YABANCI SERMAYE HAVACILIĞI DA KUŞATTI

Musa ALİOĞLU 09 Haz 2019

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Türk şirketlerinin yabancı sermaye olarak birçok ülkede iş yapmasına elbette hiç diyeceğimiz yok. Yerli şirketlerimizin de büyümek için yabancı sermayeye kapı açmasına da sözümüz yok, ancak yerli ve milli olarak saydığımız birçok Türk şirketinin yabancı şirketlerce tümden satın alınarak, bu özelliklerini kaybetmesinden de hiç mutlu değiliz.

Bundan iki yıl önce, tarihler 16 Nisan 2017'yi gösterdiğinde, ben bu köşede "Dünya havalimanlarını, Türk müteahhitleri yapıyor" başlıklı bir yazı yazmıştım.

O yazımda, yurtdışında güzel işler yapan, göğsümüzü kabartan Türk girişimcileri anlatıp, değişik ülkelerdeki bu öncü Türklerden bahsetmiştim.

Havacılık sektöründe ise, dünyanın dört bir yanında terminaller, pistler ve komple havalimanları yapan şirketleri izliyorum.

Türk şirketlerinin bazıları yurt dışında büyüyüp güzel işler yaparken, bazıları da hem içerde, hem de dışardaki büyümeyi sürdürebilmek ve ayakta kalabilmek için yabancı sermaye ile haşır neşir oluyor.

Havayolu klasmanında dünya çapında en büyük şirketimiz olan ve 5 milyar TL kayıtlı sermayesiyle THY A.O.'nun hisse yapısına baktığımızda Türkiye Varlık Fonu'nun yüzde 49.12, Özelleştirme İdaresi'nin 0.01 ve halka açık olarak da 50.88'lık bir pay durumu mevcuttur.

Halka açık bölümün içinde genel kurula katılma hakkı olan irili ufaklı yüzlerce yabancı hisse sahibi var.

THY'nin birkaç iştirakinde yabancı ortak olarak Pratt&Whitney ve Goodrich gibi bazı şirketlerin hisseleri vardır.

İstanbul Havalimanı ile dünya çapında en büyük olma iddiasını sürdüren ve 11 milyar dolar değer belirlenen İGA Havalimanları A.Ş'de yabancı sermaye hissesi yoktur. Bu gidişle de olmayacak.

İkinci büyük marka olarak TAV Holding Fransız Aeroport de Paris SA (Group ADP) ile ortak. ADP'ın TAV'daki payı yüzde 46, diğer ortak ise yüzde 5 ile Tepe Gurubu. Halka açık bir şirket olan TAV'da yabancı sermaye payı yüksek. TAV şu anda 22 ülkede 76 havalimanında faaliyet sürdürüyor.

Bir, TAV şirketi olan HAVAŞ ile THY'nin yüzde 50'şer ortaklığı olan TGS'de bu haliyle yabancı ortaklı şirket sayılabilir.

Mazisi 1958'lere giden ilk yer işletme kuruluşu olan Çelebi Holding yabancı sermayeyle tanışan bir şirket.

Hollanda kökenli Actera Gruba bağlı Zeus Aviation, Çelebi'de yüzde 43.78, Hana İnvestment 7.09, ve diğer yabancı ortaklara 6.00 gibi paya sahiptir.

Dalaman'ı işleten YDA Grup'ta henüz yabancı ortaklık söz konusu değil. Şirketin tamamı Hüseyin Arslan Ailesi'ne aittir. Havacılık sektöründeki bakım ve onarım

şirketlerinden THY Teknik A.Ş'de ve Onur Teknik A.Ş'de yabancı ortaklık yoktur. My Teknik Şirketi'nde ise Yavuz Çizmeci ile birlikte Çinlilerin ortaklığı var.

Bunu dışında havayolu şirketlerimizde yabancı ortaklıklar veya yurt dışındaki yatırımlarda da son durum şöyle.

Pegasus'ta yabancı ortak bulunmuyor. İlk olarak Kırgızistan'da kurulan Manas Air büyük bir varlık gösteremedi. Şimdilerde Malta Pegasus adlı bir şirket kuruldu. Türkiye'de havayolu şirketi kurmaktaki ağır maddi şartları, bürokratik yaptırımı aşarak Avrupa ile daha eşit rekabetin önünü de böylece açmış oluyorlar.

Diğer büyük şirket olan Sun Express'te ise THY ve Lufthansa yüzde 50'şer paya sahip. Bunun dışında halen Tailwind Havayolları ve Amac Aerospace Bakım şirketi Iraklı İngiliz vatandaşı Kadri Muhiddin'in sahipliğindeki şirketlerdir.

Free Bird Havayolları ise yabancı sermaye kapalı. Sektörün önemli iki ismi Onur Air'in İran ile ortaklığı gerçekleşmezken, şimdi de Çinliler ile satış görüşmelerinin yapıldığı kulislerde konuşuluyor. Atlas Global de yurt dışında Ukrayna ve Irak'ta şirket kuran bir havayolu kuruluşu. Şimdilerde ise bu başka ülkelerde deneme gayreti gösterecek. Şirkettin henüz satış veya yabancı ortaklık gibi bir durumu yok.

Büyümesini hızla sürdüren Corendon Havayolları da yurt dışında havayolu kuran şirketlerden. Hollanda ve Malta'da havayolu şirketi kuran ve 25 uçaklık bir filoya ulaşan gurup otelcilik ve tur operatörlüğünde yeterli büyümeye sahip olmalı ki gurubun önemli kısmını

İskandinav ve Alman yatırım fonu “Triton”a sattılar. Kargo şirketlerinde de My Cargo (ACT) yine Çinlilerle ortaklıkta.

MNG ve ULS yerli sermayede, ama her an yerli veya yabancı alıcılardan gelecek tekliflere açık olduklarını söyleyebilirim.

Havayollarımızın içerde ve dışardaki hali şimdilik böyle. Yarın ne getirir bilinmez.

Havalimanlarında ise, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı tüm hisseleri alan Malaysia Airports adlı şirketin oldu.

Antalya Havalimanı ise, IC İçtaş (İbrahim Çeçen) ve Alman Fraport ortaklığında iken, Çeçen Gurup mali krize girince yüzde 50 hissesini TAV'a (ADP) satınca bu meydan da Fraport ve TAV'a kaldı.

Öte yanda, yurt dışına inşaat sektörüyle giriş yapan, önce havaalanı inşaatlarıyla adını duyuran Türk şirketleri şimdilerde havaalanı işletmeciliğinde de başarılarına yenilerini ekliyorlar.

Bu şirketlerimiz ekonomik mücadelede adeta birer öncü kuvvet olarak, Türkiye'nin yalnız Türkiye'den ibaret olmadığını, sınırlarımızı aşarak ortaya koyuyor. Küçülen coğrafyamızı Osmanlı coğrafyasından bile, daha geniş bir alana yayan bu şirketlerle ne kadar övünsek az gelir.

Türk müteahhitlik firmalarınca, 1972'den bugüne kadar 115 ülkede üstlenilen 10 bine yakın projenin toplam bedeli tam 350 milyar doları aşmıştır.

Bu alanda Rusya, Türkmenistan, Libya, Irak ve Kazakistan en çok iş yapılan ilk beşe giren ülkeler olarak dikkat çekmektedir. Bu şirketler dünyanın dört bir yanında bayrağımızı dalgalandırıyor, istihdam yaratıp vergi veriyorlar. Türkiye dışında, bir başka Türkiye daha var dedirtiyorlar.

Son olarak bir başarıyı daha görüyoruz.

Yine bir Türk şirketi olan ve daha önce Moldovya, Rusya ve Senegal'da büyük havalimanı inşaatları yapan Summa İnşaat'tan bahsedelim.

Rusya'da Vnukova'nın yeni terminalini, Moldovya'da Kişinev ve İnguşetya'da ise Magas Havalimanı'nı yapan bu grubun 2016'da yapımına başladığı ve bitirdiği Dakar-Senegal, Ndiass'ta ki Blaise Diagne'nin (Fransız Meclisi Üyesi-Dakar Belediye Eski Başkanı) adının verildiği meydanın işletmesi için 25 yıllık imtiyaz sözleşmesi imzaladığını ve ayrıca Nijer Niamey'daki Diori Hamani (Nijer'in ilk devlet başkanı) Havalimanı'nın işletmesini de aldığını sevinerek söyleyebiliriz.

Türk şirketlerinin yabancı sermaye olarak birçok ülkede iş yapmasına elbette hiç diyeceğimiz yok. Yerli şirketlerimizin de büyümek için yabancı sermayeye kapı açmasına da sözümüz yok, ancak yerli ve milli olarak saydığımız birçok Türk şirketinin yabancı şirketlerce tümden satın alınarak, bu özelliklerini kaybetmesinden de hiç mutlu değiliz. Yabancı sermayenin ülkemizdeki havacılık kuruluşlarına ortak olarak belli hisse oranında kalması kuralı SHGM'nin yasal düzenlemesiyle ne yazık ki artık işlemez hale gelmiştir. Sadece havayolu şirketlerinde yüzde 51 hissenin Türk vatandaşlarında olması kuralı vardır ki, bu da muvazaa yöntemiyle aşılmaktadır.

Havalimanlarını yapan şirketlerimizin yanı sıra işletmeci firmalarımızın da daha çok olması Türk sermayesinin, Türk iş gücünün sınırları aşıp globalleşmesini sağlayacaktır ki, işte biz yerli şirketleri satmaya değil, dışa açılmaya muhtacız.

İyi uçuşlar Türkiye'm...