Vakıf Katılım web

​VARLIK FONU PANİK YOK!

Serpin ALPARSLAN 09 Şub 2017

Serpin ALPARSLAN
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz pazar günü çalan telefonla öğrendim.. Varlık Fonu'na devredilen şirketler açıklanmıştı..

Geçtiğimiz pazar günü çalan telefonla öğrendim.. Varlık Fonu’na devredilen şirketler açıklanmıştı.. Telefonun diğer ucundaki arkadaşım ne düşündüğümü sordu.

 

24 Ocak günü NASDAQ’taki Gong Töreni geldi o an aklıma.. Borsa İstanbul ve Varlık Fonu için çalmıştı o gün.. Aklımda bu kadar net kalması aslında gün ile alakalı. 24 Ocak dedim ya.. Malum 24 Ocak çok da iyi hatırlanmaz biz ekonomi çevrelerince..

 

Varlık Fonu hakkında çok bilgim olmadığını aktardım.

Ardından hemen telefona sarıldım ve birkaç değerli gazeteci büyüğümü aradım. Kısaca bilgilerimi tazeledim. Sonrasında koyuldum araştırmaya..            

                              

Birçok kişiye kulak verdim.                             

                                

İzledim.                                                    

                                    

Gazetemin değerli yazarlarını takip ettim.                                     

Yetti mi? yine yetmedi. Twitter’dan sorular… sorular …                                                 

 

Aklım başıma geldi ve sonunda ilk elden en yetkili isime, Prof.Dr. Kerem Alkin hocamıza mesaj attım. Sorularıma net ve doyurucu yanıtları buldum.

 

Aslında biraz geç kalınmış bir çalışma “Varlık Fonu..” Nedir? Özetle, Özelleştirme İdaresine ait tüm sermayenin bir elde toplanması ve idare edilmesi.

THY’yi ele alalım. Başbakanlık özelleştirme İdaresi Başkanlığı bünyesinde bulunan ortaklığın yüzde 49.12’lik payı’nı devretmiş oluyor.

 

Kamuoyunda oluşturulan endişe havasının ardından –her zaman yapıldığı gibi- sanki THY, Halkbank, Ziraat Bankası, BOTAŞ, Milli Piyango, Borsa İstanbul şirketlerinin tüm yönetimi, stratejileri, ticari kararlarının veya çalışan kişilerin haklarının değişmesi gibi bir algı oluştu.

Varlık Fonu’nu kimler yönetecekti, bu bile belli değildi ne de olsa..

Sonra açıklandı:

Özelleştirme İdaresi Başkanı, şimdi Varlık Fonu Başkanlığına getirilen Mehmet Bostan, Prof. Dr. Kerem Alkin, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi, Yiğit Bulut, Cumhurbaşkanlığı Ekonomiden sorumlu Başdanışmanı, Himmet Karadağ, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Oral Erdoğan Piri Reis Üniversitesi Rektörü..

 

Ve son nokta.. Maliye Bakanı Naci Ağbal, CNN Türk canlı yayınında son derece doyurucu ifadelerle anlattı:

“Varlıkların bir araya getirilmesi ile oluşturulacak sinerji ile, Türkiye uluslararası projelerde önemli bir aktör haline gelecek, Varlık Fonu altına alınan şirketler, sayesinde yeni kaynak üretilecek. Türkiye'de sermaye piyasalarındaki oynaklıkların engellenmesi, büyük altyapı projelerin finansmanında önemli bir kaynak elde edilecek” dedi. Ayrıca denetim kısmı ise “Varlık Fonu bağımsız kuruluşlar tarafından 3 aşamada denetlenecek.

Bağımsız denetim var, Başbakan tarafından görevlendirilen 3 denetim görevlisi olacak ve aynı zamanda meclis denetimi var. Her sene yıllık bağımsız denetim raporu ve başbakana sunulan denetim raporu meclise gidecek. Plan bütçe komisyonu her sene oturacak, fondaki tüm şirketleri tekrar tekrar denetlenecek”

 

Son olarak da, piyasalar açısından nasıl bir etki oluşturacağını Alnus Yatırım Şirketinden Vahap Taştan’a sordum. İşte o değerlendirme:

“Piyasalar açısından Varlık Fonu açıklamasını daha uzun vadede değerlendirmek gerekiyor. İlk etkisi tabii ki piyasalar açısından ve fona devredilen şirketler açısından olumlu. İki taraflı bakacak olursak, devredilen şirketlerin fonda yer alması bu şirketlerin marka değeri ve kurumsal performansı adına önemli olacaktır. Dünyada uygulamasını yaygın gördüğümüz varlık fonlarında sadece ilerleyen dönemlerde ulusal ve yabancı varlıkları da izleyebiliriz. Kısa bir değerlendirme ile şirkete katkı sağlayacağı, kendine fon yaratacağı ve bilindiği üzere daha derinleşmiş bir piyasada yer alacağı kesin. Uzun vadede bakıldığında benzer bir yorum söz konusu. Varlık Fonu Türkiye için finansal piyasalarda bir marka olacak. Bu fonun iyi yönetilmesi ve fon içine dahil edilen varlıkların iyi seçilmesi, halihazırda talep gören ve yatırımcıyı nispeten ucuz varlık fiyatları ile cezbeden Türkiye için, sermaye akımlarının vadesini kısadan uzuna doğru kaydıracaktır. Biraz daha genel bir bakışta bu sermaye girişlerinin uzun vadeye doğru kayması en acil gündemimiz olan cari açığın finansmanındaki kalemlerden biri olmaya adaydır. Finansal piyasalar tarafındaki etkisini kısa vadede değerlendirmekten öte bunu bir trend olarak izlemek gerektiği düşüncesindeyim. Türkiye bunu sağlamak için bu şirketlerin kurumsal yönetiminde gerekli şeffaflığı sağlamalıdır ve bu fondan elde edilen gelirlerin harcama finansmanından çok yatırımlar için sermaye olarak kullanılmasını sağlamalıdır” dedi.

 

Hasılı, paniğe gerek yok!