Çocuk ve gençlerin akranlarına karşı zorba davranışlarının giderek çoğaldığına ve çeşitlendiğine değinmiştik. Nitekim gelişme dönemindeki zihinlerde maddi ve duygusal şiddete yönelik genetik potansiyel, dijital dünyanın sağladığı imkanlarla öğrenilmiş şiddet olarak yayılıyor.

Asıl varmak istediğimiz nokta şu ki; bütün bu olumsuzluklar çocuk ve gençleri başka yerlere sürüklerken anne, baba ve aile nerededir? Akran zorbalığının artmasında ya da önlenmesinde ailenin rolü nedir? Çocuk ve gençlerin çoğu zaman sakladıkları bu durumu aile nasıl anlayabilir, nasıl çözümleyebilir?

Öncelikle çocuk ve gençlerin yakından takip edilmesi elzemdir. Okuldaki ilişkileri ve arkadaşları kimlerdir? Mahallede beraber oldukları kişiler, özellikle sanal ortamda beraber olduğu kişilerden haberdar mıyız? Kısacası çocuğun çevre ilişkilerinde ve etkileşimlerinde kimlerin yer aldığı çok önemlidir. Zira çocuklar belirli yaştan sonra aileden öğrendiklerinden daha çok çevreden öğrendikleriyle gelişir, değişir ve dönüşürler.

Ailenin her konudaki rehberliği gibi çocuk ve gençlerin doğru arkadaş seçimi konusunda da sorumluluğu çoktur ve önemlidir. Aile mümkün olduğunca çocuklarının arkadaşlarını tanımalı, arkadaşlık ilişkilerinin içeriğini bilmeli, birlikteyken ne ile hemhal olduklarını görebilmelidir. Çünkü çocuk, arkadaş çevresinin davranışlarını çok çabuk kopyalar ve zamanla arkadaşına benzer. Maalesef olumsuz davranışın güzel davranıştan çok daha hızlı paylaşıldığını ve yayıldığını biliyoruz.

AİLE YÖNETİMİ

Çocuğu yakından izleme sürecinde çevresinden ve özellikle akranlarından gelen olumsuz bir davranış, zorbalık yahut şiddet eğilimleri seziliyorsa telaş edilmeden çocukla konuşulmalı ve konunun tüm yönleriyle anlaşılması sağlanmalıdır. Çocuklar bazen olanı saklama yahut abartma yoluna gidebilir. Dolayısıyla öncelikle bu bilgilerin doğruluğu test edilmelidir.

Konu anlaşıldıktan sonra ailenin muhatap çocuklara ya da ailelerine adeta savaş ilan etmesi kesinlikle doğru değildir. Öncelikle okul ile görüşülmesi, rehberlik servisinin desteğinin alınması, olayların mahiyetine göre gerekirse sınıf değiştirme ya da okul değiştirmeye kadar önlemler alınabilir.

Unutulmamalıdır ki zorbalık yapan çocuk ve gençlerin tespit edilmesi, sorgulanmaları ve gerekiyorsa ceza verilmesi zorbalığa maruz kalan çocuğun ailesinin işi değildir. Bu, okulun ve devletin işidir. Yine unutulmamalıdır ki zorbalık yapan çocuk ve gençlerin de psikolojik yardıma ihtiyacı vardır.

Şimdi ailenin kendi içinde yapması gerekenlere bakalım. Çünkü esasen en önemli önlemler ailenin kendi yaşam biçimiyle ilgilidir. Sevginin, değerlerin, aile kültürünün ve paylaşımın yoğun olduğu, bireylerin birbirlerine bağlı olduğu güçlü aile ortamında çocuklar, dışarıdan gelen olumsuzluklarla daha kolay başa çıkar. Aile ne kadar güçlü ise çocuk da o oranda güçlü olur.

Aile; iç ilişkileri, iletişimi, etkileşimi ve özellikle ortak duygu paylaşımında zayıf ise çocuk da zayıf olur ve dış etkilere açık olur. Aile üyeleri evi bir otel gibi görüyorsa, duyguları değil de sadece evdeki mekanları paylaşıyorsa, sadece gelir-gider hesabı yapıyorsa ve birbirlerinden habersiz bir yaşam sürdürüyorlarsa bu ortamda sadece çocuk ve gençler değil yetişkinler de olumsuz davranış alışkanlıklarına açık hale gelir.

HAZLARIN ERTELENMESİ

Aile bir yönetim alanıdır aynı zamanda. Yani maddi değerler kadar duygusal ve manevi değerler de etkin olmalı, paylaşılmalı ve sürdürülmelidir. Ailede ortak bir disiplin, baskıcı olmayan bir otorite ve daha da önemlisi ortak bir ahlak anlayışı gelişmeli ve canlı tutulmalıdır. Güçlü ve kaliteli bir aile ortamı sağlıklı kimlik gelişimi için çok önemlidir. Böyle bir ailede çocuk hazlarını ertelemeyi ve kendini yönetmeyi öğrenir.

Aile; aile üyelerinin barındığı, mekanların parsellendiği, herkesin kendi başına bir yaşam sürdüğü bir evden ibaret değildir. Aile yuvadır ve yuva sıcaktır. Çünkü aile bir ocaktır aynı zamanda. Ocağın sıcaklığı aile üyelerini aynı iklimde buluşturur. Ve aile maddi paylaşımın yanında duygusal paylaşımın doruklara ulaştığı bir mekândır.

Aile, büyük ebeveynlerin yaşam tecrübelerini paylaştıkları ve her gün yeniden kurulan bir sahnedir. Sahneye çıkan her oyuncu kendi rolünün hakkını vermek zorundadır. Anne ailenin gerçekten annesi, baba gerçekten babası, çocuk ve gençler de çocuk ve genç olmayı başarmalıdır. Ailede roller karıştığında sorunlar artar, ailenin gücü zayıflar ve aile, üyelerini koruyamaz.

Büyük devletlerin dünyanın neresinde olursa olsun vatandaşlarını koruması gibi güçlü aileler de üyelerini her ortamda koruyabilmelidir. Bu ise ailenin sağlıklı bir yönetime sahip olması ile mümkündür. Eşlerin her konuda aynı düşünmeleri beklenmez. Ama ailenin birlik ve bütünlüğü için bireyler, farklı fikirlere açık olmalı, saygı göstermeli ve gelişmeye açık olmalıdır. Gelişen aile kendisine yönelen tehditlerle kolaylıkla baş edebilir.