Ahlaksız bir adamın zihinsel engelli karısına, iki küçük bebeklerine yaptıklarına bakıp, seyirci olmuşsunuz ve sonrası televizyon programına bağlanıp, adını vermek istemeyen bir izleyici…
Adam televizyon programına gelmiş; karım kayıp, 6 aylık bebeğini ve iki yaşında çocuğunu evde bırakıp gitmiş.
Çocuklar anne anne diye ağlıyor, nereye gitti ise ne yaptı ise kabulüm, onu affedeceğim yeter ki çocuklarım anasız büyümesin diyor.
Zayıf, çelimsiz, aortları çökmüş bu adama acıyorum, ya çocuklar, ya 6 aylık bebek ana sütü ister, ana konusu ister, böyle şey olur mu karmaşasına düşüyorum.
Yahu kadın! Ne sebeple kaçtığını bilmiyorum ama insan iki küçük bebeği bırakır mı diyorum.
Bu zayıf avurtları çökmüş adama çok acıyorum ne kadar aciz durumda kalmış, karısının ne yaparsa yapsın, yeter ki gelsin acizliğine düşmüş diyorum.
Kadını buluyorlar, stüdyoya geliyorlar kadın adamın onu sattığını, bedeninden para kazandığını, fuhuş yaptırdığını anlatıyor.
Evde ayağa fırlıyorum o zavallı, zayıf, çelimsiz adamın yaptığına bak diyorum.
Aman Allah'ım dahası var.
Kadın diyor ki ben zihinsel özürlüyüm beni dövüyor, eve adamlar getiriyor, beni ilişkiye zorluyor parayı alıyor.
Asla eve dönemem, çocuklara bakamam, bu adamın bakmasını istemem, sosyal hizmetler kurumu çocuklarımı alsın baksın diyor.
Kadın, adamdan o kadar çekmiş ki, her cümlesinde "kimse kusura bakmasın" diye başlıyor ve sen bana ne yaptığını biliyorsun, seni rezil edeceğim "kimse kusura bakmasın", sana çocukları asla bırakmam "kimse kusura bakmasın".
Adama oğlum sen ne rezil adamsın, çocuklarının anasına neler yapmışsın demeye kalmadan...
Bir kadın telefona bağlanıyor, ben dayısının karısıydım yani yengesiyim, benimle zorla beraber oldu, beni başka adamlara sattı, bedenimden para kazandı, bana fuhuş yaptırdı.
Ve ben de zihinsel engelliyim dediğini duyuyorum, bir an ayağa kalkıyorum, televizyondaki bu adama tokat atacağım.
Dahası var; bir çocuğumuz oldu, bakamadım ve sosyal hizmetler kurumuna verdim, orada büyüyor diyor.
Bu arada telefona bağlanan insanlar, komşuları, mahalle esnafı, bu çelimsiz adamın zihinsel özürlü kadınları ağına düşürdüğünü, kadınlara fuhuş yaptırdığını anlatıyor.
İnsanın aklını, mantığını, ahlakını, merhametini sorgulayan bu gerçek hayat hikâyesinde neyi nereye koyacağım, şaşıyorum.
Mahalleli insanlar, madem böyle bir durumun şahidisiniz, devletin kolluk güçleri var, neden ihbar etmediniz, neden görmemezlikten geldiniz diyorum.
Kadının iki çocuğu var ve zihinsel engelli, eskiden mahalle kızlarına, başka mahalle delikanlıları laf atamazdı, mahallenin abileri vardı. Şimdi ne oldu?
Ahlaksız bir adamın zihinsel engelli karısına, iki küçük bebeklerine yaptıklarına bakıp, seyirci olmuşsunuz ve sonrası televizyon programına bağlanıp, adını vermek istemeyen bir izleyici…
Buradan sesleniyorum.
Madem durum bu kadar vahim.
"Alo komşu ihbar" hattı kurulmalı.
Kurulmalı ki bu zihinsel engelli kadının, iki çocuğunun babasının bu ahlaksız, bu çelimsiz adamdan da olmadığı televizyon programına gelmeden anlaşılsın.
Yani çocuklar kimin belli değil.
Bu adamlara çok ağır cezalar verilmeli, katil muamelesi yapılmalı.
Bir kadının hayatının katili olmuşsun, daha ne olacaksın.
Sen utanmaz adam, sen bir kadının hayatının katilisin, sen canisin. Sen bir kadının hayatını böyle savuramazsın.
Funda’nın aklındakiler
... Bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı.
Hepimize çok çok çok kutlu olsun.
Ben ortaokul ve lise çağlarında, hep stadyumda, hep canım Ata'mın bana armağan ettiği bayramıma, günlerce hazırlandım ve kutladım.
Canım Ata'm, güzel gözlüm, mavilim, yakışıklım, hepimiz sana çok aşığız.
...Sosyal medya çok önemli mi? Eh çok önemli.
Onsuz nasıl yaşardık, bilenlerden biriyim.
Şimdilerde onsuz yaşayamaz haldeyiz, karnı burnunda hamile kadınlar videolar paylaşıyor.
9 aylık hamile kadın, hastane odasında, koca göbeğini hoplatan hoplata dans ediyor.
Koskoca karnı ile hamile kadın evde kocası ile göbeğini hoplata hoplata dans ediyor.
Kadın beş dakika sonra doğuma girecek, hemen yanı başında doğum masası, kocaman göbeğini hoplata hoplata dans ediyor.
Ne anladık.
Evet, çok güzel bir şey, hayatına mis kokulu bir bebek gelecek, yeni bir hayat doğacak.
Ama gerçekten doğuma girecek kadının doğum endişesi, doğum korkuları olmaz mı?
Ya da ben bilmiyorum.
Özdemir Asaf'ın dediği, "herkese soruyorum bir odası eksik" derdi kalmamış.
Herkesin tuzu pek kuru.