Vakıf Katılım web

YASAKLAYIN GİTSİN (2)

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Kurucu ideolojinin; hedeflediği tek-tip insan yetiştirme amacına uygun olarak dizayn ettiği "Öğretmen Okulları"ndan başlamak üzere hep fabrikasyon üretim yapan modeller tercih edildi.

Geçen haftaki yazımızda; Nihat Özdemir Federasyonu’nun ortaya attığı yabancı futbolcu sayısının azaltılmasına dair konunun gündem değiştirme amaçlı olduğunu, zamanlaması itibarıyla da bu tespitimizi doğrular nitelik taşıdığından bahisle sirk-palyaço-cambaz benzetmesini paylaşmıştık.

1951 yılından bugüne kadar hayatımızda önemli bir yer tutan yabancı futbolcu sayı ve şartlarının sürekli değiştirilmek istenmesi, sorunun hala daha doğru tespit edilemediğini göstermesi bakımından da ilginçtir.

Göreve gelen hemen hemen her federasyon (Fatih Hoca’nın 2015’deki düzenlemesinin ilk hali hariç) üstüne vazife olan Türk Futbolunu geliştirme mevzuuna nedense yabancı sayısını arttırıp, azaltarak çare bulacağını düşünüyor. Bizim sorunumuz yabancı futbolcu sorunu değil ki, bizim sorunumuz; Türkiye’de uluslararası kalitede ve yeterlilikte yerli ve milli oyuncu yetişmemesi sorunu.

Gerçi ve sanki sadece futbolcu mu yetişmiyor bu topraklarda uluslararası yeterlik ve standartta? Sanki evrensel niteliklere hâiz onlarca-yüzlerce kimyager yetişti, atom âlimi yetişti, fizikçi, sanatçı, ressam, heykeltıraş, mimar yetişti de bir futbolcu mu yetişmedi!

Kurucu ideolojinin; hedeflediği tek-tip insan yetiştirme amacına uygun olarak dizayn ettiği “Öğretmen Okulları”ndan başlamak üzere hep fabrikasyon üretim yapan modeller tercih edildi. Resmi ideolojiden başkasını sormayan, sorgulamayan, itaat eden, tartışmayan, düşünmeyen, kendisine verilenle yetinen, dışarıya son derece kapalı, farklı düşünce ve akımlara karşı acımasız, manevi değerlere karşı pervasız bir nesil amaçlandı öncelikle. (İmparatorluk mirası üzerinde yeni kurulan sistemi oturtmak için başka çare yoktu belki de o zamanlar.)

Sonraki yıllarda milli eğitim ve gençlik politikaları hep sisteme uygun “kullar” yetiştirmek üzere düzenlendi. İktidara her gelen siyasi görüş sil baştan yapıp uygun görevlere kendi adamlarını yerleştirmesine rağmen sisteme uygun “kullar” yetiştirilmesi amacından vaz geçmedi. Çünkü bu tarz üretim vasat bir nitelik taşımasına rağmen sorgulamıyor ve itaat ediyordu, böyle olunca da ülkeyi yönetmek gayet kolay ve sorunsuz olarak yürüyordu.

Şimdi yabancı futbolcu sorunuyla milli eğitim ve gençlik politikalarının ne ilgisi var? diyenler için küçük bir örnekle konuya devam edelim. Ülkemizin yetiştirdiği modern zamanların en kariyerli futbolcusu Arda Turan’dır. Galatasaray alt yapısından başlayan kariyeri Atletico Madrid ve oradan Barcelona’ya kadar uzandı. İlk 11 olarak her iki takımda da birçok kez maça çıktı ve göğsümüzü kabarttı. Bu başarıyı uzun yıllar sürdürebilecek bir donanıma sahip olmadığı için de tutunamadı ve çıktığından daha büyük bir hızla düştü. Şimdi free-bonservis olarak erken emekliliğin tadını çıkarıyor. Oysa aynı genetik kodlara sahip başka bir Türk çocuğu Mesut Özil var Arda ile mukayese edeceğimiz. Onu Alman Sistemi yetiştirdi. Yetenekse Arda en az onun kadar yetenekli ama Mesut niye başarısını (her türlü domestik yalpalamaya rağmen) sürdürebiliyor ve Mesut, Real Madrid’den Arsenal’e transfer olabilirken Arda’ya İBFK/Başakşehir’den sonra kimse talip olmuyor acaba? diye bir düşünelim. Bizim sistemimizle onların sistemi arasındaki farkı eğitim, donanım, kendine yeterlilik, dünyaya açıklık, sürdürebilirlik, gelişim olarak bu örnek olayda görebiliyoruz.

Aynı malzeme ile Almanlar ortaya uluslararası standartta bir yemek/ürün koyabilirken biz –maalesef- kendin pişir, kendin ye mutfağını geçemeyen mangalbaşı standartlarında bir yemek/ürün üretebiliyoruz.

Altyapıdan yetiştirdiğimiz gençlerde yabancı futbolcularla rekabet edebilecek donanım ve hırs yoksa, onlara pozitif ayrımcılık yapıp ilk 11’e ikişer-üçer doldursak ne olacak? Hak etmedikleri halde onların önünü açıp kadrolara doluşturursak yarın öbür gün Avrupa Kupası maçlarında o yabancılarla nasıl mücadele edebilecekler?

Yerli futbolcu, yabancı futbolcu diye bir ayrım yoktur. İyi futbolcu, kötü futbolcu diye bir ayrım vardır. Biz kendi topraklarımızda iyi futbolcular yetiştirirsek bu konu kendiliğinden çözülecektir.

Hepimize güzel bir hafta dileklerimizle.