anlayışı, analık babalık evlatlık anlayışı, her şey değişti.

Analar ana gibi değil, babalar baba gibi değil evlatlar evlat gibi değil.

Ne kızlar kız gibi, ne erkekler erkek gibi, cinsiyet ayırımcılığı yapıyorum sanmayın, ne demek istediğimi anlıyorsunuz.

Sosyal medya, diziler, internet, youtube uyarıcıları ile her şey değişti.

Cumartesi sabah erkenden uyanıyorum, televizyon kanalında sabah haberleri var.

Açtığım anda, bir kadın bir çöp konteynırının yanından sabah erken saatlerde geçtiğini içinden yavru kedi sesine benzeyen bir ses duyduğunu anlatıyor.

Çöp konteynırının kapağını açıyor, bir çöp torbasına sarılı, üstelik ağzı bağlı hareket eden ve ses çıkan paketi alıyor açıyor.

Bir bakıyor ki içinde çıplak, göbek bağı kesilmiş ama sarılmamış, çıplak yeni doğmuş bir bebek var.

Bebek donmak üzere, hemen hastaneye getiriyorlar, bebeği ölmek üzere iken bakıma alıp kurtarıyorlar.

Nasıl güzel bir bebek anlatamam.

Adını o gün sabah doğdu ve kurtuldu diye düşünerek "Güneş" koyuyorlar ve devlete teslim ediyorlar, çocuk yurduna bakılmak ve büyümek üzere bırakıyorlar.

Sunucu başka habere geçiyor, kadın kocasına çok ilgisiz diye sinirleniyor, yeni doğan bebeğini gidip kayınbiraderinin kapısına bırakıyor.

Buluyorlar, konu savcılıkta, çok sinirlendim ondan yaptım, bir daha yapmam diyen kadına bebeğini teslim ediyorlar.

Canımın Müge Anlı'sını seyredin 4 çocuğunu evde bırakıp kaçan anneler.

İnanılmaz hikayeler var, hayırsız evlatlar derdindeyken, hayırsız anneler derdine nasıl geçtik bilmiyorum.

‘Bir anne çocuğunu ölsün diye, donsun diye çöpe atar mı?’ Düşüncesinden kanım çekiliyor.

Düşünüyorum "cennet anaların ayağı altındadır " dediğimiz anneler, daha memelerinden süt akarken çocuklarından böylesine kolay nasıl vazgeçiyorlar.

Allah'ım.

Merhamet kayıtlarıma bu analara yeni bir ad düşmek istemiyorum.

Çocuğuna çok gördüklerini, kendisine çoktan çok görmüş kadınlar.

Çocuğunu bırakan kadınlar unutmayın ki, kum saatini bir daha asla çeviremezsiniz.

Asla çaresizlik kabul edemeyeceğim, çocuğunu yatırdığın ölüme, aslında kendini yatırdığının farkında değilsin.

Başını omzuna dayayıp ağlar mısın bilmem ama, kendi omuzundan başkası olmayacağına emin ol.

Merhametin resmi olsa senin resmin hiç olmayacak bilesin.

Funda'nın aklındakiler..

... Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ahmet Hakan, köşesinde Türkiye'nin en tehlikeli mesleğini açıklamış.

Televizyon tartışma programlarında moderatörlük yapmakmış.

Malum kendisi CnnTürk'te uzun yıllardır Tarafsız Bölge programının moderatörlüğünü yapıyor.

Ben programdaki, sakin halini, konukların konuşmalarına girip çıkma sürelerini, sorularını beğeniyorum.

Konuklar tartışıp seyredenleri yorarken, hiç olmazsa moderatörlük sakin idare etme hali insanı yormuyor.

Ahmet bey Türkiye'nin en tehlikeli mesleği diye tanımladığı moderatörlüğün tehlikeli hallerini alt alta sıralamış.

Her an arada kalabilirsin, yumruk yiyebilirsin, atılan bir bardak yüzüne gelebilir, stresten tırnak yiyebilirsin diye yazmış.

Ben tartışma programında bunların hiçbirine rastlamadığımı söyleyebilirim.

Hatta tartışma boyutuna bol bol gülüyorsunuz ve eğleniyorsunuz.

Son cümleleriniz "aldıkları paraları sonuna kadar hak ediyor" diyerek sanırım aldığınız paranızın hak edişini bir de bize söylemek istediniz.

Çok haklısınız o kadar güzel para ki.

İnsan çok paraya çok sevinir ve bazen ne diyeceğini bilemez.

Bence şaka yaptınız sanki, bilsem ki ciddi ciddi yazdınız, son satırda maden işçilerine bir selam söyleseydiniz diyecektim.

Güle güle harcayın beyefendi.

... Elâzığ depremi.

Ülke insanını derinden üzdü, ülkemizin neresinde dert varsa kalbi orada atar, genel olarak insanımız, yardımsever ve merhametlidir.

Ünlülerin sosyal medya paylaşımları takibe alındı, kim paylaştı kim paylaşmadı.

Ünlüler ne kadar para yardımı yaptılar oraya kimler gitti, kimler gitmedi.

Sosyal medya hali biz istesek de istemesek de bu hale geldi.

Şarkıcı Hadise 100 bin TL para yardımı, ayrıca 1 tır dolusu yiyecek içecek ve kıyafet yollamış.

Hadise yardımın duyulmasını hiç istememiş.

Biliyor ki ne yapsa yaranamayacak, paylaşsa, "bir elin verdiğini öbür el bilmez" diyecekler.

Paylaşmasa vatan haini diyorlar.

Bırakın insanlar iyiliklerini istedikleri gibi yapsınlar diyorum.

Acıları asla karşılaştırmayan, onu buna karıştırmayan bir insan olarak bakıyorum ki ben de duyar kasmışım.

Bir arkadaşımın sayfasında basketçi Kobe Bryant ölüm haberini paylaştığını, altına ne kadar üzgün olduğunu, yazdıklarını okuyorum, sanki çok yakın akrabası ölmüş.

Kobe'ye sen de üzüldün Funda diyorum, ama bakıyorum kadının sayfasında Elazığ deprem paylaşımı yok.

Aklımdan geçenlere ayıp Funda diyorum ayıp, sen bari yapma.