​ZTE VE NETAŞ KONUSUNDA BİLGİLENDİM

Ersin AKMAN 30 Kas 2017

Ersin AKMAN
Tüm Yazıları
Bundan neredeyse bir yıl kadar önce dünyanın en büyük cep telefonu üreticilerinden ZTE'nin ülkemizin gururu Netaş'ın yaklaşık yüzde 48.04 hissesini satın aldığını öğrenmiştik.

Bundan neredeyse bir yıl kadar önce dünyanın en büyük cep telefonu üreticilerinden ZTE’nin ülkemizin gururu Netaş’ın yaklaşık yüzde 48.04 hissesini satın aldığını öğrenmiştik. Çinli teknoloji devi ZTE ile Türkiye’nin bir numaralı sistem entegratörü Netaş’ın ortaklığına ne kadar sevindiğimi her perşembe günü bu köşeyi okuyanlar zaten hatırlayacaktır. O yazımı kaçıranlar veya unutanlar gazetebirlik.com adresli web sitemizden 8 Aralık 2016 tarihli köşe yazıma göz atabilirler. O günkü yazımda cep telefonu üretimi konusunda dünya devlerinden biri olan ZTE’nin bu satın alma ile Türkiye’de de cep telefonu üretimine geçeceği gibi bir hayalim olduğunu dile getiriyordum. Böylece ZTE’nin en azından Avrupa’da sattığı cep telefonlarının “Made in Türkiye” yazabilecekti; bu ticaret nedeniyle ülkemiz de cep telefonu ihraç eden bir ülke haline gelecekti. Bu ihracattan doğan döviz kazancı da o zamanların popüler konusun olan cari açığı, daha doğusu cari açıktaki teknoloji ürünleri nedeniyle oluşan payı biraz olsun dengeleyecekti.

O yazıyı yazdıktan yaklaşık bir yıl sonra, 28 Kasım Salı akşamı Netaş CEO’su C. Müjdat Altay ile Ankara’da bir akşam yemeğinde buluşma şansı yakaladım. Öncelikle Müjdat Bey’i daha önceden tanımadığımı belirtmek isterim. Çok sakin ve tane tane konuşan birisi. O nedenle de dinlemek ve anlamak çok kolay. Ayrıca kendisini daha önceden tanımadığım için vizyonunu da bilmiyordum. Fakat aynı masada birkaç saat geçirince her anlamda üretim ve üretkenlik konularına epeyce kafa yorduğunu ve dünyadaki teknolojik gelişmeleri çok yakından takip ettiğini hemen anlıyorsunuz. Bence en önemlisi de Türkiye için büyük umutları olması. Sadece Netaş konusunda değil, elektrikli otomobilden ülkemizin bir yazılım merkezi haline çevrilmesi konusuna kadar hemen hemen yeni teknolojilerle ilgili her konuyu yakından ve umutla takip ettiği kolayca anlaşılıyor.

Tahmin edeceğiniz gibi hazır konuya CEO seviyesinde hakim biri ile karşılaşınca içimde kalan soruyu, daha doğrusu hayalimi dile getirdim. ZTE’nin Türkiye’de cep telefonu üretimi yapıp yapmama konusunda ne düşündüğünü doğrudan sordum. Çok sakin bir şekilde böyle bir planlarının olmadığını söyledi Müjdat Bey. Sanırım gözlerimdeki şaşkınlığın farkına vardı ki aslında cep telefonu üretiminin çok da kârlı bir iş kolu olmadığını da ekledi. Dünyada cep telefonu satışlarının azaldığını, cep telefonu üreticilerinin kârlarının azaldığını belirtti. Bakışlarımdan durumu anlamadığımı fark edince de “Günümüzde cep telefonları aslında yazılımlarıyla birbirlerinden ayrılıyorlar. Biz Netaş olarak bir donanım şirketi değil, yazılım şirketiyiz. Cep telefonu üretmek yerine cep telefonlarının yazılımlarını üreterek ZTE için fark yaratabiliriz” dedi. Sonra da birkaç çarpıcı rakam paylaşarak yazılım üretmenin nasıl daha kazançlı olacağı konusunda örnekler verdi. 

İkna oldum mu? “Hayalleri yıkılan birinin ikna olduğu”ndan çok daha fazla ikna oldum. Zaten benim bir yıl önce yazdıklarım da bir hayalden ibaretti. Hayallerim suya düştü ama ülkemize daha fazla kazanç sağlamak için verimlilik konusuna odaklanan bir yöneticiyle tanışmanın keyfini yaşadım. 

Netaş’ın gücü nerede?

Müjdat Bey ile yaptığımız konuşmanın ilerleyen bölümlerinde Netaş’ın ülkemizdeki 40 stadyumu akıllı stadyuma çevirdiğini, e-devlet projelerinde görev aldığını öğrendim. Netaş’ın başta nesnelerin interneti ve bulut bilişim olmak üzere gelecekte isimlerini çok daha sık duyacağımız teknolojiler üzerinde çalıştığını da fark ettim.

Müjdat Bey “900 Ar-Ge mühendisimiz var, Türkiye’de Ar-Ge’ye en çok yatırım yapan ilk 10 şirketten biriyiz. Daha doğrusu onuncuyuz ama ilk dokuzu bizden çok daha büyük şirketler. Biz bugüne kadar geliştirdiğimiz teknolojilerle yaklaşık 3 milyar doların ülkede kalmasını sağladık” derken gerçekten şirketinin yaptıklarıyla haklı olarak gurur duyuyordu.

Bu arada ZTE’nin dünyada 5G konusunda elinde en çok patent bulunduran şirket olduğunu da belirtti ve yakın gelecekte kullanıma girecek olan bu teknoloji sayesinde ZTE ile güçlenen Netaş’ın çok daha büyük işler başaracağını da sözlerine ekledi.

Netaş CEO’su “Bizim gücümüz Ar-Ge’ye olan tutkumuz” derken bunun çok doğru bir tanımlama olduğunu anladım ve bir kez daha ikna oldum. Aslında biraz geniş düşününce benim hayalimin de gerçekleştiğini söyleyebilirim. Çünkü bir yıl önceki yazımda hayalimi, ZTE CEO’sunun Türkiye’ye gelmesi ve cep telefonu üretimi konusunda Netaş ile iş birliği yapacaklarını açıklaması şeklinde ifade etmiştim.

Biz Müjdat Bey ile yemek masasında sohbet ettikten bir gün sonra (yani dün) Başbakanımız Binali Yıldırım’ın da katıldığı bir törene katılan ZTE CEO’su, Netaş’ın Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgelerinde ZTE ürünleri için tamir, bakım ve destek hizmetleri sağlayacağını açıkladı. Daha doğrusu Ankara’da yapılan törende imzalanan üç mutabakat anlaşmasından biri buydu. Diğer iki anlaşma da Netaş’ı bölgenin en güçlü sistem entegratörlerinden biri haline getirebilecek detaylar barındırıyordu. Yani belki Netaş, ZTE markalı cep telefonlarını üretmeyecekti ama Türkiye için yükselen bir volümle değer yaratmaya devam edecekti. Bu nedenle hayalimin gerçekleştiğini düşünüyorum.

Başka işlerim için gittiğim Ankara’da Netaş CEO’su Müjdat Bey ile tanışmak, kendisiyle sohbet etmek, bir de üstüne kafamdaki sorulara yanıt almak benim için gerçekten çok keyifliydi. Çinli yeni ortağın Türkiye’ye daha fazla yatırım yapacağını öğrenmenin keyfi ise kelimelerle anlatılamaz. Bu yatırım sayesinde Netaş’ın gelecekte göğsümüzü daha da çok kabartacağına eminim. Davetli olmasam da bu toplantılara katılabilmem için bana yardımcı olan herkese teşekkür ederim. Ancak İstanbul’dan birçok yayıncıyı bu imza törenine davet eden Netaş’ın ilgili departmanları, beni ve gazetemi neden en başından itibaren bu etkinlikten haberdar etmemiş gerçekten anlayabilmiş değilim. Umarım tüm bu süreç boyunca orada bulunmam, bir teknoloji editörü olarak beni ve başta YeniBirlik gazetesi olmak üzere temsil ettiğim tüm yayınları orada görmek istemeyenlerin canını çok sıkmamıştır.