Yazıya oturunca zihnim, kırk yıl önceki köy odamıza götürdü beni. Gelin hep beraber misafir olalım uzun kış gecelerinin yegâne düşünme, öğrenme, kişisel gelişim ve eğlence ortamına.
Her ailenin, çoğunlukla yazılı olmayan bir anayasası vardır. Ailenin ciddi bir ortak mal varlığı yahut şirketi varsa yazılı bir aile anayasası şarttır. Zira rakamlar, anayasası olmayan ailelerin ve aile şirketlerinin, varlıklarını ve birliklerini, sonraki kuşaklara aktaramadıklarını gösteriyor.
Değerler yıpranıp insanlık azalınca yeryüzündeki şiddet de artıyor. Kendimize, insanlara, canlılara ve çevreye yönelen şiddet olaylarının görüntüleri, günlük hayatımızın rutinine dönüştü. Ve şiddetin hâkim olmaya başladığı bir hayata hızla alışıyoruz.
Naylon poşete getirilen yasal düzenleme, bu konudaki rutinimizi bozdu. Çevreye ciddi zararı olan her poşete ödenecek 25 kuruş, alışveriş yapanları, marketleri ve iş dünyasını yeni arayışlara, yeni fikirlere ve yeni üretimlere yöneltti. Bu durum, insan psikolojisine yönelik temel bir gerçeği gündeme taşıdı.
Taraflı haberler, dedikodular, zihnimizi bunaltan reklamlar, içimizi acıtan şiddet görüntüleri…
Yeni yılın ilk günlerinde gelin bir muhasebe yapalım. En önemli sermayemiz olan zamanımızı, onun bağrında süren hayatımızı ve tekrarı olmayan bu eşsiz temel iki kaynağı yöneten aklımızı, nerede ve nasıl kullandığımıza bakalım. Hayat defterimizin sayfalarını süsleyen kayıtlar neler söylüyor görelim? Görelim ki kalan ömrümüz daha da bir anlam kazansın.
ABD'nin Suriye'den ani çekilme tercihi, liderlikte adalet, bilgi ve karar saç ayağındaki dengenin önemini yeniden ortaya koydu.
Ağırlaşır bazen hayat. Dakikalar saatlere dönüşür de geçmek bilmez. Günün ortasında kararır havamız ve dermanlar derde dönüşür. Meyve veren ağaç dikenle karşılar bizi.