Avrupa ülkelerinde bugün insanlar birkaç yıl öncesinin terör saldırılarını unutmuş bir şekilde yaşamlarını sürdürmekteler.
Türkiye'de demokratik yönetimi rafa kaldırmayı hedefleyen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) 15 Temmuz 2016'da kanlı bir darbe girişiminde bulundu. Tüm dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu darbe girişiminde 251 kişi katledildi ve 1491 kişi yaralandı.
Avrupa Birliği'nin en güçlü ve en önemli ülkesi konumunda olan Almanya aynı zamanda Avrupa Birliği'ni ekonomik açından ayakta tutan ve "taşıyan" ülke olarak da tanımlanabilir.
Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "AB, son dönemde ilişkilerimizi Kıbrıs sorununa indirgemiş vaziyette" derken bir gerçeği dile getirdi.
İngiltere'nin yeni Başbakanı Boris Johnson, AB ile anlaşma olmaksızın ayrılık konusunda çok kararlı gözüküyor. Tüm hazırlıkları da o yönde yapmak niyetinde. Bu, AB'ye yönelik bir "blöf" olabilir düşüncesinde olanlar var. Ben katılmıyorum.
Dünyanın birçok köşesinde göçmenlerin ekonomiye ve topluma etkileri üzerine yapılmış çok sayıda araştırma var. Bu araştırmaların sonuçlarına baktığımız zaman göçmen ve sığınmacı karşıtlarının argümanlarının çok açık bir şekilde yalanlandığını görmekteyiz.
Boris Johnson, partisinin üyelerinin posta yoluyla katıldığı oylamada 92.153 oy alarak Tory'lerin yeni başkanı oldu.
AB ve Türkiye arsındaki ilişki söz konusu olduğunda Almanya'nın önemini kimse reddedemez.