ULUSLARARASI HUKUKU BİALOWİEZA ORMANINDA ARAMAK

Mustafa Kadir ATASOY
Tüm Yazıları
Mülteci ve göçmen odaklı tartışmalar bu sıralar Avrupa'da gündemde üst sıralarda yer alıyor.

Mülteci ve göçmen odaklı tartışmalar bu sıralar Avrupa’da gündemde üst sıralarda yer alıyor. İskoç gazeteci Douglas Murray, İngiliz tarihinde göçmenlerin rolü olmadığını, Napolyonik Savaşlar’ın göçmenler sayesinde kazanılmadığını, İngiltere’nin büyük bir ticaret ülkesi olmasında da göçmenlerin fazla bir tesirinin olmadığını söylemişti. Tarihçi Dan Snow ise bunu Cromwell’in Yahudileri İngiltere'ye davet ettiğini söyleyerek yanıtlıyor. III. William’ın da bu anlayışı devam ettirdiğini Amsterdam'dan Londra'ya taşınan Sefarad Yahudi topluluklarının, Londra'yı Kuzeybatı Avrupa'da finans merkezi haline getirmeye katkı sağladıklarını söylüyor.
 
Bazıları korunaklı ülkesinde rahat etmeyi hayal etse de bu sıralar Doğu Avrupa’dan gelen haberler kamuoyunu rahatsız etti. Bialowieza Ormanı bir zamanlar Avrupa’ya yayılmış olan uçsuz bucaksız ilkel ormanların son ve en büyüğü olarak biliniyordu. Üstelik Avrupa'nın en ağır hayvanı olan Avrupa bizonunun yaklaşık bin tanesine de ev sahipliği yapıyordu.
 
Bu bölge 1941'de Naziler tarafından ele geçirildiğinde yerel halktan birçok kimse ormanda saklanmıştı. Partizanlarla işbirliği yapmakla suçlanan insanların çoğu bu ormanda katledilmişti. Bazıları bilir ki buradaki eski ağaçların içinden kurşunlar çıkabilmekte. Kerestecileri zarara uğratabilmekte.
 
Bugünlerde ormanda yine birileri saklanıyor. Ağustos ayında Afganistan, Irak, Yemen, Suriye gibi ülkelerden gelen birçok mülteci bu ormandan Polonya'ya geçerken yakalandılar. Polonya Sınır Muhafızları sözcüsü Anna Michalska TVN24'e yaptığı konuşmada yalnızca Ağustos ayında yaklaşık 2 bin yasadışı sınır geçişi girişimi olduğunu ve 780 kişinin gözaltına alındığını söylemişti.
 
Sınır köylerinin bazı sakinleri tarlalarına gelen mültecilere yiyecek sunarak insanlıklarını gösteriyor. Hakikatli Polonyalılar, insan hakları aktivistleri, 21 gün boyunca Polonya sınırında mahsur kalan, hem Belarus hem de Polonya Sınır Muhafızları tarafından diğer tarafa itilen 11 mülteciyi bulup kurtardı. Mültecileri temsil eden avukat Mikolaj Pietrzak, göçmenlere uluslararası koruma verilmesini talep ettiklerini ifade ediyor.
 
Aktivistler iki kişinin sağlığının kritik durumda olduğunu açıkladılar. Yine, ormanda kritik durumda bulunan bir kadın mültecinin hastaneye götürüldüğü, ancak oradan Polonya Sınır Devriyesi tarafından ormana geri gönderildiği söyleniyor.
 
Eylül ayı başlarında, Polonya hükümeti aktivistlerin ve gazetecilerin sınır bölgesinden en az beş kilometre uzakta durmalarını gerektiren bir olağanüstü hal düzenlemesi yaptı. Yardım görevlileri daha önce Usnarz Górny yakınlarındaki Afganlarla bir megafon aracılığıyla iletişim kuruyorlardı; Mülteciler şimdi yardımsız ve kameraların bakışlarının ötesinde kaldılar. Wyborcza gazetesinin üç gün önceki haberine göre Orta Doğu kökenli dört mültecinin cesedi Polonya-Belarus sınırının yakınında bulundu.
 
Polonya hükümeti ise sınıra iki bine yakın asker yığdı ve 2,5 metre yüksekliğinde yeni bir duvar örmeye başladı. Litvanya da Belarus ile paylaştığı sınıra benzeri bir duvar örme kararı aldı.
 
Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak Polonya ve AB'yi hedef alan koordineli bir operasyonla karşı karşıya olduklarını söyledi. Krizi çıkarmaya çalışanların amacı, yeni bir göç dalgasına yol açmak ve aynı zamanda AB sınırı olan Polonya’yı hedef almaktır diye konuştu. Forign Policy yazarı Tomasz Grzywaczewski gibi bu görüşü savunanlar Belarus devlet başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun, mültecileri Litvanya, Letonya ve Polonya sınırlarından kasıtlı olarak AB’ye geçirdiğini öne sürüyor. Başbakan Mateusz Morawiecki, kutsal Polonya topraklarını savunacaklarını söylüyor.
 
Gelinen noktada ne yazık ki mülteci hakları kâğıt üzerinde kaldı. AB ve NATO üyesi bir devlet olan Polonya’nın mültecileri bu şekilde geri itmesi Cenevre sözleşmelerini ihlal ediyor. AB makamlarının mültecileri almadığı için kestiği para cezası da Polonya hükümeti tarafından ödenmiyor.