YENİ MÜFREDAT, ESKİ MESELELER

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Sanıyoruz ki bu meseleler daha dün doğdu bugün de hemen çözülebilir. Ne daha dün doğdu ne de bugün hemencecik çözülebilir

Meselelerimiz çeşit çeşit... Hukuk alanında sıkıntılar çekiyoruz, maarif yani eğitim alanında sıkıntılar yaşıyoruz. Sanıyoruz ki bu meseleler daha dün doğdu bugün de hemen çözülebilir. Ne daha dün doğdu ne de bugün hemencecik çözülebilir. Ama reçetesi var. Yanlış anlamayın memleketin büyük meselelerini ben çözerim demiyorum. Sadece çözmeye en yakın kişilerden birini biliyorum ve onun neden başaramadığını da...  

Osmanlı’nın son devrinde 1800’lerin ikinci yarısında ülkenin içinde bulunduğu zor durumlar ortaya büyük insanların çıkmasına vesile olmuştu. Bunlardan birisi Ahmet Cevdet Paşa’ydı. 

Kimdi Ahmet Cevdet Paşa? Hatırlayalım. 

Ülkenin günün ihtiyaçlarını karşılayan kanunlara mı ihtiyacı var? Ahmet Paşa imdada yetişir. Bir komisyon kurulur ve Mecelle çalışması tamamlanır. İçinde bulunduğumuz günlerde yeni anayasa çalışmaları var ya. İşte Ahmet Cevdet Paşa’yı hatırlamanın tam zamanıdır. Paşa, problemleri görür ve ideal bir çözüm sunar. Ancak ülkenin kaderine kurban gider çalışmaları. Döktüğü sular yangını söndürmeye yetmez. 

Bosna vilayeti orduya asker vermekte müşkül çıkartır. Ahmet Cevdet Paşa hemen Bosna’ya gönderilir. Güven telkin eden bir kişilik olduğu için oradaki sorunları hemen çözer. Mesele basittir. Bosnalılar kendi topraklarının dışında askerlik yapmayı pek istememektedir. Ancak devletin bekası için herkesin her yerde askerlik yapması lüzumludur. Paşa, Gazi Hüsrev Bey Camii’nde Cuma hutbesine çıkar ve şunu söyler: Yeni üniformaların pantolonundaki iki şerit Mekke ve Medine’yi temsil eder. Haremeyn için canını vermeye hazır olmayan askere yazılmasın. Sonrası şöyle: Değil gençler, ihtiyarlar bile askere yazılmakta yarışır.  Devletle arasına mesafe girmiş halkın kalbini kazanmak için kendisinden öğreneceğimiz çok şey var. 

Dün yeni Milli Eğitim müfredatı açıklandı. Ahmet Cevdet Paşa’nın o işte de parmağı var. Paşa oturmuş Osmanlı okulları için bir müfredat geliştirmiş. Sonra Kavaid-i Osmaniyye ismiyle bir dilbilgisi kitabı yazmış.  

Yarınlar için yol alırken düne bakarsak değerli birikimleri görmemiz mümkün. Ahmet Cevdet Paşa’nın devlet görevi Bosna müfettişliği ile sınırlı değil. Uzun mesleki hayatının bir kısmını da Halep’te yönetici olarak geçirmiş ve orada bir gazetenin çıkarılmasına ön ayak olmuş, Fırat gazetesini çıkarmış. 

İçinde bulunduğu dönemin hastalıklarını tespit etmiş ve çözüm önerilerini  sıralamış. Sadece Sultan Abdülhamid’e arz ettiği konular bir kitap oluşturacak denli yekun teşkil ediyor. 

Sadece yazıp çizmesi değil, kızı Fatma Aliye Hanım da onu anlamak için ayrı bir göstergedir. Elli liralık banknotların üzerinde görebilirsiniz onu. İlk kadın edebiyatçılarımız arasında yer alır. Ahmet Cevdet Paşa’nın rahle-i tedrisinden geçmiştir. 

Devrinin hastalığı olan halaskar zabitliğine yani vatan kurtarma subaylığına ise hiç soyunmamış. Onun enerjisini ne kadar düşüreceğini sanırım yanındaki örneklerinden görmüş. 

Ahmet Cevdet Paşa ve Mecelle ismindeki kitabın başında şu sözleri yer alır: “Ben devletin hizmetkarlarındanım ve küçük rütbede bir adamım. Vükelanın ihtilafına karışmak bana yakışmaz. Ben herkesle barışığım. Behemahal bir bayrak altına girmek lazım gelirse Bayezid meydanında bir bayrak açıp yalnızca altında otururum.” 

Tüm  hayatının özeti adeta bu sözlerdir. Eserleriyle var olan büyük  bir Osmanlı’yı bu günlerimizde hatırlamayacağız da ne zaman hatırlayacağız?