Oldum olası sanata karışan siyaseti sevmem. Herkesin bir görüşü, ideolojisi, tarafı olabilir. Ama sanat yapanın görüşü, işine yansımamalı. İkisini birbirinden ayırabilmeli. Zaten o Oscar yok mu, o Oscar… Bizimkilere ne olduysa, ondan sonra oldu. Oscar’da eline ödülünü alan, Trump’a küfür edince bizimkiler de özendi. Evet; kabul etmeliyim ki bu tarz konuşmalar her zaman ses getiriyor. Fakat geceye de ödüle de gölge düşürüyor. Orada konuşulması gereken şey, ödül ve neden ödül alındığı olmalı, gerisi fasa fiso. Nihal Yalçın da Altın Portakal’da ödülünü alırken “İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” demiş. Ne gerek var? Bunu kendi sosyal medya hesabında gece, gündüz yazsın. Çıktığı programlarda, otursun uzuuun uzun anlatsın. Ama En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü alırken demesin! Hadi Nihal bi halt edip dedi… Ona ödülünü veren Tamer Karadağlı, arkasında durup tuhaf tuhaf hareketler yapmasın. O neydi Allah aşkına? İnme iniyormuş gibi, ne kadar iticiydi. Merak ediyorum, ertesi gün kendi görüntülerini izlediğinde, gül cemalinden tiksinmiş mi? Ruh sağlığı iyi, akli melekeleri yerinde hiç kimse, kendini bu denli rezil etmemeli.

Tadı başka!

 İçinde “Yılmaz Erdoğan” geçen şeyleri seviyorum. “Kin” filmini izledikten sonra, bunu bir kez daha anladım. Adam kişniş gibi… Gölgesi bile filmin tadını değiştiriyor. O meretin de küçücük bir parçası, koca tencere yemeğin tadını değiştirir. İster oynasın ister yazsın isterse bi köşede öylece otursun, olduğu işi başkalaştırıyor. Geleyim filme… “Kin” Netflix’te seyircisi ile buluştu. Birçok kişi tarafından beğenildi. Çok az işgüzarın dışında, genelde yapılan yorumlar iyi. Ben, ilk sıraya filmin kastını koyuyor ve tam not veriyorum. Hikaye, kurgu iyiydi. Sonunu tahmin etmeme rağmen, sıkılmadan izledim. Bu arada Yılmaz Erdoğan’dan müjdeli başka bi haber daha vereyim size.  Duyanlar duymayanları haberdar etsin. Bir Demet Tiyatronun son sezonu yazılmış ve yastık altında duruyormuş. BKM’nin 30. yılı için düşünüyormuş. Yılmaz Erdoğan, Bir Demet Tiyatro yeniden yayınlanırsa Feriştah’ta sorun çıkaracağını düşünse de “Bize altın final yakışır!” demiş.

Koçunu seç!

Youtube uzun süredir kendilerine “ilişki koçu” diyen şahısların istilası halinde. Fakat benzer videolar son zamanlarda Instagram’da da patır patır önüme düşmeye başladı. Var demek bi alametifarikası dedim, izledim. Nedendir bilinmez bu ilişki koçların çoğu erkek. Ve yine nedendir bilinmez, videoların çoğu hemcinslerini yerden yere vurma üzerine kurulu. Vursunlar, benim için hiiiç bi sakıncası yok. Ama rahmetli Duygu Asena bile bunlardan vicdanlıydı. Bu videoların altına da birbirinden yaratıcı beddualar yazılmış. Okuyun derim; okuyun ki görün, beddua genel kültürünüzün ne kadar zayıf olduğunu.  “Terk eden eski sevgili nasıl döner?” başlıklı çekimler en çok izlenenler.  Sayısız video izledim. Ve sizi temin ederim, koçlar sizle dalga geçiyor. Kimsenin geri döneceği yok!