15 Temmuz üzerine yapılan çalışmaları önemsiyorum.
Çekilen filmler, yazılan romanlar tarihe şahitlik etmenin sorumluluğu içinde önemli bir vazifeyi ifa ediyor. Eğer bu kara gün hakkıyla yazılmazsa, esaslı bir şekilde filmi çekilmezse gelecek nesiller bugünü anlamakta zorlanır. Hatta Hakk’ın yanında saf tutanlar bu sorumluluğu yerine getirmezse birileri çıkıp zalimleri mazlum, mazlumları zalim gösterebilir. Bu sebeple her alanda kalıcı çalışmalar yaparak 15 Temmuz işgal girişimini hakkıyla yarınlara taşımalıyız.
Türkiye Benim de Vatanım
Geçtiğimiz akşam bu niyetle yapılan güzel bir çalışmaya şahitlik etmek için Malatya’ya doğru yola çıktık. Azerbaycanlı Yönetmen Elçin Musaoğlu’nun “Türkiye Benim de Vatanım” isimli belgeselinin galasında usta yönetmenin heyecanına ortak olduk. Malatya Belediyesi’nin desteğiyle çekilen belgeselin en özgün yanı, 15 Temmuz’u Azerbaycanlı kardeşlerimizin gözüyle anlatmış olması.
Türkiye’de çalışan, okuyan hatta o günlerde Türkiye’ye tatile gelen Azerbaycanlı kardeşlerimizin “iki devlet tek millet” şuuruyla kendilerini alanlara atarak tanklara kafa tutmalarını izledik belgeselde. Aziz vatan Türkiye uğruna şehit verdiklerini, yaralandıklarını, ama yılmadan nasıl direndiklerini gözyaşları içerisinde seyrettik.
Açıkçası belgeseli izleyene kadar 15 Temmuz’da meydanlara inerek kahramanca mücadele eden Azerbaycanlıların olduğu hiç aklıma gelmemişti. Fakat bir Trabzonlu, bir Yozgatlı, Bir Harputlu nasıl memleket aşkıyla sokağa çıkmışsa onlar da aynı memleket sevdasıyla sokağa çıkmışlar, alçaklığın kurşunlarına karşı göğüslerini siper etmişler. Özellikle 15 Temmuz hakkında konuşan Azeri gençlerin anlatımları iki ülke arasındaki kardeşlik bağlarının ne denli kuvvetli olduğunu görmek açısından gayet manidardı.
Bakü Kahramanı Nuri Paşa
Azerbaycanlı bir gencimizin niçin köprüye gitme gereği duydun sorusuna cevaben, “Nuri Paşa Bakü zor durumda kalınca nasıl yardıma gelmişse biz de aynı duyguyla meydanlara çıktık.” demesi, belgeselin en can alıcı yanlarından birisiydi. Nuri Paşa’nın kahramanlık hikâyeleri Bakülü gençlerin yüreğinde dipdiri duruyor.
Malumunuz Birinci Dünya Savaşı’nın bitimi 1918’de, Bakü’yü Ermenilerin ve Rusların zulmünden kurtararak işgali sonlandıran Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa, o günden bu yana Azerbaycan’da “Bakü Fatihi” olarak anılıyor. 29 yaşındayken kazandığı bu büyük başarı dolayısıyla Azerbaycan halkı Nuri Paşa ismini efsaneleştirmiş, adına marşlar yazılmış, şiirler söylenmiştir. Yüz yıl sonra Bakülü bir gencin İstanbul’da darbecilere meydan okumasına vesile olacak kadar asırlık tesirler bırakmıştır.
Salondaki herkes iki kardeş ülkenin acılarda ve sevinçlerde kalplerinin bir attığını görmenin mutluluğunu yaşadı. Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva’nın konuşmasında, ünlü sanatçı Azerin’in beyanatında altı çizilesi çok anlamlı ifadeler vardı. Bundan sonra da kardeşliği pekiştirecek ortak kültürel çalışmalar yapmak, istikbal açısından büyük anlam ifade ediyor.
Suat Köçer’in Katkısı
Belgeselde emeği olan diğer bir isim de sinema yazarı Suat Köçer. Köçer Malatya Film Festivali Genel Direktörü. Geçen yıl yapılan festivali başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Belediyenin bu organizasyonda kendisine olağanüstü bir destek vermesi hepimizi mutlu etti.
Taşrada büyük çaplı uluslararası faaliyet gerçekleştirmek zordur. Köçer ve ekibi bu zoru başarmış. Malatya Film Festivali’nin gelecek yıllarda daha da çok ses getireceğinin, marka değerini artıracağının müjdesini aldık. Kendisine şehre gelen sanatçıların yorumlarının ne olduğunu sorduğumda; sanatçıların belediye başkanının mütevazı halinden ve festivali siyasi gösteri alanına dönüştürmeden sanatı öncelemesinden duydukları memnuniyetten bahsetti.
Malatya gerçekten son yıllarda Anadolu şehirleri arasında kültür sanat alanında güzel işlere imza atıyor. Kültürel belediyecilik anlamında da Anadolu şehirlerine iyi bir örneklik sergiliyor.
Belgesele Tam Not
Belgeseli usta Yönetmen İsmail Güneş ve Milli Gazete Kültür Editörü Bilali Yıldırım ile birlikte izledik. Gala sonrası kaldığımız otelde gece yarısına kadar yaptığımız kültür sanat sohbetinde iki değerli isim de belgesele tam not verdiklerini ifade ettiler. Hatta sonradan dâhil olan genç bir gazeteci arkadaşımız, “Belgesel beni hayrete düşürdü, çünkü 15 Temmuz da Azerbaycan Türklerinin meydanlarda bu denli candan bir şekilde olduklarını bilmiyordum, çok çok duygulandım.” dedi.
Belgeselin en vurucu yanlarından biri de Azerbaycanlı 15 Temmuz şehidinin eşinin sözleriydi. “Herkes bu dünyada seçimini kendisi yapar. Kimisi evini, kimisini eşini, kimisi ailesini seçer. Benim eşim vatanı seçti.” diyerek ciğerleri dağladı.
Hem önce Hem Sonra Vatan
Bu topraklar için toprağa düşen bütün canlarımızı rahmetle anıyor ve 15 Temmuz’da yiğitçe caddelere çıkan Can Azerbaycanlıları bitimsiz saygıyla selamlıyorum. Türkler için vatanın ne anlama geldiğini bütün dünyaya gösterdiler. Hâlâ anlamayanlara da Azerbaycan’ın usta şairi Bahtiyar Vahapzade’nin şiiriyle seslenelim. Ne diyordu merhum Vahapzade:
“Dünya kuru bir ses,
Gam çekmeye değmez
Yüz yüz yiten olsa
Bir bin de biten var
Şükreyleyelim ki
Bizden hem önce
Hem sonra vatan var”