UKRAYNA SAVAŞININ MEDYA CEPHESİNDE KİM KAZANDI?

Micheal KUYUCU 10 Nis 2022

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Rusya-Ukrayna savaşında konuşulması gereken konulardan biri de medya savaşlarında batının hakimiyetinin bir kez daha ortaya çıkması oldu.

Rusya-Ukrayna savaşında konuşulması gereken konulardan biri de medya savaşlarında batının hakimiyetinin bir kez daha ortaya çıkması oldu. Batı ile Doğunun savaşında batı medyası Putin’e öyle bir fark attı ki doğunun en büyük eksikliği olan “medya gücü” bir kez daha gözler önüne serdi.

Kimse Rusya istediğini aldı dememeli

Bilmiyorum farkında mısınız ama batı bir tane bile kurşun atmadan Putin’in tüm planlarını alt üst etti. Herkesin dev güç dediği Rusya kendisinden kat ve kat güçsüz olan bir ülkeye karşı başladığı operasyonda rezil rüsva oldu. Bazı yorumcular ve politikacılar işin içine duygularını da katıp Rusya’nın bu savaştan istediğini elde ettiğini söylese de bu iş öyle değil. Rusya eğer Kiev’e girseydi veya Zelenski’yi devirebilseydi o zaman tam olarak başarılı olacaktı. Gerisi hikâye. Ben anlamam. Koca Rusya’dan bahsediyoruz. O “koca” dediğimiz Rusya bunu yapamadı. Yapamadığı yetmiyormuş gibi bir de dünya da “savaş suçlusu”, “işgalci” ve “darbeci” bir ülke durumuna düştü. Peki Bütün bunlar neden oldu?

Enformasyon savaşında fiyasko

Elbette ki bunda Rusya’nın beceriksizliği, teknolojiyi yadsıyan ve hala II Dünya Savaşından kalma taktiklerle savaşa girmesi ve Ukrayna halkının kolay lokma olmadığını göstermesinin de rolü büyük, ama bence burada asıl altı çizilmesi gereken konu “enformasyon savaşı”. Bu enformasyon savaşında Rusya hiç ama hiç başarılı olamadı. Putin kısmi de olsa haklı olduğu bazı konular olmasına rağmen kendisini dünyaya ifade edemeyen bir lider durumuna düştü Bunun da en büyük nedeni medya oldu.

Batı medyası dünyayı dilediği gibi yönetebildiğini ve en büyük savaşta dahi algı operasyonu yaparak gündemi kendi lehine çevirebildiğini Ukrayna savaşında gösterdi. Geleneksel medyada en büyük TV kanalları, haber ajansları, gazeteler batının elinde. Ya Amerika ya da İngiltere’nin kontrolünde. Dijital medya, internet, sosyal medya deseniz yüzde yüz batının denetiminde. Facebook, Twitter, Google, Youtube gibi devam dijital enformasyon ağları NATO’yu temsil eden Amerika’nın kontrolünde. Doğu’nun nesi var? Çinlilerin bir “TikTok”u var, Rusların bir Yandex’i bir de Sputnik’leri var. Başkada hiçbir şey yok.

Batı medyasının gücü Ukrayna savaşında da kendisini gösterdi. Zelenski’ye öylesine büyük bir destek verdi ki Rusya, Twitter’ı, Facebook’u kapatmak zorunda kaldı. Küresel çaplı organizasyonlar, etkinlikler ve akla gelen tüm gündem belirleyici faktörler batının elinde. Daha geçen gün 2022 Grammy Ödülleri töreninde Zelenski’ye konuşma izni verdiler.  Ödül töreni sırasında sahnedeki dev ekrandan konuşma yapan Zelenski bol bol edebiyat yaptıktan sonra “..bize destek olun sessiz kalmayın” dedi.

Bunları incelerken kendi kendime düşündüm ve batı medyasının gerçekten de dünyayı yönetebilecek ve dünyanın dengelerini değiştirebilecek bir güce sahip olduğunu anladım. 1990 yılındaki Körfez savaşında da öyle olmuştu. CNN aracılığı ile insanlar futbol maçı izler gibi canlı savaş izlemişlerdi.

Bu medya gücüyle doğu asla kazanamaz

Batı medyasının bu kadar güçlü olduğu bir dünya sisteminde şunun net bilinmesi lazım: Doğu’nun hiçbir zaman maç kazanma şansı olmaz. Doğu ülkelerinin medyalarına bakıyoruz. 2010’lu yıllarda Putin kendi küresel medyasını yaratmak istedi. Bu konuda ciddi girişimlerde de bulundu. Mesela Rus arama motoru Yandex’i küresel piyasalara açtı. Yandex başarılı oldu ama devamı gelmedi. Putin’in bir diğer girişimi Sputnik Medyanın dünyaya açılması oldu. Türkiye’de dahil pek çok ülkede yayın yapan Sputnik Rusya’nın enformasyon politikasında hiçbir varlık gösteremedi. Bırakın batıya alternatif bir haber ajansı olmayı faaliyette olduğu ülkelerde bile sesini duyuramadı. Mesela Türkiye’de yayın yapan Sputnik, iktidar partisi AK Parti’nin aleyhine yaptığı yayınlarla adını duyurdu. Oysa Sputnik ve onun radyosunun amacı Rusya’nın perspektifinden bir habercilik yapmak olmalıydı ama olmadı.

AL Jazeera bir geldi bir gitti. Neden gelip neden gittiklerini onlar da anlamadı. Arapların satın aldığı Independent, birkaç ülkede faaliyet gösterdi. Bunlara ek olarak Türkiye’de de bir dijital portal olarak medyaya giriş yaptı ama ses getiremedi. Çin, kendi ulusal medyasını Avrupa’da ve Türkiye’de değişik yatırımlarla göstermek istedi ama onlar da yapamadı. Türkiye’de bir radyo ve butik dijital portal ile faaliyet gösterdi ama hiçbir varlık gösteremedi. Doğunun tüm bu küresel medyalarını toplasanız bir tane CNN bile etmez. Böyle bir tabloda doğunun dünya üzerinde medyada ne kadar güçsüz olduğunu, medya bilgisinden yoksun ve cahilce yatırımlar yaptığını, batının ise ne kadar akıllıca medya yatırımları yaparak medyanın farklı işlevlerini habercilikle birleştirerek profesyonel bir “algı yönetimi” yapmada ne kadar usta olduğunu gösterdi. Bunun faturasını bu savaşta Rusya çok pis ödedi. Kendi medyasını yaratamadığı için derdini anlatamadı, algı operasyonu yapamadı ve bir anda Zelenski karşısında gariban bir duruma düştü. Putin bu savaşı cephede değil medyada kaybetti.

Batı medyası ne derse o oluyor

Bu mini savaş III dünya savaşının bir demosu gibi oldu. Nükleer silahları bir kenara koyarsak bundan sonra bu gibi savaşlarda batının her zaman kazanacağını anladık. Batının elindeki en büyük koz olan “ekonomik üstünlük” ve “medya gücü” doğunun da en büyük zafiyeti olarak tarihe geçti. Doğu belki batının ekonomik üstünlük konusundaki avantajını Çin’le dengeleyebilir ama “medya gücü” konusundaki açığını asla kapatamaz. Çünkü batı medyası doğunun da beceriksizliği sayesinde çok ileride. Artık öyle bir dünyada yaşıyoruz ki batı medyası ne derse o oluyor. Batı medyasının söylediği bir “yalan” eğer doğru olarak kabul görmesi gerekiyorsa, kabul görüyor ve o “yalan” doğru oluyor. 

Bunu Putin gördü mü bilemem, danışmanları ona modern dünya düzeninde medyanın algı yaratmadaki önemini anlatıp bu konuda Rusya’nın çok geride kaldığını anlattılar mı bilemem ama an itibariyle algı savaşlarının da etkisi ile Zelenski bir “kahraman”, Putin ise bir “cani”ye döndü, amaçlanan algı bu şekilde gelişti.

Çini ile, Hindistan’ı ile Rusya’sı ile Japonya’sı ile doğunun “biz medyada neden batının bu kadar gerisinde kaldık?” diye düşünmesi ve bu konuya yönelik bir stratejik yapılanmaya gitmesi lazım. Yoksa çok kutuplu dünya yaratılsa bile batı medyası karşı kutbu tek başına bir tane kurşun bile atmadan yok eder. Ben Putin’in yerinde olsaydım kurmaylarıma kızacağıma Russia Today, Sputnik gibi küresel medyalarının yöneticilerine kızardım. Tabi ki Putin’de o vizyon var mı o ayrı bir mesele…  

Peki ya Türkiye?

Batı medyasının bu gücü Türkiye’ye tehdit olabilir mi?

Olabilir. Bu büyük risk.

Sadece Batının değil doğunun da medyası Türkiye’ye tehdit niteliği taşıyor. Dikkat edin, şu an Türkiye’de faaliyet gösteren tüm uluslararası medya kuruluşları habercilik yapma yerine Türkiye’nin iktidar partisine karşı algı oyunları yapma derdinde. Siyasete müdahil olup iktidar partilerini belirleyecek güce erişmek istiyorlar.

Peki Türkiye ne yapmalı?

Kendi küresel medya markalarını yaratmalı. Bu çok zor bir şey. Maalesef ülke olarak küresel marka yaratma konusunda zayıf kaldık ama en azından kamu medyası TRT aracılığı ile Türkiye bir küresel çaplı medya gücüne sahip olmalı ki en ufak meselede derdini bu batı ve doğu medyalarına karşı anlatabilsin.