Adam arabasının kaputunun üzerinde durmaya çalışıyor. Araba ise müthiş hızlı bir akıntıya kapılmış gidiyor. Malını mı bırakamıyor, yoksa sele kapılacağım korkusuyla aşağıya mı atlayamıyor? Belli değil. Belki her iki duygu bir arada.

Türkiye'de sağ ve solun mücadelesi aslında hayata kitabi bakanlar ile yaşandığı şeklinde bakanlar arasında gerçekleşiyor. Ve açıkça görülüyor ki toplumun istekleri, ihtiyaçlarını göz önüne almayanlar bu yarışı kaybediyor.

Böyle zamanlarda bir gazetede siyaset içerikli herhangi bir yazı yazmak çok zor iş. Çünkü yazdığınız yazı ertesi gün okurun eline ulaşıyor. Ama siyasette her şey bir anda değişiveriyor. Ne deseniz yanlış çıkma ihtimali var anlayacağınız. Üstelik gazete televizyon gibi de değil. Söz uçuyor, yazı kalıyor. Biri hatırlatıverir, mahcup olursunuz.

Bizim çocukluğumuzda 1 Mayıs'a İşçi Bayramı denmezdi. Hatırladığım "Lale Bayramı" diye anılırdı. Eskinin az insanlı İstanbul'unda ilkokulda okuyan bizleri siyah önlüklerle toparlayıp Emirgan'a götürürlerdi laleleri görmeye. Gerçi laleler 1 Mayıs'tan daha önce açardı ama çocuk kafası arada bağlantı kuramazdı.

Hangi maliyetleri demeyeceğinizi biliyorum. Dizi maliyetlerini tabii ki. Kör bir rekabet öylesine zorluyor ki televizyon sektörünü hepsi birlikte el ele tutuşup sanki uçuruma atlıyorlar. Beraberlerinde binlerce insanı da sürükleyerek.

Çok zor bir süreçti. On yıllar aldı. Otelleri, alt yapıyı hazırlamak. Turizm okullarından başlayarak. Sonunda başardık. Turizmde dünya liderleri arasındayız. Ancak bu sektör öylesine hassas bir sektör ki havadaki yelden huylanıyor. 

Çünkü Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ile bir önceki Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül karşılaştığında çıkacak sonucu herkes biliyor. Abdullah Gül dahil. O yüzden zaten herkes "Bu topa girmez" diye düşünüyordu. En azından Meral Akşener'in içinde bulunmadığı yarım bir çatı ile girmeyeceği konusunda görüş birliği vardı.

Artık unuttum kaç seçim gördüm. Birçoğunu da gazeteci olarak takip ettim. Şimdi size her seçim dönemi yaşananları satır satır aktaracağım. Üç aşağı, beş yukarı hepsinin olduğunu veya olacağını göreceksiniz.