Kapitalizmin geldiği nokta yıkıcı olmuştu.
Kapitalizmin geldiği nokta yıkıcı olmuştu. Ortaya çıkardığı monopol, çarkları arasında toplumu çiğnemişti. Tabanda yayılan fakirliğin getirdiği kaos Amerikan yağmacılığını beslemişti. Kim kimden ne bulursa çalıyordu. Halk, aç fare sürüsü gibi ne bulursa üşüşüyor ve anında tüketiyordu. Fare nüfusuysa insan nüfusunu ona katlayalı çok olmuştu. İnsanlıktan çıkılmıştı. Ya da insanlık zaten buydu.
Balzac’ın dediği gibi zenginler uşaklarından korkuyordu. Yüksek güvenlikli kalın duvarların arkasında yaşıyor, dışarıya hiç çıkmıyorlardı. Rüşvet her tarafta kol geziyordu. Adalet kaybolmuştu. Ülke kapitalistlerin oyun sahasına çevrilmişti. Yağlanmış göbekleriyle halkı bir böcek gibi eziyorlardı. Hükümet seçkinlerin ve askerlerin bir oyuncağına dönüşmüştü. Dahası hükümet üyelerinin her biri arkasını farklı devletlerden aldıkları güce yaslamışlardı.
Sosyal güvenlik reformu ise batmakta olan devleti uçuruma sürüklemeye yetti. Bir türlü çıkarılmak istenmeyen reform geniş kitlelerce her yerde protesto ediliyordu. Çoğunlukla protestolarda şiddet eğilimi ortaya çıkıyor, patlayan bombalar haber değeri bile taşımıyordu. Çatışmalar hiç bitmeyecek gibiydi ve gittikçe şiddetleniyordu.
Yüzyıllardır her ülkeden insanların göçmen olarak yerleştiği Amerika’daki soydaşlarını ortaya çıkan tehlikeli durumdan korumak için müttefikler tedbir almayı tartışıyorlardı. Nihayet karar çıktı. Müttefikler vatandaşlarını korumak üzere Amerika’ya asker çıkarmaya karar verdiler. Buna göre Güney bölgesi ve petrol rezervleri kuzey müttefik ülkelerinin, su kaynakları ve ormanlar güney müttefik ülkelerinin denetiminde olacaktı.
Lav edilen Amerikan ordusu yeniden kurulacak, en yüksek pahayla çıkma silahları alacaktı. Eyaletler gene valiler tarafından yönetilecekti ancak bu valiler müstemleke valileri olacaktı. Belirsiz bir döneme kadar doğal kaynaklar müttefik devletlerince kurulacak bir yönetimin elinde olacaktı. Diğer bakımlardan Amerikan hükümeti faaliyetine devam edecekti. Fakat hükümet üyeleri gene müttefik devletlerince seçilerek atanacaktı.
Lav edilen Amerikan ordusunda görev yapmış herkes savaş suçlusu olarak yargılanacaktı. Ülkenin sınırları 3 yıl içinde toplanacak konferansta yeniden tayin edilecekti.
Halka uyuşturucu ücretsiz verilmeliydi. Hükümet bütçesinin en az yüzde 50’si uyuşturucu maliyetlerine yönelik olarak kullanılmalıydı. Eğitim bütçesi ayrılmayacaktı. İmtiyaz sahibi gruplar sağlık hizmetlerini imtiyaz ülkesinden alabilecekti.
Çocuk doğurma yasağı devam edecekti. Organ pazarında Amerikan organları tavan fiyatı müttefiklerce belirlenecekti.
Gönüllü Amerikanlar aylık 200 USD karşılığında kobay olarak kullanılabilecekti.
Yeni düzenin kuralları müttefiklerce açıklanacaktı ve düzene karşı suç işleyenlerin cezası idam olarak kabul edilecekti. Sam Amca’nın cenazesi çoktan kaldırılmıştı.
İdam yöntemi üzerine tartışmalar uzun süre devam etti. İlaçlı yöntem kabul edildi.
Müttefikler 1,6 milyon Amerikalıyı idam ettiler. Savaş suçlusu olarak yargılanan eski ordu mensuplarının tamamı kamplarda yok edildi.
6 devlet ortaya çıkarıldı. Tamamı müttefiklerin kontrolündeydiler. Birbirleriyle savaştırıldılar. İsyanları kanla bastırdılar. Her gün daha çok insan öldü. Vahşet haberlere dahi yansımadı. İşgale karşı çıkanlar terörist ilan edildi. Hepsi yok edildiler. Methodistler, Katoliklere düşman edildi ve birbirlerinin kiliselerini kundakladılar. Farklı yaşam tarzları kamplar olarak ayrıştırıldı. Çatıştırıldılar.
Tam bir cehennem yaşandı ve yok oluş yüzyıl sürdü. Gündemi sadece başlarda meşgul etti. Kimse ne olup bittiğine dönüp bir daha bakmadı. Artık sadece, değersiz insanların yaşadığı dünyanın uzak ucuydu.
Gidişata kim dur diyecekti?