Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan, Çad ve Tunus gezisinden sonra bilhassa Suudi Arabistan basınında çıkan yazılar, Arap ülkelerinden birilerinin, bölgede Türkiye'nin yükselen yıldızından ne kadar irkildiklerini, ne kadar korktuklarını ve ne kadar çekemediklerini gösteriyor…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Sudan, Çad ve Tunus gezisinden sonra bilhassa Suudi Arabistan basınında çıkan yazılar, Arap ülkelerinden birilerinin, bölgede Türkiye’nin yükselen yıldızından ne kadar irkildiklerini, ne kadar korktuklarını ve ne kadar çekemediklerini gösteriyor…
Sudan’ın Sevakin adasındaki tarihi ve manevi geçmişinin canlandırılması için adanın Türkiye’ye tahsis edilmesini ciddi mesele yapanlar var. Bir tarafta Suudi Arabistan’da bazı odaklar, bir tarafta Birleşik Arap Emirlikleri’nin cahilleri ve bir tarafta da Mısır’da durumdan hoşnut olmayanlar…
O kadar ki neredeyse bunu Türkiye’nin bölgede stratejik çıkarlar için kullandığı iddialarında bulunacaklar.
Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur Kızıldeniz'deki Sevakin Adası'nın Türkiye'ye tahsis edilmesine ilişkin "Bölge olarak değil, Sevakin Adası yalnızca Türkiye'ye yatırım sahası olarak verilecek. Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir, eski dönemlerde olduğu gibi hac yolculuğunun başlangıç yeri olan bu bölgenin hem ibadet içerikli hem de turizm amaçlı ortak bir yatırım alanı olarak değerlendirilmesini onaylıyor. Bu normal bir durum" değerlendirmesini yapmak zorunda kaldı.
Türkiye’nin, Afrika’ya emperyalist ve sömürgeci zihniyetle açılmadığını, artık sağır sultan bile duydu, biliyor. Afrika halkları, Türklerin onlardan bir şey almak değil onlara çok şey vermek için oralara geldiklerini biliyorlar. Zaten Cumhurbaşkanımıza Sudan sokaklarında yapılan sevgi gösterileri de bunun bir kanıtı.
Türkiye’nin Afrika ile ilişkileri “kazan kazan” esasına dayalı olduğu için Afrika yönetimleri de halkları da ülkemize dört elle sarılıyor.
Yani Türkiye bu oyunu büyük oynuyor ve uzun vadede bunun meyvelerini de alacak.