Manevi evlat ile ilişki olur mu? O artık senin kızın, o artık senin evladın olmuş diye çok ayıpladık.

Eskiden bir film vardı.

Kocalar ve Karılar.

Eşler birbiri ile anlaşmazlığa düşüyor ve ayrılmaya karar veriyorlar.

Filmde, Woody Allen ve eşi Mia oynuyor, eski mutlu günleri geride bırakmış,

sorunlu iki karakteri oynuyorlardı.

Tam o çekimler sırasında, gerçek hayatta henüz evliler ve manevi evlat gencecik kız unsuru ortaya çıkmamıştı.

Ama sonra, karısının eve aldığı, manevî evlat edindiği, kızı ile karısı Mia'yı aldatıyor ve karısından boşanıp manevi evlat ile birlikteliğe devam ediyor.

Woody ile manevi evlat ardındaki yaş farkı söylemeye utanırsın, o kadar fazla yani.

Manevi evlat ile ilişki olur mu? O artık senin kızın, o artık senin evladın olmuş diye çok ayıpladık.

Biz o zamanlar çok gençtik ve günlerce bu konuyu konuşmuştuk.

Adama demediğimizi bırakmamış ve yerin dibine batırmıştık.

O iyi oyuncu ve yönetmenden nefret etmiştik.

Bütün dünya basını da bu konuyu günlerce, aylarca konuşmuştu.

Şimdi düşünüyorum da, ahlak henüz kapı dışarı çıkmamış ve demek ki tüm dünya daha ahlaklı imiş.

Masum bir ahlak anlayışımız varmış

Ya şimdiler de.

Tüm dünya değişti.

Bizim ülke de çok değişti ve fazlaca nasibini aldı.

Bizim ülke, aslında aile kavramı çok kuvvetli bir ülke öyle değil mi?

Tik tok paylaşımlarını takip etmeseniz bile maruz kalıyorsunuz öyle değil mi?

Kadınlar ne halde, utanmazlık dibine vurmuş şahit oluyorsunuz değil mi?

Aileler, evli kadınlar, evli adamlar, genç kızlar darmaduman olmuş.

Canımın Müge Anlı' sının programında şu aralar bir aile var.

Kadın 2 kocadan, 14 çocuk yapmış ve

son kocayı öldürdüğü şüphesi var ve koca kayıp mı öldürüldü mü, henüz ortaya çıkmadan, başka bir adam ile imam nikahı yapmış.

Kendini ifade etmekten aciz, çocuklarını teker teker ziyan etmiş bu kadın, başka bir bebeğini de tandıra atmış, ya da düşürmüş yakmış ve bebek ölmüş.

Çocuklar analarından nefret ediyor.

Çocuklar birbirinden nefret ediyor.

Ne analık kavramı var ne evlat kavramı var, hiç olmamış gibi ya da nasıl kaybolmuş belli değil gibi.

Koca bir aile bu ahlâksız ananın, ahlaksız hikayesinde doğup büyüyüp ve hayatı böyle ahlaksız öğrenmişler ve böyle anlamışlar gibi.

Ne kadar talihsizlik aslında değil mi?

Tüm aile, devamlı anlatıyorlar.

Ve bu ahlak bilmeyen kadın, konuşmaktan aciz kadın, ben bu bedeni boşuna mı taşıyacağım, kocaya varacağım tabi diyor.

Bunun gibi inanılmaz kadın erkek evli ama, başka insanlarla ahlaksız ilişkiler sarmalında boğulmuş insanlar var.

Evlilik sadakati, aile sadakati nedir bilmiyorlar.

Kendilerini nasıl da çıkmaz sokaklara sokmuşlar inanamazsınız.

İnsan dinlerken, nasıl yoruluyor anlatamam.

Aile, yakın akraba, uzak akraba, yenge, yeğen, enişte kimse bu yakınlıkta ilişki olamaz asla Osmanlı’yı bilmiyor.

Ahlaksızlık çıkmazı.

Ahlaksızlık çukuru.

İkisinden de çıkamazsın.

Demem o ki!

Ahlak ne zaman kapı dışarı çıktı onu yakalamıyorum ve onu bilmiyorum.

Arada bulasın.

Funda'nın aklındakiler…

... Edebiyat dünyasındaki taciz itirafları, Yazar Hasan Ali'nin bir kadını taciz etmesi ve o kadının itirafı ile başladı.

Sonrası çorap söküğü gibi geldi ve taciz zinciri, kadınların itirafları ortaya döküldü.

Türkiye'de ilk kez bir ifşa hareketi başlamış oldu.

Şimdi.

"Susma bitsin" hareketi başladı.

Bence susmayın bacılarım.

İfşa etmek suç değildir, ifşa atana suç yüklenmiyor.

Ama çok dikkat etmemiz lazım.

Haklı iken haksız duruma düşmemek için, asla iftira atmamak lazım.

İfşa ile iftira arasında çok ince çizgi var.

Masumlar hedef alınabilir.

Malum kadınlar arasında da, aklı şeytanlığa çalışan çok kadın var.

En iyi, biz kendimizi biliriz.

Yani

Çok dikkatli olmamız lazım.

… Hadise ve Kaan Yıldırım ilişkisi bitmiş.

Hadise Instagram story’sinden yayınladığı açıklama ile ilişkiyi kendisinin bitirdiğini yazmış.

Ne diyor;

"Aşk çok güzel, her şey aşkla güzel. Herkesin yaşaması, yaşamaktan korkmaması gereken tek duygu. Ama bazen aşk da olsa olmuyor. Bu yüzden bu kararı almak ve sizinle paylaşmak istedim".

Herkesin gözü üzerinde, takip ettiği bir ilişkiyi yaşamak çok zor anlıyorum.

Ve bir açıklama yapmak durumundasın, onu da anlıyorum.

Ama! en çok anladığım "bazen aşk da olsa olmuyor" cümlesi.

Aşk yetmez.

Sen çok aşıksın.

O çok aşık.

Bilirsin.

Ama.

Adam mızı mız aşıktır yetmez.

Her anlattığın hikaye ve anlattığın kişiler üzerinde ter ter tepinir olmaz.

Anlattığın her şeyi, her hikayeyi, yaşananı, bir şekilde sana geri döndürür olmaz.

Unutmaz bir türlü.

Araması gereken zamanlarda aramaz, olmaz.

Devamlı itişir, devamlı tepişir olmaz.

Bir bakarsın ki, çok aşıksın, ama hayat keyfin kaçmış.

Bir bakarsın, aşık kalbin savrulup duruyor.

Bir bakarsın aşk kalbini yoruyor.

Sırtındaki aşk küfesi ağırlaşıyor.

Taşıyamazsın.

Aşk nakavt olur, yenilir.

Hadise çok haklı.

Anlarsın ki.

"Bazen aşk da" olsa olmuyor.

Yaşadım bilirim.