Soçi zirvesi bitti ve Türkiye'deki muhalif sesler bu olayı Rusların başarısı olarak duyurmaya başladılar.
Soçi zirvesi bitti ve Türkiye’deki muhalif sesler bu olayı Rusların başarısı olarak duyurmaya başladılar. Doğru, Soçi’de bir başarı var ve bunda Rus diplomasisinin rolü büyük ama Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı bırakın Soçi’yi Astana bile olmaz ve Suriye’de bugün ulaştığımız göreceli çatışmasızlık durumuna yıllarca ulaşamazdık.
Suriye insanı Erdoğan’a ve Putin’e büyük bir teşekkür borçlu. İş yalnız Putin’e kalsa o Beşir Esat’la birlikte zavallı Suriye halkını bombalamaya, binlerce Suriyeliye ıstırap yaşatmaya devam ediyordu. Ama işin içine Türkiye ve Erdoğan girince olay bir barış sürecine dönüştü ve Astana ile başlayan süreç önce kalıcı ateşkeslere sonra da çatışmasızlık bölgelerine dönüştü. Canlar kurtuldu, barış ufukta kendini göstermeye başladı…
Yani esasında Putin Suriye batağına ümitsizce saplanıp kalmışken onu oradan çıkaran Erdoğan. Putin de bu fırsatı ve ülkesinin dünya politikasındaki yerini ustaca kullanarak bugün vardığımız olumlu noktaya getirdi. Yani Erdoğan’a çok şey borçlu…
Bir de İran var. Suriye’yi neredeyse işgal etmiş bir İran varlığı ortada. Onun için İran’ın da iş birliği Soçi’de gerekliydi. İran da üstüne düşen görevi yerine getirdi.
Burada tek bir olay kaldı: Suriye’nin geleceğini belirleyecek Ulusal Diyalog Kongresinde Kürtler nasıl temsil edilecek. PKK, PYD ve YPG haklı olarak Türkiye’nin kırmızı çizgisi… Bu üçlü şiddet ve terör kullanarak ülkedeki siyasi muhalifleri sindirip Kürt siyasi hareketini ele geçirdi. Bu sorunun çözülmesi lazım…
Ama Soçi sonrası giderilmesi gereken sorunlar çok. Bu Kürtlerin konumu yalnız bir tanesi… ABD ve İsrail bu Soçi sürecinden hiç memnun değil. ABD oyun dışı ve kıskançlıktan çatlıyor, İsrail ise İran’ın başarısını hazmedemiyor… Yani Soçi’yi sabote edecek çok çıkar grupları var…