ACİL ÇIKIŞTAKİ AVRUPA

Havacılık sektörü savaşların gölgesinde serpildi. Bugün hala savunma sanayi ile birlikte yol almaya devam ediyor. Havacılık devlerinin birbirleriyle olan iş birlikleri şaşırtıcı hikayelerle birbirine temas eder.

Abone Ol

Son zamanlarda Airbus’un dev uçağı A380’in üretiminin sona ermesi haberleri gazetelerde yer aldı. Onun öncesinde de Airbus’ın İngiltere’deki operasyonlarının Brexit nedeniyle akamete uğraması konuşuluyordu. Havada değişik bir koku var. Bunu hissetmek mümkün. Dünya havacılık sektörünün Boeing’le birlikte domine eden Airbus bir yol ayrımında. A380’in üretimimin sonlandırılması ticari gerekçelere dayandırıldı. Endüstrinin birçok standardına uymayan bu dev uçak gerçekten de Avrupa’nın havacılıktaki meydan okumasıydı. Birçok havalimanı A380’in inişine uygun bile değildi. Ancak Boeing karşısında yenilikçi olmak isteyen Airbus bu riski seve isteye almıştı. Airbus’ın hikayesi çok ilginç. İki dünya savaşı sürecince birbirini doğrayan iki millet olan Almanlar ve Fransızlar birbirlerinin havacılık tecrübelerinden faydalanmak üzere askeri ve sivil havacılıkta güçlerini bir araya getirmeye karar verirler. Uçağın ismi ne Almanca ne de Fransızcadır hava uçağı anlamına gelen İngilizce Airbus terkibinde karar kılınır. Avrupa Birliği’nin sembollerinden biri olarak ekonomik gelişme yıllarının bir sembolüdür. Aynı zamanda siyasi bir araç olarak da kullanılır. Mostar’ın en büyük sanayi kuruluşlarından birinin zamanında Airbus için uçak koltuğu üreten bir fabrika olduğu söylenir. Yugoslavya zamanından söz ediyorum. Zaman geçer ve sözleşmeler biter. Şimdi de Brexit sonrası İngiltere’deki faaliyetler yeniden gözden geçiriliyor. Akıbeti ne olur bilinmez.

Bunlardan bahsetmemin sebebi havadaki kriz kokusu. Yolunda gitmeyen bir şeyler var. Avrupa’nın siyasi sıkışmışlığı büyük şirketlerini kıskaca alabilecek ekonomik türbülansa neden oluyor. Avrupa Birliği’nin en büyük projelerinden biri, kibir nedeniyle çıkmaz sokaklara giriyor. A380’in ticari başarısızlığı sadece mühendislik hesaplamalarıyla değil büyüme öngörülerindeki yanlış hesaplarla da değil insan ruhunu tanımamakla ilgili. İnsanlar devasa bir uçağın içinde kendilerini güvende hissetmediler. Tıpkı daha önce İngiliz-Fransız ortaklığı ile hayata geçirilen sesten hızlı giden Concorde’u kabul etmedikleri gibi. İlerlemeci zihin daha büyüğünü, daha hızlısını icat etmekte zorlanmıyor. Ama insan makine değil ve bu kadar hız ve kibir karşısında pasif bir direniş sergiliyor.

Concorde ve A380 aslında bize İngilizlerin neden Brexit dediklerini de açıklıyorlar. Mantık bize en “iyi”yi gösterebilir. Ama en “güzel”i bulmak için mantıktan fazlasına ihtiyacımız var. Biri en hızlı diğeri en büyük iki uçağın tedavülden kalkması Avrupa’nın mevcut krizini anlamak için önemli iki ders olarak karşımızda duruyor.

Daha geniş koltuk aralığına sahip olmak için acil çıkış koltuklarını tercih eden Avrupa, yaşadığı krizde acil iniş yapacak uçağın içindekileri tahliye etmek için kendisine verilen talimatlarla zoraki bir görev üstlenecek.

Hava sisli ve pist görünmüyor. Pilotun sezgilerine güvenerek mümkün olan en az hasarla iniş yapılması gerekiyor. Tabii kibir yeniden engel olmazsa.