YENİ ANAYASA MÜMKÜN MÜ?

Ekin GÜN 09 May 2021

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
AK Parti'nin de yeni anayasa taslağını bayramdan sonra açıklaması bekleniyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde hazırladıkları 100 maddelik anayasa önerisini kamuoyuyla paylaştı.

Taslaklarının içerisinde cumhurbaşkanı yardımcılarının seçimle işbaşına gelmesi, “kapatılması” teklifinde bulunduğu Anayasa Mahkemesi’nin özel bir statüyle düzenlenmesi gibi dört bölümden oluşan yüz madde mevcut.

AK Parti’nin de yeni anayasa taslağını bayramdan sonra açıklaması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz aylarda “Türkiye’nin tekrar yeni bir anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir” cümlesiyle başlayan süreç taslakların hazırlanmasıyla birlikte önümüzdeki günlerin sıcak konularından biri olacak.

Peki, Türkiye tarihinde ilk kez sivil bir anayasaya sahip olabilir mi?

Açıkçası ben bunu kutuplaşmanın giderek sertleştiği bir politik iklimde zor görüyorum.

Zira anayasanın yürürlüğe girmesi için 400 milletvekilinin onayı, referanduma sunulması için de 360 milletvekilinin oyu gerekiyor. AK Parti ve MHP’nin 337 milletvekili olduğunu düşünürsek durum bir hayli zor.

Millet İttifakı’nda bulunan partilerin hepsi yeni anayasayı tartışmak için mevcut sistemin parlamenter sistemle değiştirilmesini şart koşuyor. Hal böyle olunca anayasa tartışmaları da başlamadan bitiyor.

Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa fikrini öne attığında Türkiye’deki herkesin bu konuyla ilgili fikirlerini söylemesi yönünde bir çağrı yapmıştı.

Ki Türkiye sivil anayasa gibi bir yola girdiyse bana göre ortaya çıkacak maddelerden daha çok bu anayasanın hazırlanış süreci önemli. Bu süreç ne kadar çoğulcu olursa ortaya herkesin üzerinde uzlaştığı bir metin ortaya çıkar.

Muhalefet bu kapıyı kapayarak bence yanlış bir tutum izliyor. Çünkü yeni anayasa konusu sadece iktidarın konusu değil, ülkede yaşayan herkesi ilgilendiren bir konuyla alakalı muhalefetin bu arkaik tavrını anlamak son derece güç.

Öyle ya, 12 Eylül darbe anayasası hak ve özgürlükler açısından bireyi son derece sınırlandıran bir metin. Türkiye’nin bireyi merkeze alan ve geniş bir mutabakatla üzerinde uzlaşılan özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı var.

Her ne kadar detaylarını bilmesek de MHP’nin kamuoyuyla paylaştığı yeni anayasa taslağının zenginleştirilmesi şart, zira cumhurbaşkanlığı sisteminin kurumsallaşması için cumhurbaşkanı yardımcısının seçimle göreve gelmesinden daha öncelikli yapılacakların olduğu kanaatindeyim.

Bunlardan biri “yüzde 50 artı 1” formülünün bence kaldırılması ve en yüksek oyu alan kişinin ilk turda cumhurbaşkanı seçilmesi.

Millet İttifakı her ne kadar parlamenter sistemde diretse de parlamenter sistem muhalefet açısından çok da ideal değil, çünkü tüm anketler hala AK Parti’nin birinci parti olduğunu gösteriyor, yeni sistemde “yüzde 50 artı 1” formülüyle cumhurbaşkanlığını ittifakla kazanma ihtimalleri parlamenter sistemde tek başına iktidara gelmelerinden daha fazla. Eski sistemde maksimum yakalayacakları başarı ancak AK Parti’yle koalisyon yapmaları olur.

Bununla birlikte seçim barajının en azından yüzde beşe düşürülmesi, cumhurbaşkanı seçilen kişinin kaç kere daha seçimlere girebileceği, bireyin temel hak ve hürriyetleriyle birlikte ifade özgürlüğünün daha güçlü bir şekilde anayasada yer alması gibi demokratik ve özgürlükçü diyebileceğimiz can alıcı unsurlar bence Diyanet İşleri Başkanlığı’nın adının değiştirilmesinden daha önemli.

Bunun da ön koşulu hazırlanış sürecinin katılımcı bir perspektifle ele alınması. Muhalefet önüne gelen bu şansı tepmemeli, zira sistem değişikliğinin referandumunda olduğu gibi Türkiye toplumu 12 Eylül’ün vesayetçi anti-demokratik anayasasından kurtulmak istiyor.