15 Temmuz gecesi, 1001 gecede yaşanacak kadar gerçek ötesi fantastik, masal-hayal gibi kabusları, yakaza hallerini yaşadık...
Öncelikle Türkiye'mizin, devletimizin ve milletimizin yaşadığı ve benim de maruz kaldığım bu büyük felaketin şimdilik ve kısmen geçmekte olduğu için şükrediyorum.
İnşallah atlattığımız bir kabustu yaşadıklarımız... Memleketimize, milletimize, devletimize ve bütün varlığımıza eşi ve benzerini görmediğim vahşetle saldıran bu hain ve çıldırmış haşhaşi cuntacılara ve onlara ne derecede olursa olsun destek ve sempati gösteren içerdeki ve dışardaki her türlü yaratığa da hayatım boyunca lanet okuyacağım.
İçinden sevgiyi ve aşkı çıkardığınız zaman kupkuru öğreti haline gelen İslam dinin ancak sevgi ve aşk ile yaşandığı zaman insan için ne kadar dolu dolu değerler huzmesi bahşettiğini oruçla bir kere daha tecrübe ettik.
Bu sıcak yaz ramazanında her gün, iki hafta önce gaddarca terör saldırısıyla kan gölüne çevrilmiş ve hala üzeri bayraklarla kaplı kan izleri ve harabe olmuş iş yerlerinin olduğu eski zamanların biblo gibi tiyatroları, gezinti güzergâhı olan Şehzadebaşı'ndan geçiyorum...
Başbakan Binali Yıldırım, "reform ve atılım kabinesi" diye nitelediği Türkiye Cumhuriyeti'nin 65., 2002'den beridir tek başına iktidar olan Ak Parti'nin ise 8. hükümetini kurmuş oldu. Diğerleri içinde kıyaslandığı zaman iyi sayılacak bir kabine.
"İnsan, insanın kurdudur" diyen İngilizlerin realist düşünür dediği Thomas Hobbes (1588-1679)insanların kendi çıkarlarını korumak için daima öteki insanlarla bir mücadele halinde olduğunu dolayısıyla bu savaş ve barış gel-gitleri içinde devletin icadını açıklar.
Muhtemelen uzun yıllar tartışılacak ve sonra da siyasi tarihimizde hangi veçheleriyle yer alırsa alsın, gerekçesi ve zamanlaması konusunda milyonlarca soru sorulsa da Ak Parti'deki lider değişimi, şimdiki zamanda Türkiye'nin bir başarı hikâyesidir.