90'lı yılların televizyon tarihi yazılsa X kuşağının aklına siyasi liderlerin ekran önünde tartışmaları mutlaka gelir.
Bolivya, dünya üzerinde yüzde 70'e yakın lityum rezervini elinde bulunduruyor. Bu oran Çin'i de ilgilendiriyor.
Bana soracak olursanız FETÖ'yle mücadelenin en önemli virajı ne hukuki ne de siyasi.
İstanbul'un göbeğinde uluslararası bir organizasyonda İzmir Marşı ne alaka?
"Bu sene 29 Ekim coşkusu bambaşka! Türkiye'nin aydınlık yüzü Sayın Ekrem İmamoğlu ve gerçek bir Cumhuriyet Kadını güzeller güzeli eşi Dilek İmamoğlu ile Cumhuriyetimizin 96. yılını kutluyoruz. Yaşasın Cumhuriyet!"
Bu yazı için seküler kesime ne kadar teşekkür etsem az. Beni büyük bir dertten kurtardıklarını söyleyebilirim. Zira lise yıllarımdan bu yana tüm arkadaşlarıma "Cem Yılmaz güldürmüyor" demenin zorluğunu yaşıyordum.
Sanırım seçimden önceydi, Kemal Kılıçdaroğlu'na bir televizyon programında Muharrem İnce yerine neden Ekrem İmamoğlu'nu tercih ettiklerini sorduklarında "seçtiğimiz adayın bir başarı hikayesi bulunması lazım" diyordu.
Dünya küreselleşiyor ama evrenselleşmiyor. Küreselleşme yerel unsurları dünyanın dört bir tarafına saçsa da bunu ham, ilk fabrikadan çıkış haliyle yaptığı için evrenselleşme mümkün olmuyor. Genel baktığımız ama lokali gözden kaçırdığımız bir karmaşayla karşı karşıyayız.