YENİ BİR YAŞAM MI, YOKSA ÖZGÜRLÜK MÜ!

Fehmi KETENCİ 15 Nis 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
 Bu şartlarda var olan yaşam biçiminin esiriyken yeni bir dünya yaratabilmek veya var dedikleri dünyada kendimize bir yer edinebilmek artık o kadar kolay değil.

      Yıllardır var olan geleneklere bağlı etik kurallar neredeyse ortadan yok oldu. Ama yine de iş başa düştü, böylesine umutsuzlukların kol gezdiği bir ortamda kendimize yeni bir yaşam alanı oluşturabiliriz.

      Ayrıca başka çaresi de yok gibi.

      Sosyal yaşam geleneklerine bağlı, yaşam biçiminin hala var olan o etik değerlerine bağlı, iş törelerine uygun, iş ahlakının egemen olduğu dünyayı yeniden yaratabilmek eğer isterseniz o kadar da zor değil.

      Yeni yapılanma ortamının oluşturulabilmesi için herkesin bu konuda yoğun çaba harcaması gerekiyor.

      Geleneklerin egemen olduğu, iş ahlakı, kalite ve mükemmellik, tümü özlem duyduğumuz sosyal yaşam ortamının vazgeçilmez evrensel değerleridir hiç kuşkusuz.

      Yaptığımız işe inanır, paylaştığımız yaşam biçiminde birbirimize güvenerek ortak hareket eder, iş birliği yapabilir, birlikte yaşadığımız ortamın sorumluluklarına, çalıştığımız kurumlara, işletişim kurduğumuz topluma karşı sorumluluk bilinciyle hareket edebilirsek, toplumsal saygınlığımız artar.

     O nedenle önemli olan; ahlak standartlarının geliştirilmesini, başarıya giden yollardaki engellerin ortadan kaldırılması konusunda, yılmadan mücadele verilmesini önemsemek, çalışma yöntemlerimizi iyileştirecek, geliştirecek, özgün kimlik kazandıracak bir fırsat olarak görebilmemiz ve değerlendirebilmemizdir.

       Çocukluğumuzu, gençliğimizi, eğitim dönemimizi ve en önemlisi çalışma yaşamımızın ilk günlerinde yaşadıklarımızı ve bizi saran heyecanları aklımızdan geçirip o anları yeniden yaşayabilmeye dönebildiğimizde, ilk aklımızı kurcalayanın; o dönemlerimizde bizleri ilk etkileyenlerin bize neler öğrettikleridir. En çok üzerinde durduklarının iyi ve farklı olabilmemiz gerçeğini, bunun için de standartları, etik kuralları nasıl kullanmamız gerektiğini öğretmeye çalıştıklarını anımsarız. O dönemlerin iyilerinin yanı sıra, kötülüğü anlatan; kavram ve olayların etkilerini, tanımak durumunda kaldığınız. İyi veya kötü kişilikleri tanıdınız, istemeden yaşam çizginizdeki sapmalara neden olduğunu gülümseyerek anımsadınız.

      Aileniz, şimdinin gençlerinin ağızlarından düşürmedikleri arkadaşlığı pekiştiren “kanka”larınız,  yaşam çizginizin netleşmesinde en etkin olanlardan öğretmenleriniz, iş yaşamınızdaki patronlarınız, yöneticileriniz, siyasi kahramanlarınız politikacılar, hatta; sevdiğiniz sinema, müzik, roman ve TV kahramanlarınız, tutkularınız, kesinlikle, yaşam çizginizi belirleyen, yaşam biçiminizi etkileyen örnekler olmuşlardır.

      Yaşamınızda sizi etkileyen ve yaşam çizginizde sanal olarak hep var olan ama sık sık etkilerini hissettiğiniz o kahramanlarınız kimler olursa olsun, iyi davranış örnekleri sergiliyor, geleneksel veya etik kuralları ihlal ediyor olsalar bile, yaşamınızda olumlu,  olumsuz neler olacağını gösteriyor olmaları açısından önemli, akılda kalıcı, mesajlar vermişlerdir.

      Bir başka deyişle; doğru ile yanlışı ayırt edebilmeyi öğrenirken, bir yandan da; iyi, ahlaki değerlere saygı gösteren bir insan olamadığınızda, doğruluktan ayrıldığınızda, bir bedel ödenmesi gerektiğini görebildiniz.

      Tüm sanal kahramanlarımız ve gerçek yaşamımızdaki kimlikler bizlere iyi insan örneklerini gösterirken, kötülük simgelerini de tanımamıza yardımcı olabilirler. O nedenle hep iyilerle karşılaşma istemleri, yaşam çizgimizin netleşmesine kesin sonuçlar vermeyebilir.

      Yeter ki; yaşamımızda bizi etkileyen kimlikleri, olayları iyi analiz edelim ve bize yararlı olanları iyi ayırt edelim.

      Gençlik yaşlarımızda, bizleri yönlendiren, saygı duyduğumuz insanlara çoğunlukla uyarız. Ancak ilerleyen yıllarımızda kendinize yettiğimizi sanıp, gelenek, görenek ve etik kurallardan ayrıldığımız ve özgünlük, özgürlük diye adlandırdığımız kurallarla yaşam biçimimizde zikzaklı dönemler yaşayabiliriz. Bir zamanlar, inandığımız, uyduğumuz o standartları gelenekleri göz ardı ederiz.

      Neden özgürlüğü, özgün olmayı böylesine önemser, bazı değerleri yok sayarız, gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşarız.

      Nedenini hiç düşündünüz mü!

      Bunu sağlıkla bir düşünün. Bulabildiğiniz zaman psikolojik olarak çok daha rahatladığınız hissedeceksiniz.