TÜRK KONSEYİ'NİN FELSEFESİ KUTADGU BİLİG İLE OLUŞTURULMALI

Tuğba PUSA 06 Nis 2021

Tuğba PUSA
Tüm Yazıları
Türk Konseyi, 1992 yılında Ankara'da gerçekleştirilen "Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi" zirveleriyle şekillenen ortak siyâsî irâdenin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Türk Konseyi, 1992 yılında Ankara’da gerçekleştirilen “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” zirveleriyle şekillenen ortak siyâsî irâdenin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Konsey, 2009’da Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan arasında imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile hukukî zemini oluşturulan uluslararası örgüttür. Son yıllarda Macaristan’ın gözlemci üye olması, Özbekistan’ın asil üye olarak birliğe katılması, Türkmenistan’ın da üyeliğinin gündeme gelmesi umut verici bir süreci başlatmıştır. Yüzyıllardır Türk dünyâsının hayâli olan birlik,  bölgesel ve uluslararası iş birliğini geliştiren ve sâhip olduğu stratejik konumuyla küresel güç mücâdelesinin gerçekleştiği dönemde yeni bir güç merkezi konumuna gelme yolunda ilerlemektedir.

Avantajlar

Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Macaristan, Türkmenistan ile 200 milyona yaklaşan bir nüfus ve 5 milyon kilometrekareye yakın bir toprak parçasına yayılmış olan Türk Konseyi, zengin doğal kaynakları ile stratejik bir öneme sâhiptir. Üye ülkeler, ekonomik olarak bağımsızlıklarını kazandıklarında ve kendi savunma sistemlerini kurduğunda Türk Konseyi, yeni bir güç merkezî konumuna gelecektir. Bu kısa sürede olmayacak belki ama bu yönde adımların atılması umut vericidir. Önemli olan, bu yönde atılan adımların istikrârını sağlamak ve ülkelerin birbirine destek olup, kendilerine uzun bir süre uygulanan Sovyet politikalarının etkisinden kurtulmaktır.

Türk Konseyi’nin sâhip olduğu başka bir avantaj ise Batı ülkelerinde yaşayan Türk diasporasıdır. Siyâsî ilişkilerde pozitif bir faktör olarak diasporayı hayâta geçirmesi, ilişkilerin rasyonel düzlemde yürümesi açısından önemlidir.

Macaristan’ın gözlemci üye olarak katılmasından sonra Ukrayna’dan da üyelik talebi gelmiştir.  Gözlemci üyelik statüsü geliştirilmelidir. Ülkesinde yeterli sayıda Türk vatandaşı olan devletlerin gözlemci üye olarak dâvet edilmesi, oralarda yaşayan Türklerin sorunlarını konsey aracılığıyla çözmeyi ve üye ülkeler arasında siyâsî, ticârî iletişim kanallarının açık tutulmasını sağlayacaktır.

Türk Konseyi’ne küresel isim: Töreliler Birliği

Türk Konseyi’ne yeni bir ad verilmesi gündemdedir. Önerilen yeni isimler arasında “Töreliler Birliği” de bulunmaktadır. Bu isim, birliğin coğrâfî, etnik ve dinî sınırları aşan kapsama sâhip olmasını sağlayacaktır. Ayrıca bu isim ile Türk töresinin medyada kirletilen anlamından kurtarılması süreci de başlamış olacaktır. Adâlet ve aklın ön plâna alındığı Kutadgu Bilig’de, Türklük ırka indirgenmemiştir.  Bu anlayışla hareket edilmesiyle Müslüman olmayan Türkler ve diğer ülkelerin bu birliğe katılmalarının önü açılmış olacaktır.

Töre felsefesi Kutadgu Bilig’de saklı

Töre, adâleti merkeze alan çok yönlü bir felsefeye sâhiptir. Kutadgu Bilig’deki törenin bugün medya tarafından kirletilen, cinâyetlerle birlikte anılan anlamından kurtarılıp adâlet, ahlak, hikmet, akıl, insan anlayışıyla yeniden anlamlandırılması gereklidir. Bu felsefe aklı ve insanı merkezî konuma getirir. Zorbalığa karşı çıkar ve kanun önünde eşitlik kültürünü benimser. Durağanlığa karşıdır, sürekli bir dinamizm içindedir ve çağın gereklerine uygun yeniden anlamlandırmayı zorunlu kılar. Konsey’de bu yönde yapılan akademik çalışmalar kendi felsefemizi oluşturmamız açısından son derece önemlidir.