VARLIK BALONLARI VE KRİZLER

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Öncelikle hepinizin geçmiş Miraç Kandilini kutlarım. Allah hepimize sağlık, huzur ve esenlik versin…

Pazartesi günkü yazımda varlık fiyatlarında oluşan balonların nasıl ve hangi aşamalardan geçerek şiştiğini açıklamıştım. Bugün ise, sizlere, hem varlık balonlarının nasıl patladığını özetleyeceğin hem de krizler hakkında biraz bilgi vereceğim. Malum seçim sonrasında herkesin odaklanacağı ana konu ekonomik krizdir. Bizdeki ekonomik sıkıntıların temelleri ve bunların çözüm yolları üzerinde daha çok tartışacağız. Ama istedim ki, önce şu kriz dediğimiz şey neymiş, onu bir anlatalım.

VARLIK BALONLARI NE ZAMAN PATLAR?

Varlık balonlarını şişiren ana etki mekanizmasını oluşturan etkenler kabaca Merkez Bankası’nın gevşek para politikası, bankacılık sisteminde aşırı genişlemeci kredi politikası veya piyasa gücüne sahip bir manipülatörün yönlendirici alımları olabilirdi. Bu etkilerden biri veya birkaçı piyasadaki spekülatörlerin sürü psikolojisi ile artan hızla alımlarına yol açarsa fiyat balonu şişmeye başlıyordu. 

Varlık fiyatlarındaki balonun en önemli özelliği, fiyatlar hızla artarken birden bu artış eğiliminin sonlanıp fiyatların daha büyük hızla düşmesidir. Pekiyi artan fiyatların birden çok sert bir düşüşle karşılaşması nasıl olur? Bu balonun tetikleyicisinin ne olduğuna göre değişir? Eğer Merkez Bankası’nın politikası balonu şişirdiyse, yine Merkez Bankası’nın alacağı karşı bir tedbirle balon patlayacaktır. Benzeri şekilde eğer bankacılık sektörünün aşırı genişlemeci kredi politikası balonu şişirmişse, o takdirde, balondaki ani çöküşün yine bankacılık sektörünün politika değiştirmesi ile gerçekleşeceği söylenebilir. Son olarak, eğer bir manipülatör balonun şişmesine sebep olmuşsa, balonun sönmesi de manipülatörün hedeflediği fiyata ulaşıldığında ilgili menkul kıymetin blok satışıyla başlar.

Burada söylenecek önemli bir nokta da bankacılık sistemi veya Merkez Bankası politikası kökenli balonların varlık fiyatlarına dolaylı etki etmesidir, çünkü her iki durumda da doğrudan etki likidite artışı ve faiz düşüşü üzerinden varlık fiyatlarına yansır. Böyle bir durumda oluşan balon daha yavaş şişecek ve benzeri şekilde daha yavaş da sönecektir. Aynı zamanda bu tür balonlar tek bir varlık piyasası değil ama birden fazla varlık piyasasında eş anlı olarak ortaya çıkabilirler. Öte yandan bir manipülatörün başlattığı bir balon, tek bir varlık fiyatında doğrudan etkili olacaktır. Çünkü manipülatörün işlemi doğrudan bir menkul kıymetten yüklüce bir miktarda blok halinde alımla başlar, yine aynı menkul kıymetin blok satışıyla balon sönmeye başlar. Bu yüzden, manipülasyona bağlı balonlar çok daha hızlı şişip, yine çok daha hızlı söneceklerdir.

Merkez Bankası eğer genişlemeci bir para politikası uygularsa ve balonun oluşması için altyapı şartları uygun ise bu birden fazla piyasada balonların şişmeye başlamasına yol açar. Eğer oluşan balonlar Merkez Bankası’nın enflasyon veya kur hedeflerini zorlamaya veya finansal istikrarı bozmaya başlarsa, Merkez Bankası hatasından döner ve para politikasını sıkılaştırır. Bu da balonların sönmesine yol açar. Öte yandan bankacılık sektöründe de aşırı genişlemeci kredi politikası, riskli firmaların da hak etmedikleri finansmana sahip olmalarına yol açar. Riskli, yani zararda olan, kötü projelere yatırım yapan veya kötü yönetilen firmalar daha fazla finansmana ulaşırlarsa, bu takdirde riskli yatırımlar veya kötü yönetim sebebiyle verilen kredilerin geri dönmeme/batma olasılığı yükselir. Bu süreç eğer ithalatçı firmalara yansımışsa döviz kurlarında artışa veya değersiz firmaların kısa dönemli parlamasına yol açmışsa o firma hisse senedi veya tahvillerinde aşırı bir spekülatif artışa yol açabilir. Bankacılık sektörü, bu süreç sonunda kendi riskinin belli bir düzeyi aşmasını takiben kredileri kısmaya başlar. Bu durumda döviz kurunda veya hisse senetlerinde oluşan fiyat artışları durarak sert inişler başlar.

Bu iki örnekte, balonlar hem daha yavaş oluşur hem de birden fazla piyasada oluşabilir. Balonlar eş anlı olabileceği gibi, birbirini kısa aralıklarla da takip edebilir. Bu tamamen başlangıçta balonları oluşturan altyapıdaki farklılıklara bağlıdır. Yine, bu iki örnekte de balonun oluşum sebebi hatalı politika veya stratejilerden kaynaklanır. Öte yandan, manipülatör bir balonu şişirirse, genelde bütün etki tek bir menkul kıymet fiyatına odaklanır. Ve yine, manipülatör kendi açısından strateji hatasından değil, bilakis bilinçli bir şekilde balonu şişirir. Yani manipülatör balonu belli bir fiyata kadar şişirip sonra balonu patlatmayı ve bundan kâr elde etmeyi amaçlar. Piyasaları iyi takip eden bir Merkez Bankası yönetimi, doğru zamanda doğru yönde müdahale ederse, manipülatörlerin yapacağı işlemlerin etkisini kırabilir. Geçen hafta J.P. Morgan’ın başını çektiği manipülasyona Merkez Bankası’nın verdiği tepki bu şekilde başarılı bir müdahaledir. Buna mukabil, Ağustos 2018’de Merkez Bankası hem yanlış faiz stratejisi uygulamış hem de manipülatörlerin saldırısına zamanında yeterli müdahaleyi gerçekleştirememiştir. Bunun bedelini de hala daha milletçe ödemekteyiz.

EKONOMİK KRİZLER DE BALONLARIN PATLAMASI MIDIR?

Ekonomik krizler falanca firmanın hisse senedinin fiyatında veya filanca döviz kurunda anormal artışın aniden durması ile ortaya çıkmaz. Ekonomik krizler iktisadi faaliyet düzeyinde ani ve hızlı bir daralma ile tanımlanır. İktisadi faaliyet düzeyini en iyi temsil eden değişken GSYİH ya da Milli Gelir düzeyidir. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi, milli gelirin iki çeyrek üst üste küçülmesi, yani büyümenin negatif olması resesyon – gerileme olarak adlandırılmaktaydı. Gerilemeyi takip eden uzun süreli bir daralma (milli gelirin küçülmesi) ve/veya durgunluk (milli gelirin büyüyememesi ve tekrar eski düzeylerine dönememesi) depresyon-buhran olarak tanımlanır.  “Hocam, kendi halinde büyüyen bir ekonomi niçin birdenbire küçülsün? Birileri Türkiye’nin önünü kesmek mi istiyor? Üst akıl mı devrede?”, diye soran arkadaşlara cevap vereyim: Her kriz, aslında, bir dönem öncesinde ekonominin kendi potansiyelinin çok üstünde bir hızla büyümesinin sonucunda gerçekleşir. Yani tıpkı varlık balonlarında olduğu gibi, ilkönce temel değerlerin üzerinde hızlı bir büyüme aşamasını takiben bu sefer bir küçülme süreci gelir. Bu balona benzer yapıya, iktisatta “konjonktür dalgası” adı verilir. Ancak konjonktür dalgalarının balonlardan önemli farkları vardır. Balonlar 1-4 ay arası çok kısa vadeli ve tamamen beklentiler tarafından yönlendirilen fiyat hareketleridir. Konjonktür dalgaları ise çok daha uzun vadeli ve bütün ekonomideki reel üretimi ve milli geliri etkileyen yapısal hareketlerdir. Yani kapitalist sistemin kendi doğasından kaynaklanırlar. 

Konjonktür dalgaları iki ana safhadan oluşur: Genişleme safhası (ing. expansionary phase) ve daralma safhası (ing. contractionary phase). Her bir ana safha kendi içinde iki alt safhaya ayrılır: Genişleme safhası toparlanma (ing. recovery phase) ve patlama (ing. boom phase) safhalarına; daralma safhası da gerileme (ing. recession phase) ve buhran (ing. depression phase) safhalarına ayrılır. İşte krizler konjonktürün genişleme safhasını takip eden daralma safhasında resesyondan depresyona, yani gerilemeden buhrana geçiş aşamasında başlar.  

Şimdilik özetleyecek olursak krizler konjonktür dalgasının bir kısmını oluşturur. Konjonktür dalgaları da balonlara benzer bir yapıya sahiptir ancak beklentiler yerine kapitalizmin yapısal özelliklerinden/sorunlarından kaynaklanırlar. Ayrıca konjonktür dalgaları bütün ekonomiye yaygın reel değerler üzerinde çok daha uzun vadeli olarak gerçekleşirler. 

Bugünlük bu kadar yeter. Pazartesi devam ederiz. Hayırlı Cumalar.