YÜKSELEN İSLAMOFOBİ VE WİLHELM REİCH'İN FAŞİZM TAHLİLİ

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Yeni Zelanda'da sapık ve cani bir terörist tarafından şehit edilen kardeşlerimizi rahmetle anmış ve emperyalist batı devletlerini de kınamıştım.

Buradan gösterdiği empati duygusu ve insani sorumluluk vesilesiyle Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’e de teşekkür ederim. Demek ki, Batı kültürü ve uygarlığı henüz daha bitmemiş. Bu da bizi ümitvar kılmaktadır. Bugünkü yazımda, bu menfur olay sebebiyle Batı’da yükselen Faşizm’i anlatmak istiyorum. Bunu yaparken Avusturya kökenli Alman psikiyatr Wilhelm Reich’ın dilimize “Faşizm’in Kitle Psikolojisi” olarak çevrilen “Die Massenpsychologie des Faschismus” adlı eserindeki görüş ve analize dayanacağım. Ama… Önce kurlardan bahsedelim.

KURLARDA BİR BALON DAHA MI OLUŞUYOR?

Dolar hafta içinde Kasabanın Şerifi’nin Golan Tepeleri hakkında paylaştığı yine akla ziyan bir tweet sonrasında yukarı doğru harekete başladı ve haftayı 5,76 TL’de kapattı. Her gören bana şu soruyu soruyor: “Dolar 10 TL’ye gidiyormuş, doğru mu?”

Her şeyden önce Dolar kuru için 10 TL gibi bir değer hesap ve kitapla uyuşmayan bir tahmin olur. Ama spekülatif bir balon oluşursa, daha doğrusu hükümet böyle bir balonun oluşmasını önleyemezse, kısa süre için 7-7,5 TL arasına fırlayabilir. Tıpkı, Ağustos 2018’de olduğu gibi. Ama 10 TL çok hayali bir tahmin olur.

Geçen yazılardan birinde Mart ayı için kabataslak denge kurunun 5,58 olduğundan bahsetmiştim. Hadi, yuvarlak hesap 5,60 olsun. O zaman, bu verilerle olaya bir göz atarsak, aslında anormal olan kurun 5,6-5,7 arasında olması değil, 5,20’ler civarında dalgalanmasıydı. Eğer belirsizlik ortamında piyasalar hükümet tarafından doğru yönlendirilirse, dolar kuru 5,60 TL civarında dengeye gelecektir. Bu düzeyde de Temmuz ayına kadar durur. Yani, sözün özü: paniğe mahal yok, sakin olun…  

REICH’IN YAŞAMI,  FAŞİZM TANIMI VE ANALİZİ

Wilhelm Reich Avusturya’nın Galiçya bölgesi doğumlu nev’i şahsına münhasır bir psikologdur. Genç yaşında Freud’un desteğini alarak mesleğine başladı. Ona şöhret kazandıran çalışmaları insan karakteri hakkında yaklaşımları ve psikoloji kanunlarını toplumsal hayata uygulamasıdır. Hitler’in Nasyonal Sosyalizmi’ni temel alan ve Faşizmi inceleyen ana eseri “Faşizmin Kitle Psikolojisi” bu yolda en önemli eseridir.

Wilhelm Reich’a göre insan karakteri iç içe geçmiş üç daireden oluşur. En içteki daire insanın en doğal duygularını ve ihtiyaçlarını sakladığı kısımdır. Bunun ilkel demokratik ve dayanışmacı toplumdaki insan karakterini yansıttığı söylenebilir. Karakterin ikinci katmanı, iktidar, servet, şöhret ve şehvet duyguları ile kaplı kısımdır. Bu kısmın insan karakterinde açığa çıkması sadist davranışlara ve canavarca eylemlere sebep olabilir. İnsan karakterinin bu kısmı, insanın hiçbir kuralı kabul etmeyerek kendi arzu ve hevesleri doğrultusunda her şeyi yapabildiği ve kendi menfaati için hiçbir ahlaki ilkeyi kabul etmediği davranışlarının temelini oluşturur. İnsan karakterinin üçüncü ve en dıştaki halkası ise, insanın içinde doğup büyüdüğü toplumun kural ve normları ile şekillenir. Bu kurallar yasalar kadar toplumda yazılı olmayan töre ve gelenek ile dini ve ahlaki prensipleri içerir. En dıştaki halka her insan karakterinde yer alan sadist canavarın baskılanmasını sağlar. Bu baskılama sosyal ve manevi olduğu kadar maddi bir baskıdır da. Şöyle ki, insanlar içinde yaşadığı toplumun kurallarına uymazlarsa toplumdan dışlanır ve yalnızlaşırlar. Eğer bu kural tanımazlık yasalara aykırı suç eylemlerine de sebep olursa, insanlar maddi olarak cezalandırılırlar. Dolayısıyla her insan, karakterinin ikinci katmanında bir canavar ve sadist olma potansiyelini içerir.

Wilhelm Reich’a göre Sosyal Demokrasi ve Liberalizm gibi burjuva toplumunun düzen ideolojileri, insan karakterinin üçüncü katmanın hem şekillendirirler hem de ondan beslenirler. Faşizm ise insan karakterinin ikinci katmanına, yani insanın sadist – canavar yanına hitap eder. Faşizmin siyasi temsilcisi olan kişiler, kitle iletişim araçları vasıtasıyla geniş kitleleri kin ve nefret duyguları etrafında birleştirirler. Kendileri gibi inanmayan, düşünmeyen ve yaşamayanları düşman olarak gösteren bir propaganda ile sıradan ve sistemin kenarında yer alan ezik karakterli insanları bir araya getirirler.

Birçok kişinin savunduğunun tersine, Wilhelm Reich, Faşizm’in bir azınlık sınıf ve zümreye dayanmadığını, kapitalist sanayi toplumunun elitlerinin değil, ama sıradan küçük insanların ideolojisi olduğunu söyler. Nasıl ki, her insan bir sadist – canavar olma potansiyeli taşımaktadır, aynı şekilde, her toplum da kendine has bir Faşizm’i geliştirebilme kabiliyetine sahiptir. Faşist hareketlerin dayanağı ortalama insandır. Bu ortalama insan, kapitalist sistemin sömürü çarkında ezilmiş, büyük ihtimalle kapitalist toplumun kural ve yasakları ile bastırılmış, çoğu zaman çocukluktan kalma cinsel komplekslere sahip sıradan insandır. Sistemden memnun değildir ama sisteme başkaldıracak öz güven ve güce de sahip değildir. Sistemin elitlerine öykünür ve onlar gibi olmak ister.

Pekiyi Faşist hareketler nasıl güç kazanır? Dayandıkları sıradan, ezik karakterli ve küçük insanların üzerindeki toplumsal baskının kalkmasıyla… Yani burjuva toplumunun kural ve işleyişinin bozulmasıyla…          

SİSTEMİN ÇÖKÜŞÜ VE SIRADAN İNSANLARIN CANAVARLAŞMASI

Kapitalist sistem böyle giderse 2020-2025 arasında büyük bir krizle karşı karşıya kalacaktır. Bu kriz, özellikle gelişmiş ülkelerde durgunluk ve işsizlik anlamına gelecektir. Yani, bu toplumlardaki sıradan insanlar, sistemin çökmesiyle birlikte, hem kurallardan azade olduklarını hissedecekler hem de sistemin çöküşüyle ortadan kalkan güvencesizlikten mağdur olacaklardır. Bu insanlar sistemin baskısını üzerlerinde hissetmedikleri anda içlerindeki sadist – canavar her an ortaya çıkabilir. Eğer örgütlü bir hareket bu insanları yönlendirmezse, içlerinden sadece bazıları bireysel eylem aşamasına gelebilir: Yeni Zelanda canisinde olduğu gibi...

Öte yandan eğer bir siyasi örgüt etrafında toplanırlarsa, o zaman o toprak ve zamana uygun Faşist bir hareket doğar. Günümüzde yükselen popülist ırkçı hareketler ve dini fundamentalizm faşizmin farklı versiyonlarıdır.

Faşist bir hareket demagojiyle iktidara geçtiğinde ise, daha önce öykündükleri eski rejimin elitlerine göre, burjuva toplumunu burjuva değerlerinde tutmak için daha acımasızca davranırlar, kraldan fazla kralcı olurlar. Toplumsal kargaşa ve düzenin bozulması faşist hareketlerin gelişmesi için uygun ortamı sağlarken, dayandıkları ana insan tipi sıradan ve ortalama insandır.    

FAŞİZMLE NASIL MÜCADELE EDİLİR?

Nefreti nasıl yenersiniz? Sevgiyi çoğaltarak. Cehaleti nasıl ortadan kaldırırsınız? Eğitimle… Korku ve endişeleri nasıl bertaraf edersiniz? Uzlaşma, diyalog ve empatiyle… Faşizm, sıradan insanların en ilkel ve vahşi yanlarını sürü psikolojisiyle manipüle eder. Nefret, cehalet, korku ve endişelerden beslenir. Onlarla mücadele etmenin yolu sevgiyi yaygınlaştırmak, eğitimi arttırmak uzlaşma ve diyalog yoluyla insanların birbirine empatiyle bakmasını sağlamaktır. Eğer bunu başaramazsak, her toplumda olabileceği gibi bizim toplumumuzda da dışlayıcı ve faşist hareketler oluşabilir.